Yeni bir güne başlamak hiç bu kadar zor olmamıştı aslında daha önceden...Bugün üzerimde bir yorgunluk ve kendimden nefret etmeme bile neden olacak kadar uyuşukluk vardı . Oysa ki ben, genel olarak oradan oraya koşuşturmayı,yoğun yaşamı ve hızlı hayatı sever;üşengeç olsam da , ona rağmen dakikliği elden bırakmayan biriydim.Bazen hayatımın yoğun gidişatından şikayet etmek bile hoşuma gidiyordu. Mesela en yakın arkadaşım Ela'yı ev telefonundan aradığımda söylediklerim gibi. "Of kızım ya of...İnanır mısın ; bir saniye boş vaktim yok.Evden okula,okuldan eve bile geçmeden akşama kadar dersaneye...Sabahtan akşama kadar çekilecek şey değil..." Ela "püüüüf" deyince onun da içinden "Yeter lan yeter;biz mi dedik dersaneye yazıl da hayvan gibi çalış diye beeeğğ ! Çalışma allahın ineği sonra da gelip bana dert yanma.Bu nasıl tuhaf iştir acep ? " dediğini duyar gibi oldum -bunu nerden duydum bilmiyorum- ama sonra o da son derece samimiyetsizce "Ay canım benim,yazık ya..Kıyamam ben sana." dediğinde tespitime alkış diye çığlık atabilirdim.Sen ne samimiyetsiz kankasın be ! İnsan "kıyamam" diyince çok tuhafıma gidiyor yahu... Halbu ki "Yazıktır günahtır kankama mübahtır za xd " dese; gülerdim be en azından...Ağız kaslarım çalışırdı yani,en azından bir işe yarardı.
Her neyse,işte ben de o mahmurluğuma rağmen okula gittim ama tam bir anne zoruyla oldu bu iş. Hastaysak hastayız ama anneme laf dinletemedim. "Donarak ölmek mi yanarak ölmek mi ? " sorusu gibi aşırı saçma bir soru yöneltmişti annem bana.. "Hastaneye gitmek mi ? Okula bu halde gitmek m i* Sen seç " demiştiiiiiiiiiiiiiiiiiiii !Bana bana,hem hastaneden nefret eden hem de okul düşmanı kızına !!!!! "Yav de get" demişti iç sesim ama bunu anneme sesli olarak ilettiğim anda ne hastaneye ne de okula gidecek bir ben olmayacaktı.Bu yüzden "Hastaneye gitmektense okula giderim anne bırak allasen ya,gitmesem de yatsam ne olurdu ? " demiştim ancak yine yine ve yine o böcük suratlı insanlarla karşılaşmış ve adeta bir anlık domestos olup,onları yok etmek istemiştim.Tabii ki bunlar geniş hayal gücümün saçma ve izah edilemez ürünüydü işte.
Okulda yine o yakışıklı çocuğu gördüm.Fakir ama gururluyu anlarım,zengin ama kibirliyi anlarım da.... Yakışıklı ama kro nedir ya ! Nedir ? Sen o suratına yazık etmişsin oğlum . Gitsen bir ajansa hani ; en azından Pis Yedili'de bir rol verirlebilecek liseli tip var ama kro olmasaydın be gözüm . Bunu yapmasaydın...Öcü görmüş gibi attığım bakışlardan rahatsız mı oldu bilmiyorum ama çocuk bir süre sonra bana bakmaya başladı.He bu arada size çok koca bir tavsiye vereyim.Size bön bön bakan bir erkek varsa eğer siz de sürekli ona bakıyorsanız,bu sizin onu sevdiğinizi anlayıp bir taraflarının kalkmasından kaynaklı olan bir durumdur.Yani sonuç : SİZİ SEVMİYOR.
Bu çocuk daha matematik sınavından 05 gibi bir not almış geçenlerde. ANALİZ:Çocuk gerizekalı . NET ! Ayrıca bu meymenetsiz-kızlarla görünce kıskançlıktan çatladım ondan böyle süylüyorum- hayatıma girdi gireli her şey çok berbat ilerliyor. ANALİZ:Çocuk uğursuz .NET !
Ah canım günlüğüm,uykum geldi galiba artık yatağıma gitmeliyim...Neyse bu günün Berrin'e has atasözünü sana takdim edeyim canısı :
BEYİNSİZ VE UĞURSUZ BİR ERGEN ... BENCE HEMEN KALBİNDNE UZAKLAŞTIR VAKİT ERKENKEN !
NOT :KAFİYE DE YAPARUN .