3. Bölüm

34 3 0
                                    


       Acaba şartı gerçekten geri dönmek isteyeceğim bir şey mi? Akşama kadar masadan masaya koşturdum. Ayaklarımın ağrısından ölebilirim. Neyse ki sabahki gerizekalılar gibi müşterilere günün geri kalanında rastlamadım. Bütün müşteriler gittikten sonra Young Soo'nun verdiği diğer bir emirle masaları son kez sildim. Paspası da yaptıracaktı ama ona yalvaran bakışlarımı görünce vazgeçti. Jung beraber gideriz demişti ama ortalıkta görünmüyordu. İyi ki gelmedi ondan bir kaç saatliğine de olsa kurtuldum diye içimden geçirirken geldi. Ve kabus başlamış oldu.

-Hadi çıkalım canım, dedi. Senin canını yaa... Ne gıcık bir kelime çoğu zaman hoşuma gitmiştir ama kendime söylendiğinde hiç hoş olmadığını fark ettim.

-Önlüğümü çıkarıp geliyorum, dedim. Ben bundan nasıl kurtulacağım yaa. Önlüğümü çıkarırken arabama lanet okudum. Kahrolası bozulmasaydı bununla belki de karşılaşmayacaktım. Önlüğümü çıkarıp, çantamı alırken annemin yedi kez aradığını gördüm. Aaa şimdi annemle nasıl uğraşacağım belki yola çıkmış geliyordur. Hemen arayıp haber vermeliyim.

-Alo anne, dedim. Sesinin tonunu meraklı bir şekilde beklerken:

-Efendim Chung, dedi. Sesinin duyduğumda Kangla piknikten geç geldiğimiz zaman yediğimiz azarı hatırlamıştım. Kang'ın annesiyle çok iyi anlaşıyorlardı ve biraz buna güvenerek bizi iyi bir dövmüştü. Ertesi gün ayaklarımızın ağrısından okula gidememiştik ve balkonda oturup yoldan geçenlere laf atmıştık sanırım ikimizde haşere çocuklardık. Ne diyorum ben yaa.

-Şeyy...beni armışsın da, dedim biraz korkak bir tavırla.

-Neredesin bu vakte kadar, dedi. Var ya kesin boştaki elini sıkıyordur elinden gelse telefonumdan çıkıp beni dövecek.

-Anne bugün cafede işe başladım bu yüzden telefonu duymamışım, dedi. Kendim söz konusu olunca iyi avukatlık yaparım ama şimdi gerek kalmadı.

-Sen benim bu konuda ne kadar hassas olduğumu bilmiyor musun?

-Annecim gerçekte bu gün çok yoğundum o yüzden telefonuma bakamadım, dedim sesimi iyi çocuk tonuna ayarlayarak ama yüzüm tam bir tilkiyi andırıyordu. Bazen kendimi gumiho olarak görürüm ilk okulda arkadaşlarımla gumiho hikayesi okurduk hepimiz bir karakterin yerine geçerdik. Ben savaşçı gumiholardan biri olurdum. Kangla yalnız kadığımız bazı zamanlar da bu oyunu oynardık. Okuduğumuz kitap ise Kang gittikten sonra kayboldu onu çok aradım ama bulamadım.

-Şimdi nerdesin peki, sesi yumuşamaya başladı biraz olsun. Artık kurtulmuştum. Bundan sonrasında normal konuşmayla her şey hallolacaktı.

-Çıkıyordum bende şimdi seni eve gidince arasam olmaz mı? dedim yalvaran ses tonumla.

-Nereye gideceksin?, dedi. Anne diskoya gideceğim çünkü bugün çok az yoruldum daha fazla yorulmaya ihtiyacım var demedim.

-Eve, yoruldum bugün.

-Kendi başına mı gideceksin? dedi. Jung götürecek ama bunu sana söyleyemeyeceğimden normal konuşmama devam ettim.

-Iııı evet kiminle gidebilirim, ve beni bitiren an Jung'un sesi geldi.

-Canım çıkmıyor muyuz? dedi. Canın çıksın emi.

-Chung o kimdi?, diye şaşırmış bir şekilde soran anneme ne deseydim ben şimdi.

-...

-Alo kızım orada mısın?, şimdide sesi daha telaşlı çıkıyordu.

