8.Bölüm

2.9K 216 26
                                    

Yine aynı adamlardı işte. Bu sefer annesinin konuyu geçiştirmesine izin vermeyecekti. Gerçekleri bilmek en doğal hakkıydı. Hasibe hanım, üzerinde gezinen bakışlarından anlamıştı sorguya çekileceğini. Ne yalan uydurması gerektiğini bilemiyordu. Özüm çok dikkatli bir çocuktu. Gözünden kaçmazdı hiçbir şey. Onu kandırmak çok zordu. Eskiden belki ama kızı büyüdükçe bu zorlaşıyordu.

'' Anne, yetmedi mi bu kaçma kovalamaca. Anlatmayacak mısın neler olduğunu ? ''

Yılgındı nefesi kadının. Kaçışı olmadığını biliyordu ama bir ümit, demişti içinden. Eşi içeride uyuduğu için kızına sessiz olmasını fısıldadı. Özüm sadece başıyla onayladı ve ayaklarını annesinin adımlarına uydurarak mutfağa girdi. Hasibe hanım kapıyı kapatıp kızı gibi sandalyeye oturdu. Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi.

'' Özüm, annecim, o adamlar bankadan geliyor.''

'' Banka mı ?'' dediğinde durup düşündü. 

'' Bildiğim kadarıyla bizim çektiğimiz bir kredi yok anne ? ''

'' Var,'' dedi sıkıntıyla. Gözlerini kaçırdı bir müddet. Özüm'ün vereceği tepkiyi kestiremediği için endişeliydi. Ona gerçeği söylemeye bu yüzden cesaret edemedi kadın. Dolambaçlı yoldan söyledikleri de çok yalan sayılmazdı. Bu da bir nevi kredi gibi bir belaydı. Eşinin hastane masrafını, çalıştığı fabrika üstlenmeyince, Hasibe hanım evlerini ipotek ettirmişti. Fabrika, girdi çıktı yöntemiyle, eşini, hastalığında işten çıkartıp tekrar işe alma kurnazlığı yaptığı için yararlanamamışlardı sigorta hakkından. Hasibe hanımda el mahkum bunu yapmak durumunda kalmıştı. İpoteğin kalkması için eşinin bir müddet daha fabrika da çalışması gerekiyordu; ancak ameliyat süresinin üzerinden az zaman geçmişti. Çalışamaz raporu hâlâ ellerindeyken bu mümkün değildi. O yüzden Hasibe hanım, anne yadigarı mesleği olan terziliğe başlamıştı yeniden. Bu sıralar siparişleri de çok gelir olmuştu. Üç beş kuruş da olsa biriktirebiliyordu. Fakat fabrika, eşi çalışmasa da maaşını günü gününe verdiği için sorun çıkarmaya başlamıştı. Diğer yandan da evin ipotek kısmı vardı. İki arada bir derede sıkışıp kalmıştı kadın.

Özüm duyduklarının ardından evde pek duramamıştı. Yalnız kalıp düşünmek istemişti. Annesinin kendisinden bir şeyler gizlediğine emin olsa da, söylediklerine inanmak dışında seçeneği yoktu. Ama bu işin aslının ne olduğunu öğrenmeye de kararlıydı. Şimdi yapması gereken şey, köstek değil destek olmaktı. Bu da aylaklığına son vermekten geçiyordu. İş bulmalıydı bir an önce. Aklına yardımcı olacak tek bir kişi geliyordu; o da Filiz'di. Lüks bir kafede çalışıyordu genç kız. Ziyarete geldiğini görünce her ne kadar şaşırsa da ilgili davranmıştı. Hem de o facia gibi geçen düğün gecesinden sonra...

******

Öğle arası verilir verilmez şampiyonun yanına geldi. Onun dalgın ve düşünceli olduğunu seçince merakı kabarmıştı. Ancak öğle arasından önce, işleri de yoğun olduğundan dolayı kızla fazla ilgilenememişti.

'' Canım, hoş geldin.'' Yanağından öpüp karşısına geçti. '' Kusura bakma, işler yoğun olunca doğru düzgün ilgilenemedim seninle de. Hafta içi de olsa epey yoğun oluyor bu saatler.''

'' Olur mu Filiz, işin bu senin. Kusur da neymiş. ''

'' Ee, ziyaretini neye borçluyuz şampiyon hanım ? ''

Özüm yanağını içten sıkıntıyla kemirirken gözlerini kaçırdı kısa bir an.

'' İşe ihtiyacım var Filiz. Acilen hem de. Aklıma da sen geldin. Ne bileyim, senin çevren var işte. Yani her türlü işi yaparım. Getir götür olur, hammallık olur... Yeter ki iş olsun.''

Yalandan Mutluluk (Mutluluk Serisi-1) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin