2. Bölüm

33 3 1
                                    



-Evine gelip bir kahve içmek istiyorum.

-Ne?

-Bana olan borcunu böyle öde, dedi. O hayır. Ama korkunun ecele faydası yok evin önüne geldik.

-Evim şimdi müsait değil, diye geçiştirmeye çalıştım.

-Ee?

-Yani şimdi evime gelemezsin ama söz sana bir kahve ısmarlayacağım, dedim artık inmeliydim.

-Tamam o zaman, dedi.

-Teşekkür ederim, deyip arabadan indim. Karşımda Hana gülüyordu. Arabanın arkasından bakarken hep alaycı olan ses tonuyla konuşmaya başladı.

-Gitti gitti, diyordu.

-Biliyorum ben zaten arabanın plakasına baktım, dedim.

-Niye kalbini çalanı polise ihbar etmek için mi?, ne saçma kalbim bende olsaydı belki onu çalabilirdi ama ben de değildi ki.

-Sen niye geldin ki, dedim evime ne zaman gelse aynı replikle cevap verirdim zaten.

-Arkadaşımın evi değil mi gelirim, dedi. Buda onun klasik cevabıydı.

-Doğru arkadaşının evi, dedim. Anahtarı çantamda bulabilirsem kapıyı açacaktım.

-Hadi aç kapıyı da içeri girelim, kapıyı açtım. Mutfağa yöneldim. Hana da arkamdan sessizce geldi kendine su koyarken yine çenesi durmuyordu.

-Aç mısın? diye sordum.

-Evet, cevabı hiç değişmiyor.

-Peki, nereden geliyorsun?

-Okuldan sonra kütüphaneye gittim, erişte için su koyarken çalışkanlıkta zirve yapan arkadaşıma kısa bir bakış attıktan sonra işime döndüm.

-Oo ilk günden çalışmaya başladın.

-E yani o kadar çalıştım sonunu getiriyim değil mi?

-Eriştenin yanına ne istersin.

-Balık istiyorum.

-Tamam, erişteleri dolaptan çıkardım.

-O kimdi?

-Kim?

-Seni arabayla bırakan o çocuk.

-Patronumun oğlu.

-Vay sohbetiniz de iyi bakıyorum.

-Pek öyle değil hem uzun hikaye ben çok acıktım şimdi yemek yiyelim.

-Bu gece sende kalacağım, dedi. Sustum, kavanozu açarken

-Hey ben kime konuşuyorum.

-Hııh duymadım.

-Aptal!

-Ne saçmalıyorsun ya, diye yapmacık bir şekilde kızdım.

-Tamam tamam, dedi biliyordu çünkü ben sonunda kavga çıkacak her şeyi uzatırdım. Sofrayı kurduk erişteden başka bir şey yemedim. Normalde tıka basa yerdim. Ama içimde o iğrenç karın ağrısı vardı. Hana her zaman ki formunu koruyor ve sofradaki her şeyi süpürüyordu.

-Bu gece izleriz diye birkaç film aldım, diye heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı.

-Olur, izleriz, dedim. Aynı zaman da eline tabakları da tutuşturdum, ona iş yaptırmak film izlemekten daha eğlenceli çünkü.

Casus SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin