1

450 16 5
                                    


1 Numara

1

Matt'ten

"Bir bira daha," dedim garsona parayı uzatırken. Bu yaptığımın doğru olmadığını biliyorum. Eğer Cemre burada olsaydı çok kızardı. Ama bunu yapmamın nedeni de Cemre'nin burada olmamasıydı.

Telefonu cebimden çıkarıp Max'i aradım. İtalya'da olduğu için bağlanması biraz sürdü ama çalar çalmaz açtı telefonu. "Alo?"

"Selam."

"Selam."

"Nasılsın?"

"Ben iyiyim, sen nasılsın?"

Derin bir nefes aldım. "İyiyim."

"Gerçek bu mu?"

"Görüntü bu."

"Gerçekten nasılsın Matt?"

"Kötüyüm," dedim büyük bir yudumdan sonra. "İyi değilim." Durdum birkaç saniye. "Üç ay oldu."

"Arıyor dimi hala?"

"Evet, arıyor."

"Aç sende inadı bırakıp."

"Hayır," dedim inatla. Aklımda başka bir şey vardı ama bunu kesinleştirmeden Max'e de bir şey söylemeyecektim. "O ne yapıyor?"

"Çok kötü. Matt onu en son gördüğümde çökmüştü. Yazık kıza."

"Görüşürüz Max," deyip kapattım telefonu. Kendimi bu konuda iyi hissetmiyordum. Onu üzmüş olmak... Bu beni de üzüyordu ama içimdeki anlamsız öfkeye engel olamıyordum. Ona Galatasaray'da kaldığı için kızmıyorum tabii ki ama o anda söyledikleri ve öncesinde konu ile ilgili bana bir şey söylememesi... Galatasaray'da kalmasını anlardım ama onunla hayal kurmuştuk, birlikte yapacağımız onca şey vardı. Bunlardan hiç bahsetmeseydik.

Ben mi çok kaptırmıştım kendimi? Onunla tanışmak bir hayaldi benim için. Bir de onunla bir şey yaşamış olmak... Ama o benim hayalimdeki Cemre değildi. Benim kafamda kurguladığım, olmasını istediğim insan değildi. Bunu fark ettiğimde bir daha sevdim onu. İlk kez sevdim. En çok sevdim. Kendine has bazı özellikleri vardı. İnat ettiğinde hafifçe yükselen kafası, kızdığında bunu nasıl belli edeceğini bilememesi, utandığında en çok burnunun kızarması... Kafasında sürekli bir şeyler vardı, bunu fark ediyordum. Sürekli bir şey düşünüyordu.

Bu kararın onun için de kolay olmadığını biliyorum. Her şeyi bir anda bırakıp gitmek kolay olmasa gerek. Özellikle takımına bu kadar bağlı biriyken. Eğer buraya gelseydi çok güzel şeyler yaşayabilirdik. Çok mutlu olabilirdik. Hayat bize güzel olabilirdi.

Bunları düşündükçe kafayı yiyordum. Onu sürekli düşünmekten kendimi alamıyorum ve bununla baş edemiyorum. Onsuzlukla baş edemiyorum.

Tam da bu anda o aradı. Telefon çalmaya başladığı an kapattım. Uzun uzun çalmasına izin vermiyordum. Telefonun ekranında adını her gördüğümde heyecanlanıyordum ve eğer hemen kapatmazsam açacağımdan korkuyordum.

Ona kızgın olduğumu bilsin istiyordum, biraz da o üzülsün. Kaybetmenin ne olduğunu o da bilsin istiyordum. Çünkü ben çok iyi biliyorum.

Ama bir yerde bu yaptığıma ben bile katlanamıyorum. Öyle özlemiştim ki onu. Bazen gidesim geliyordu yanına. Her şeyi geride bırakıp, voleybolu bir kez daha bırakıp İstanbul'a gidesim geliyordu ama her şey öylece bırakılmıyor ki.

Bira bitince başka bir tane daha söylemeden bardan çıkıp evimin yolunu tuttum. Bu evle de ilgili çok güzel hayallerim vardı, bir uçurtmanın ipine takılıp kaçtılar benden.

1 NumaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin