Portakal çiçeği kokusuyla ilk ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum ama o günden beri hayatımın vazgeçilmez bir parçası haline gelen bu koku iliklerime kadar işleyerek her nesefimde bana hayatın güzel olduğunu hatırlatıyor.Zaten bir portakal çiçekli parfümümü bir de Aden'i çok seviyorum.
Masanın üzerine yüzüstü bıraktığım telefonumun alarmı acı acı bağırmaya başladığında saate doğru kafamı çevirdim. Çalan alarm artık hazır olmamın gerektiğini gösteren bir uyarıydı.Elimdeki parfümü usulca yatağımın ucunda duran komodine koydum.Ve son kez aynanın karşına geçip yansımama uzunca baktım. Kıvırdığım turuncu saçlarımı özenle iki yanıma aldım ve elbisemin katlanan yerlerini düzelttim.Ardından pencereye doğru yavaşça ilerledim.Kararmaya başlamış olan caddeye doğru baktım. Serin bir yaz akşamıydı ve rüzgar dışarıdaki insanların yüzlerine tatlı tatlı dokunuyordu.Tekrar saate baktım Aden'in gelmesi için sabırsızlanıyordum artık.Caddenin girişine diktim gözlerimi ve az sonra üstü açılmış olan siyah Mercedesi gördüm.Gelmişti...
Aşağıya doğru dönen merdivenlerden hızlıca koşarak indim ama kendimi o kadar kaptırmışım ki bir ara dengemi kaybedip düşücek gibi oldum.Bu hep onun suçuydu,beni heyecanlandırınca böyle oluyor.Dengemi sağlayıp tekrar holün oradaki boy aynasına son kez baktım.Kendimi incelerken sanırım biraz fazla oyalanmışım ki zili çalmadan direk boynuna atlama hayalim suya düştü.Derin bir soluk alarak elimi kapının koluna götürdüm. Kapıyı açtığımda Aden Atlas yüzünde nadiren bahşettiği gülmsemesi ile karşımda duruyordu.Arkasına sakladığı papatyaları bundan ötürü ilk fark edememiştim.'Teşekkür ederim.Bunlar.. Çok güzel!'dedim kucakladığım papatyalara bakarken. Sonra Aden'in beni keskin kahve gözleriyle süzdüğünü fark ettim. Kaşları çatıldı önce bu tavrını seviyordum. Göz göze geldiğimizde içine çok derin bir nefes çekti.'Lera...' diye mırıldandı sorgulayan bir sesle ve devam etti!''Neden bu kadar güzel olmak zorundasın?' yutkundu hala bakışlarını benim üzerimden alamazken. Gülümsedim,kollarımı doladım boynuna.Cevabım kokusunu içime çeke çeke boynundan öpmek oldu.O kadar tarifsiz ki onun kokusu... Ben bile anlatamıyordum kendime bu eşsizliği. Başımı kaldırdım yukarıya doğru,göz göze geldik böylece.'Peki ya sen Aden Atlas Aral!' dedim kesik kesik.'Seni her gördüğümde yüksek adrenalinden kalp kizi geçirme olasılığıma imkan tanımaya nasıl cürret edersin!Bu adil mi ?' Başını eğerek iki yana salladı ve gülümsedi tekrar. Bahşettiği bu ikinci gülümseme ne kadar şanslı biri olduğumu hatırlattı bana bir kez daha.
Sonra elimi nazikçe avucunun içine alarak beni etrafımda döndürdü ve tam arkamda kaldığı an durdurdu'Tek bir eksiğin var küçük kadınım'diye fısıldadı kulağıma.Ardından kolyenin metal soğukluğunu boynumda hissettim. 'Bir daha unutma sakın.'dedi beni kendine doğru döndürürken.Suçlu bir bakış attım ona.Nasıl unutmuştum gerçekten ?Bunun üzerine düşürken kolunu uzattı girmem için.'Bu gece bana eşlik eder misiniz güzel bayan? Suçluluğumu unutarak'Evet bayım,seve seve.' Gülümsedim usulca ve arabaya doğru ilerledik.Mercedese yaklaştığımızda kolumudan çıktı ve önümden geçerek kapımı açtı.Teşekkür eden bir bakış eşliğinde ön koltuğa oturdum.Birkaç saniye içinde o da sürücü koltuğuna yerleşmişti.Arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.
Arabada geçirdiğimiz on dakikadan sonrada sessizlik oluşmuştu.Fırsat varken konuyu açıp açmamak hakkında tereddütte kalmıştım sonra söylemeye karar verdim. Aden'e doğru döndürdüm kendimi biraz, bütün dikkatiyle yola odaklanmıştı.'Aden!'dedim düşünceli bir sesle.Gözünü yoldan ayırıp bana baktı 'Efendim güzelim?'.'Annem... kocasıyla çıktığı iş seyahatinden...'sözümü kesti 'Üvey baban?' dedi direksiyonu hafifçe sağ kırarken. 'Herneyse,işte onunla çıktığı iş seyehatinden sıkılmış, eve dönüyormuş bu gece.Artık aramızdaki buzların bir şekilde erimesi gerek.Yani onu fazla yıprattım sanırım.İkimizinde bir şekilde birbirimizle yüzleşmesi gerek.Diyeceğim o ki...' boğazımı temizledim bu kadarcık cümle bile beni germişti.'Şey dönüşte beni ona bırakır mısın?' Aden'e baktığımda beni dinlediğinden emin değildim,yüzü gerilmişti.'Aden.'diye seslendim tekrar.'Tamam canım olur,bırakırım ben seni.'dedi düşünceli bir sesle. Aden bir şey mi oldu? Gerildin birden?' soruma cevap veremeden telefonunun sesi arabayı doldurdu.'Evet.' diye açtı telefonu.'Hayır,o iptal oldu.'Sesinde buz gibi bir soğukluk vardı.'Hayır dedim sana,erteliyoruz.'diye yanıtladı telefondakini ve kapattı sonra. Ne olduğunu deli gibi merak etsemde soramadım bir şey olsa söyler zaten diye kendi kendimi geçiştirdim.Düşüncelerimi anlamış olmalı ki eski haline dönmek için çabaladı beş dakika sonra sanki o telefon konuşması hiç olmamış gibiydi.Elimi aldı dudaklarına götürdü küçük küçük öptü bileklerimden.'Gel seni seviyim ben biraz!dedi kolumu arkama atarken.Sağ tarafına yerleştim.Saçlarımı kokladı sonrada okşadı bir kız çocuğunu sever gibi. Bütün yol boyunca sessiz sessiz sevdi beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
RomanceGözlerini açtı kontrol etmek istercesine. Küçük kadını hala kollarındaydı. Nefesini dinledi bir süre. Burnunu boynuna sürttü küçük kadının, portakal çiçeği kokusuyla dolmak istedi. Derin bir nefes çekti en içine. Küçük kadın kıpırdadı hasret kaldığ...