Medya:döl israfı=Lena
Mutfağa inip azıma bişeyler tıkıştırdım. Hızlıca çantamı alıp kendimi dışarı attım. Minik golfümün içine geçip radyoyu kurcalamaya başladım. Radyoda doğru düzgün bişey bulamayınca kapattım. Sonunda kafenin önüne geldim. Önlüğümü giyip sipariş almaya gittim.
-İki tane kahve alabilir miyiz?
-Tabi hemen getiriyorum.
Kahveleri getirip geri döndüm. Burada baya arkadaş edinmiştim. Çoğu da benim yaşlarımdaydım. Sadece Carl Amca kırklı yaşlarındaydı. Bana seslenildiğini duyunca irkildim ve masaya doğru gitmeye başladım. Gülümsememi yüzüme takıp siparişleri almaya başladım.-Hoşgeldiniz efendim.
Çakma barbi gibi olan kız kafasını menüden kaldırmadan;
-Diyet salata ve karışık koktely.
Masada üç kız vardı üçüde çakma barbiden farkı yoktu diğerleride aynılarını istedikten sonra erkekler döndüm ve siparişleri aldım. Tam arkamı döndüm gidiyorum derken arkamdan biri seslendi.
-Maviş banada kahve getir.
Arkamı dönüp siparişlerede kahveyi ekledikten sonra mutfağa gidip siparişleri söyledim.
-Manner siparişler hazır.
Siparişleri masaya götürdüm. İkinci tepsiyide götürürken ayağım takıldı ve diyet salataları olduğu gibi yan yana dizilmiş bir grup çakma barbinin üzerine döktüm. İçimden her ne kadar kahkaha atmak istesem de dışarıdan üzgün rolü yapmam gerekirdi.
-Efendim çok özür dilerim. İzin verin hemen halledeyim.
Sarışın olan elimi ittirip çemkirmeye başladı.
-Çek o manikürsüz ellerini üzerimden! Ahh bu kıyafet ne kadar pahalı haberin var mı senin? Senin gibi garson parçasının ömrü boyu çalışsa ödeyemeyeceği kadar pahalı. Sersem!
Ne kadar gülmek istesem de son söylediği dokunmuştu. Şu anda saçını yolmamam için bi engel olmadıği aklıma gelince bunu neden yapmadığımı sorguladım ve bir engel görmeyince çakma barbinin saçını elime doladım.
-Ne dedin sen çakma barbi. Yolayım mı senin bu bitli saçlarını?
Elimin altındaki çakma barbi cırlamaya başladı. Bunu yaptığıma ne kadar inanamasamda sinirlerimi hoplatmıştı. Son anda bizi ayıran diğerleri gülmekten mosmor olmuşlardı (diğer çakma barbiler hariç). Şu anda müdürün odasında azar yemekteyim.
-Ama efendim o tehrik etti beni.
-Manner tek kelime bile duymak istemiyorum. Kafemizi güzide müşterisine yaptığın şeye bak. Hemen eşyalarını topla ve git.
Kafamı önüme eyip odadan çıktım. Kafeden çıkarken çakma barbiler hariç grub hala oturuyodu. Arabama binmek üzereyken bana maviş diye seslenen yanıma geldi.
-Seni tebrik etmek için geldim. Süperdin.
Yüzüne anlamsızca baktım.
-Yani?
-Adım Kai.
-Adını sorduğumu hatırlamıyorum.
-Neden tersliyosun ki?
Gözlerimi devirip arabama bindim ve arabayı sahile doğru sürdüm. Sahile gelince arabayı durdurup dışarı çıktım. Arabamın üzerine oturup denizi izlemeye başladım. Ne yapacağım şimdi?? Cebimde titreşen tekefona aldırmadım. Sonra yeniden inatla titreşince açtım.
-Ne var Sunny.
-Ne oldu sana?
-İşten kovuldum.
-Neden?
-Çakma barbinin yüzünden.
-Anlatsana.
Olanları anlattım ve bana hak verdi. Verecek zaten. Onun en yakın arkadaşıyım bide o çakma barbiye mi hak vercek. Hem öyle olmasa bile haklıyım ben.
-Boşver Manner. Senin gibi bi elemanı kaybettikleri için onlar üzülsünler.
-Muhtemelen şu anda dizlerini dövüyolardır. Nası kaybettim ben o gül gibi bi elemanı bi şıllık için diye dimi Sunny.
-Hıhı evet. Manner benim şu an kaptmam lazım. Sonra konuşsak.
Telefonu kapattım. Sahilin kenarında gezmeye karar verdim. Ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım. Filmlerde depseryona giren ergenlerin neden böyle yaptıklarını şimdi anladım. Deniz huzur vericiydi. Güzeldi. Saatime baktım. Çok geç olmuştu. Eve dönmeye karar verdim. Eve gittiğimde ilk olarak odama çıkıp kendimi yatağa attım. Sonra telefondan biraz oyun oynadım. En az sahilde yürümek kaar sakinleştirici. Sonra aşağı inip yemek yedim. Babam geldiğinde salona geçip oturdum.
-Ne zamandır görüşemiyoruz Manner.
-Evet.
-Seninle konuşmamız gerek.
-Dinliyorum.
-Bildiğin üzere on sekiz yaşını geçtin ve eve bi getirin yok. Bu yüzden farklı eve çıkman kanaatine vardık.
Afalladım. Sonra kafamı televizyona çevirdim.
-Tamam. Ne zaman gitmemi istiyosunuz? Yarın? Bir hafta sonra? Ya da öteki ay?
Şu anda umursamaz gibi davranıp trip atıyorum. Resmen beni evden kovmuşlardı. Annem yanıma gelip kafama sarılmaya çalıştı.
-Manner bebeğim yapma böyle ama. Bu her ikimiz için de daha iyi olacak.
Dediklerine aldırmadan odama çıktım. Neyin iyiliğinden bahsediyolardı bunlar??? Odama döl israfı girdi.
- Ne istiyosun velet?
-Sadece canım ablamla konuşmak istiyorum.
-Şu anda kapalıyız ve uzun bi süre açılmayı düşünmüyoruz.
-Hadi ama Manner. Merak etme odana iyi bakarım.
Ayağımdaki pandifi çıkarıp döl israfına attım.
-Defol git odamdan küçük domuz.
-Şşş odan değil benim odam.
Ne kadar sinir bozucu bi kardeşim vardı. Keşke annem ve babamın arasına yatsaydım da şunun olmasına izin vermeseydim. Pis velet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALAN
Teen FictionÇatalımı son patates parçalarımdan birine geçirip azıma attım. Sunny lütfen bana öyle bakma diyecekken o konuştu." Sen gerçekten normal değilsin." Gözlerimi devirip patatesimi azıma tıktım ve " kime göre ve neye göre?" Sunny gözlerini devirip odamda...