-Anne onu bana demedi, dedim. Ne yapayım başka bir şey gelmedi aklıma.

-Ya kime dedi?

-Şey bilmem müşterilerden biridir.

-Sen onlardan öncemi çıkıyorsun?

-A evet anne şimdi kapatsam son otobüsü kaçırıyorum

-Chung beni ara

-Tamam anne görüşürüz. Anneme bunu söylesem daha iyi olurdu sanki. Ama bunu ona söylersem büyük babamın kulağına kadar gider ve beni rahat bırakmaz. Her gün evime gelir ve bana engel olur. Onu çok seviyorum ama huysuzluk edince onu kırmaktan korkuyorum. Bir de Jung akıllısı her yerde bana canım demekten çekinmiyor. Aslında bunun için ona kızmalıyım ama kızamıyorum. Ne onunla olmak istiyorum nede onu bırakmak. Şimdi Kang'ı da buldum teknik olarak. Ya Jungla birlikteyken beni görürse bir daha yüzüne nasıl bakabilirim. Ben ona sadık kalmak istiyorum.

-Hey çıkmıyor musun?

-Tamam geliyorum, dedim. Dışarı çıktığımda arabayı çalıştırıyordu. Hiç umurumda olmadan arabaya bindim.

-Gidelim, dedim kemerimi takarken. Bir daha topuklu ayakkabılarımı giymeyeceğim; mahvoldu ayaklarım.

-Peki hanımefendi emriniz olur, dedi. Oyun istiyordu bende oynadım.

-Hadi ama biraz çabuk ol ne yavaş şöförsün sen.

-Bayan sabrımı zorluyorsunuz, deyince gülümsememe engel olamadım.

-Peki peki tamam...

-Hah şöyle yola gel, dedi. Uzun bir sessizliğin ardından:

-Sana bir şey soracağım, dedim.

-Sor!

-Beni gerçekten seviyor musun, arabayı durdurdu. Bana döndü, yaklaştı.

-Seni çok seviyorum, dedi. Gözlerimi gözlerinden ayıramıyordum. Gözleri iki derin okyanustu, çıkamıyordum. Birden cama vuran bir el Jung'u durdurdu. Camı açtı:

-Ehliyet, ruhsat, dedi. O polise minnettarım. Polis'in 'Bir daha arabayı yol ortasında durdurup... Siz anladınız onu.' demesinden sonra yola devam ettik. Jung'un söyleyeceği şartı merak ediyorum fakat bunu ona belli etmesem daha iyi olur çünkü onun şartları ağır oluyor. Eve geldiğimizde arabadan inip eve yönelirken onunda arabanın kontağını kapatıp, indiğini gördüm. Arkamı dönüp:

-Hayırdır ne oluyor?

-Bana bir borcun vardı.

-Ama borç istenmez verirsem alırsın.

-O normal insanlar için geçerli benim için değil, dedi. Anahtarı elimden alıp eve daldı. Köşeli koltuğa yönelip benim yerime yattı.

-Kendi evinmiş gibi kullan hiç çekinme, anahtarı kapıdan çıkardım ve kapıyı kapattım.

-Zaten öyle, dedi. Ayakkabılarımı çıkarıp beş-altı basamaklı merdivenden inerken şaşkınlığımı dile getirmeden edemedim.

-Nasıl yani?

-Sevgilimin evi benim evim sayılır.

-Yaa öylemi diyip yanına oturdum. Televizyonda birkaç kanal gezip kapattı. Sessizliği bozdum.

-Eee, diyerek.

-Ne ee, dedi biraz doğrularak.

-Şartını söylemeyecek misin?

-Önce borcunu öde.

-Kahveydi değil mi diyip kalktım, kalkmamla düşmem bir oldu. Bir anda beni yatan bedeninin üstüne çekti.

-Ben borcumun kahveyle ödenmesini istemiyorum. Korkuyla derin derin nefes alıp verirken:

-Neyle ödememi istiyorsun?

-Kaldığımız yerden.

-Nerde kalmıştık ki, bana iyice yaklaşırken

-Sanırım... dudaklarında.

*Gumiho: Bir Kore efsanesinde geçen insan-tilki karşımı yaratık.*

Casus SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin