İnanmak

51 12 6
                                    

Biliyorum bu bölüm biraz geç geldi.Ne yazık ki ilham perim-Zeynep-şu aralar biraz yoğun ve bende tek başıma bölüm yayınlamak istemedim.Bölüm geç geldiği için çok özür dileriz.Umarım bu bölümü beğenirsiniz ^^


   Bazen insan bir boşlukta gibi hisseder. Aldığı her nefes ciğerlerini yakar. Ve düşer.Sonsuzluk gibi gelen bir süre boyunca kalbinin karanlık uçurumlarından düşer.

   İşte annemin peşinden ormana doğru ilerlerken tam da böyle hissediyordum. Her adımımda bir kez daha yaklaşıyordum o uçuruma.

   Bir şeyler ters gidiyordu, farkındaydım. Göreceklerime hazır değildim. Başta annemin söylediklerine gülmüş, dalga geçtiğini sanmıştım. Ama şimdi, ona inanıyordum. Gerçeklerin soğukluğu acımasızca yüzüme çarpıyordu.

   Uzaktan kuş sesleri geliyordu. Giderek azalan melodik cıvıltılar. Hava da kararmak üzereydi.

   Annem aniden durunca ayağım bir taşa takıldı ve sendeledim. Düşmek üzereyken Lilith beni tuttu. Gözlerine bakmaktan kaçınıyordum ama o doğrudan gözüme bakıyor,bakışlarıyla beni delip geçiyordu.

   "Teşekkür ederim." diye mırıldandım ve kafamı çevirdim. Lilith hiç bir şey söylemeden annemin yanına gitti.

   Annem ve arkadaşları aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Hamara hararetli bir şeyler anlatıyordu. Annem onu uzunca bir süre dinleyip kafasını sallamakla yetindi. Hamara konuşmasını bitirdiğinde "Havanın kararmasını beklemeyelim,hemen şimdi çember kuralım. Bahar Ritüeline hazırlanmak için çok az vaktimiz var. Bu işi çabucak halletmemiz gerekiyor." Sesinde kararsızlıktan eser yoktu.

   Annem duyamadığım bir şeyler daha söyledi ve yanıma geldi, elini omzuma koydu. "Yapacaklarımızı sakince izle. Sakın panikleme, sadece izle.Olur mu?" yeşil gözlerinde endişe vardı. Yeni fark ediyordum da gözleri ormanla oldukça uyumluydu. Orman kadar yeşil ve bir o kadar da gizemli.

   "Tamam." sesim güçsüz çıkmıştı. Bir fısıltı gibiydi.

   Annem son kez gözlerimin içine baktı. Bana sarıldı ve arkasını dönüp gitti.

    Hamara, Lilith, Helen ve annem bir çember oluşturdular. Rüzgar etraflarında hafifçe esiyordu. Bir rüyada gibiydim. Sanki annemle aramdan saç teli kadar ince bir düş perdesi vardı. Sanki tek adımımda yırtılacak beni içine çekip yok edecekti.

    Kalbim küt küt atıyordu. Dizlerim titriyordu. Henüz bir şey görmemiştim ama bu ortam beni geriyordu.

    Annem çemberin ortasına geçti, ellerini kaldırdı ve konuşmaya başladı: "Büyük tanrıça,yardım et bana."

   Rüzgar hızlanıyordu. Lilith, Helen ve Hamara annemin etrafında yavaşça salınıyorlardı.

   "Toprak sana sesleniyorum önce, onurlandırman için çemberimi."

   Hamara durdu, ellerini kaldırdı ve konuştu.

   "Toprak lideri olarak sesleniyorum sana. Duy sesimi onurlandır çemberimi!"

   Burnuma yasemin, sümbül ve meşe kokusu geliyordu. O sırada bir sarmaşık Hamara'nın çıplak ayaklarına dolanarak elbisesinin içinden geçti ve en son kollarından açtığı avuçlarına yükseldi. Orada mor çiçekler açarak durdu. Tüm bu olanları izlerken düşüp bayılacağımı sandım, gözümün önünde daha birkaç haftaya kadar gerçek olduğuna inanmadığım şeyler oluyordu. Gözlerimi kocaman açtım. Kalbim küt küt atarken tekrar önümdeki manzaraya baktım, o sırada incecik düş perdesinin yırtıldığını hissettim. Düş değildi bunlar. Hepsi, hepsi gerçekti!

  "Ateş sana sesleniyorum. Yakıp kavurman için beni." Annem şimdi de ateşi çağırıyordu.

   Lilith durdu. Hamara'nın yaptıklarını tekrarladı."Ateş lideri olarak sesleniyorum sana duy sesimi ve yak beni!"

   O sırada Lilith'in ellerinde bir ateş topu belirdi. Elleri yanmıyordu. Acı çekmiyordu. O sırada Lilith'in gözlerine baktım simsiyah gözleri ateşin kırmızı ışığıyla parlıyordu. Öyle güçlü görünüyordu ki.

  "Su sana sesleniyorum.Temizle ve arındır bedenimi."

  Sıra Helen'deydi.

 "Su lideri olarak sesleniyorum sana duy sesimi ve arındır bedenimi!"

  Bir su balonu Helen'in avuçlarında belirdi. Artık daha az şaşırıyordum gördüklerime ama kalbim hala çok hızlı atıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum.

   "Ve son olarak Hava. Gel çemberime. Hava lideri olarak sesleniyorum sana dön etrafımda!" konuşan annemdi. Elleri havadaydı. Ellerinin arasında dönüp dolaşan bir hava akımı vardı.

   Annemin bunu yapması... Ne diyeceğimi bilemiyordum. Annem bunu bizden yıllarca saklamıştı. Ailesinden, çocuklarından.

   Kafasını bana çevirdi.Hala endişeliydi.

   "Teşekkür ederim toprak çemberimi onurlandırdığın için"

   Hamara'nın sarmaşıkları geri çekildi.

   "Teşekkür ederim ateş çemberimi onurlandırdığın için"

Lilith'in ateş topu yok oldu.

   "Teşekkür ederim su çemberimi onurlandırdığın için"

Helen'in su damlası küçülerek kayboldu.

   "Teşekkür ederim sana hava çemberimi onurlandırdığın için"

Annemin hava akımı dağıldı.

  Olanlar bir film gibi izliyordum. Annem yanımda geldiğinde yorgun görünüyordu.

    "Artık inanıyor musun?" dedi.

   "İnanıyorum. Kahretsin inanıyorum!"

HEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin