-Evine gelip bir kahve içmek istiyorum.
-Ne?
-Bana olan borcunu böyle öde, dedi. O hayır. Ama korkunun ecele faydası yok evin önüne geldik.
-Evim şimdi müsait değil, diye geçiştirmeye çalıştım.
-Ee?
-Yani şimdi evime gelemezsin ama söz sana bir kahve ısmarlayacağım, dedim artık inmeliydim.
-Tamam o zaman, dedi.
-Teşekkür ederim, deyip arabadan indim. Karşımda Hana gülüyordu. Arabanın arkasından bakarken hep alaycı olan ses tonuyla konuşmaya başladı.
-Gitti gitti, diyordu.
-Biliyorum ben zaten arabanın plakasına baktım, dedim.
-Niye kalbini çalanı polise ihbar etmek için mi?, ne saçma kalbim bende olsaydı belki onu çalabilirdi ama ben de değildi ki.
-Sen niye geldin ki, dedim evime ne zaman gelse aynı replikle cevap verirdim zaten.
-Arkadaşımın evi değil mi gelirim, dedi. Buda onun klasik cevabıydı.
-Doğru arkadaşının evi, dedim. Anahtarı çantamda bulabilirsem kapıyı açacaktım.
-Hadi aç kapıyı da içeri girelim, kapıyı açtım. Mutfağa yöneldim. Hana da arkamdan sessizce geldi kendine su koyarken yine çenesi durmuyordu.
-Aç mısın? diye sordum.
-Evet, cevabı hiç değişmiyor.
-Peki, nereden geliyorsun?
-Okuldan sonra kütüphaneye gittim, erişte için su koyarken çalışkanlıkta zirve yapan arkadaşıma kısa bir bakış attıktan sonra işime döndüm.
-Oo ilk günden çalışmaya başladın.
-E yani o kadar çalıştım sonunu getiriyim değil mi?
-Eriştenin yanına ne istersin.
-Balık istiyorum.
-Tamam, erişteleri dolaptan çıkardım.
-O kimdi?
-Kim?
-Seni arabayla bırakan o çocuk.
-Patronumun oğlu.
-Vay sohbetiniz de iyi bakıyorum.
-Pek öyle değil hem uzun hikaye ben çok acıktım şimdi yemek yiyelim.
-Bu gece sende kalacağım, dedi. Sustum, kavanozu açarken
-Hey ben kime konuşuyorum.
-Hııh duymadım.
-Aptal!
-Ne saçmalıyorsun ya, diye yapmacık bir şekilde kızdım.
-Tamam tamam, dedi biliyordu çünkü ben sonunda kavga çıkacak her şeyi uzatırdım. Sofrayı kurduk erişteden başka bir şey yemedim. Normalde tıka basa yerdim. Ama içimde o iğrenç karın ağrısı vardı. Hana her zaman ki formunu koruyor ve sofradaki her şeyi süpürüyordu.
-Bu gece izleriz diye birkaç film aldım, diye heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı.
-Olur, izleriz, dedim. Aynı zaman da eline tabakları da tutuşturdum, ona iş yaptırmak film izlemekten daha eğlenceli çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Casus Sevgilim
Teen FictionAşk; her şeye rağmen tüm dünyayı karşına almak mıdır? Kendinden nefret etmek midir? Korkmak mıdır? Ya da özlemek mi? Aşk beklemektir; tüm dünya düşmanın olana kadar, en küçük tebessümünü kendinden esirgediğin güne kadar, gözüne gelen ele aldırmayan...