7 2 0
                                    

Multi:Rosa
Her hafta sonu yaptığım gibi yine mezarlığa gitmiştim. Onunla konuşmak bana huzur veriyordu. Mezarının başına oturdum. Elimdeki bir demet papatyayı mezarının köşesine koydum.

-Seni o kadar çok özledim ki... Şu an sana çok ihtiyacım var. Herşey sarpa sarmış durumda. Hiçbir işim doğru düzgün gitmiyor. Ailemin bana destek olması gerekirken sanki sen yetmezmiş gibi birde onlar bana vuruyor. Yeter artık. Belki bunun çok ergensi haykırışlar olduğunu düşünebilirsin ama değil.

Hıçkırıklarım şiddetlenmeye başladı. En onunda nefes alamayacak dereceye geldim. Arkamdan biri bana su uzattı. Suyu elimin tersi ile ittim. Hıçkırıklarımda boğulup ölmek istiyordum. Suyu zorla içirince genzime kaçtı. Bu sefer öksürmeye başladım. Aslında suyu daha önceden alıp genzime kaçırsaymışım daha iyiymiş. Temiz ölüm yani. Suyu uzatan kişi kafamı zorla alıp omzuna gömdü. Kafamı geri ittiğimde kaldırıp kimin olduğunu gördüm. Kai!! Neden şaşırmadım ki?

-Sen beni mi takip ettin?

-Hayır. Sadece buradan geçiyordum.

-Mezarlıktan mı? Amaç?

-Anneannemi ziyarete gelmiştim ama seni burda perişan halde görünce yanına geldim.

Kai
Gülümsedi... İnanamıyorum. Belki de ilk defa bana gülümsemişti. Onu takip etme konusunda yalan söylediğim için biraz garip hissetsemde bende ona gülsedim. Sonuçta neydi, yalan söylüyorsan bu işi bozuntuya vermeden doğru düzgün yapmalıydın. Manner ayağa kalktı ve boynuma sarıldı. Kafasını göğüs kafesime gömüp ağlamaya başladı. Onu bu kadar derinden etkileyen olay neydi ki?

-Manner... Anlatmak istersen ben buradayım.

Cevap vermedi. Kafasını kaldırıp yüzüme baktıktan sonra eski şekline dönüp ağlamasına devam etti. Bir süre boyunca mezarlığın başında durduk. Bu süre zarfı boyunca kafasını göğsüme yaslamıştı ve ağlamıştı. Onu bu kadar içli ağlaması banada biraz dokunmuştu. Her ne kadar asi ve hırçınmış gibi görünsede şu anda masum bir kız çocuğuna dönüşmüştü sanki. Onu kendi arabama götürdüm. Ağlaması durdumu diye yüzüne baktığımda yavaşca gözlerinin kapanmakta olduğunu gördüm. Arabayı çalıştırdım. Eve doğru sürmeye başladım. Aniden aklıma şu soru geldi.

1-Manner'ın evi nerede?
2-Bu kadar güzel uyuyan biri nasıl uyandırılır?

Kafamda kısa bir analız yaptıktan sonra ikisine de cevap bulamadım. Annemi aradım.

-Anne Manner'ı bize getiriyorum.

-Neden bir şey mi oldu?

-Gelince anlatsam.

-Tamam.

Telefonu kapayıp Manner'a kaçamak bir bakış attım. Sanki üzerinde şu ana kadar göremediğim bir tatlılık vardı. Ya da onu ilk defa bana laf sokmazken sakin bir şekilde görünce durumu garipseyip böyle bir tepki vermiştim. Arabanın kapısını açıp Manner'ı kucağıma aldım. Kucağımda biraz kıpırdandı. Kafasını boynuma koydu. İçimde çok garip bi his yaratmıştı son yaptığı. Kapıyı çaldım. Emin olun bunu yaparken bir yandan kucağımdaki elli tonluk kızı düşürmeden ve onu uyandırmadan yapmak için şekilden şekike girdim. Kapıyı Ellie açtı. Gülümseyerek hoşgeldiniz efendim dedi. İçeri girdim.

-Kai diğer odaları hazırlatmamız uzun sürebilir. Şimdilik odana götür.

Manner'ı odama götürüp yatağa yatırdım. Yüzüne vuran ay ışığından dolayı burnunun ve gözlerinin kızarıklığının geçmediğini rahatlıkla görebiliyordum. Elim istemsizce saçına gitti. Kesinlikle istemsizce. Yüzündeki saçı geriye doğru attım. Kafasından alnına doğru uzanmış yara izi vardı. Alın taraflarına dikkatlice bakmadan görünmüyordu. Ama kafasındaki dikiş izleei baya belli oluyordu. Belkide ilk defa ona bu kadar yakın olduğumdan dolayı yeni görmüşümdür. Annem idama girdi.

-Odayı hazırlattım. Sen o odada yat kızı tekrar kaldırırsan uyanabilir. Bu arada ne olduğunu anlat.

Diğer odaya geçip anneme olanları anlattım. Sonrada yattım. Yatmadan önce gecelik bahanesiyle Manner'a baktım. Bebek gibi uyuyordu. Ama biraz yaramaz bir bebek. İnce battaniyeme çoktan sarılmıştı. İyi geceler Manner.

Manner
Sabah kendimi farklı bir odada buldum. Allah Allah. Ne ara yeni evime taşındım ben derkene içeri Kai girdi. Onun odasında mı uyumuştum?😨 Gülerek yanıma geldi.

-Günaydın prenses iyi uyudun mu?

-Hı??

-Hı ne be. Biraz kibar ol. Orman kaçkını.

Yataktan kalkıp sürünerek aynaya doğru gittim. Bir erkeğin odasında neden ayna olurdu ki?? Ben erkek olsam odamda sadece siyah tonları olurdu ve ayna olmazdı. Aynaya baktığımda Kai'nin neden orman kaçkını dediğini anladım.

-Kai. Sanırım beni maymunlar büyütmüş. Yoksa bu tipin başka bir açıklaması olamaz.

-Haklısın. Aşağıda kahvaltı yapıcaz seni bekliyoruz hadi.

Odadan çıktı. Telefonuma baktım. Ne bir arama ne de bir mesaj gerçekten hiç mi merak etmemişlerdi beni. Sinirle aşağı indim. Amber Hanım kahvaltıda neler olduğunu sordu. Herhalde Kai dünki halimi anlatmıştı. Kahvaltıdan sonra anlatacağımı söyledim. Her ne kadar anlatmak istemesemde. Amber Hanım ile balkona geçtik.

-Manner herşeyi anlatmanı istiyorum.
Çünkü sen benim çalışanımdan çok kızım gibisin benim için. İnan bana senin üzükmen beni de üzer.

Gülümsedim. Annemden daha çok ilgilenen bir patronum var. Ne güzel.

-O gün kardeşimle bir çılgınlık yapıp annemin arabasının anahtarlarını çalmıştık. Boş otobanda gidiyorduk. Herşey benim ısrarım üzerine oldu. Gaza basmasını söyledim. Bu hızda bebeklerin beşiğinin sallandığını söyledim. Keşke söylemeseydim. Emniyet kemerini takmamıştı. Bende öyle. Sonra önümüze tır çıktı. Gerisini pek hatırlamıyorum. Sadece en son ikimizinde camdan savrulduğunu ve onun tırın tekerleğinin altına girdiğini gördüm.

Amber Hanım elini azına götürmüştü. Acı bir şekilde gülümsedim.

-Buna ben sebep oldum. Ben.

Ağlamaya başladım. Aynı şekilde Amber Hanımda ağlıyordu.

-Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum.

İçeri Kai girdi. Bok var gibi bu da hemen geliyo. Önce annesine sonra bana baktı.

-Hadi ama hanımalr neler oluyor?

Amber Hanımla aynı anda ters ters baktık.

-Ortada dalga geçilecek bir durum yok.

Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Eve gidip üzerimi değiştirmem lazım. Eve gittiğimde normalde herkesin evde olması gerekirken kimse yoktu. Odama çıkıp üzerimi değiştirip evden çıktım. Hindilerin parasının çoğunu karşılayacak kadar param vardı. Biraz daha çalışırsam yeterli parayı kazanabilirdim. Ama ayrıca ayrı eve çıkmam gerekiyordu. Onunda faturası var depozitosu var şusu var busu var. Tanrım. Neden hiçbirşey doğru düzgün gitmiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin