24.Bölüm

2.4K 157 44
                                    

'' Bıraksanıza kolumu!'' 

Kendisini ısrarla dışarı çıkarmak isteyen, bunun için canla başla çalışan iki güvenlik görevlisine gücünün yettiğince kafa tutuyordu.

'' Eğer bugünün son iş gününüz olmasını istemiyorsanız, kolumu bırakın!'' 

Tehdidi biraz olsun işe yaramış gibiydi. İki adam da istemeyerek kolundan çıktı. Yağız Ata üstüne başına çeki düzen verirken bile burnundan soluyordu. Tüm sakinliğini yitirmişti o an. Özüm'e de bu şekilde güç kullandıklarına neredeyse emindi. O kıza dokunan her eli kırmak istiyordu. Nefret ve öfke karışımıyla bakan yeşil gözlerini onlara dikip hınçla başını salladı. 

'' Bunun hesabını daha sonra vereceksiniz!''

Hışımla yanlarından ayrılıp üst kata çıktı. Orada da kendisini engellemek isteyenler oldu. Ama onu yakınen tanıyanlar, bu olaydan -büyük patronun emirlerine rağmen- uzak duruyordu. İnsan Kaynakları Departmanına dalıp kapıyı sertçe kapayan adamdan sonra herkes sus pus olmuştu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Ne olup bittiğini anlamaya çalıştıkları sırada da Ahmet bey geldi. 

En üst düzey yöneticilerinden biri de oydu. Ve sabah Yavuz beyin emirlerini, çalışanlara, özellikle de kasaba halkına istemeyerek de olsa aktaran kişi oydu. Yağız Ata'nın geldiğini öğrenince, bir delilik yapmasından da çekinerek harekete geçti. Nerede olduğunu sordu görenlere...Her biri kendisini İnsan Kaynaklarına yönlendirince meseleyi kavradı. 

*****

'' Az önceki kızı, buradan yaka paça attıran sen misin ? '' 

'' Yağız bey...'' 

''Aradığım cevap bu değil! Bana evet ya da hayır de!'' 

'' Efendim, ben aldığımız talimatlar doğrultusunda...'' 

'' Kovuldun!'' 

'' Neee ? '' diyen adamı başını sallayarak onayladı. Yağız Ata delirmiş gibi davranmasını önemsemiyordu bile. 

'' Duydun işte! Kovuldun! Muhasebeye git, paranı al, sonra da def ol!'' 

'' Yağız Ata ? '' 

Ahmet ağabeysine kırgın bir bakış atıp tekdüze şekilde konuştu. 

'' Sen karışma ağabey. Bu mesele bizim aramızda!'' 

'' Yağız Ata, o sadece emir kulu...Sen de biliyorsun,''  diyerek genç çocuğu yumuşatmak istedi. Ancak Yağız Ata bu açıklamaya sıcak bakmak bir yana dursun daha da öfkelenmişe benziyordu. 

'' Her şeyi, herkesi geçtim de, senden beklemezdim Ahmet ağabey! Beni ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrattın!'' 

'' Yağız, düşündüğün gibi değil inan. Ben de daha bu sabah...'' 

'' Dinlemek istemiyorum! Sizleri şu saatten sonra ne görmek ne de duymak istiyorum. Şimdi bana o senetlerin nerede olduğunu söyleyin.'' 

'' Onların hepsi bankada.'' 

Aldığı cevabın ardından yine aynı hızla fabrikayı terk etti. O sırada da dedikodu kazanı kaynamaya başlamıştı. Sıradan bir işçi için alınan önlemler, getirilen kısıtlamalar ve adamın rahatlığı, yaşattığı kargaşa işçilere göre çok fazlaydı. İçlerinden herhangi birinin yapacağı bir şey değildi bu hareketler. Buradan yola çıkarak da çeşitli iddialar ortaya atılmıştı. Onlardan biri de patronun bir yakını ya da oğlu olabileceği gerçeğiydi. Ki kasaba halkı bunda yanılmıyordu. Filiz de bu dedikodulara öğle arası verilen molada kulak misafiri olmuş kişilerden biriydi. Ona göre bu deli saçması bir iftiradan başka bir şey değildi. Ateş öyle yalan söyleyecek bir adama benzemiyordu. Olsaydı şayet, aralarında ne işi vardı ? Ne diye kendine işkence ede ede burada çalışsındı. O çocuğun başına ne geldiyse Özüm'den dolayı geliyordu. Patronun verdiği, kimse onunla görüşmeyecek, konuşmayacak, evini açmayacak emrinin ucunu o ikilinin yakınlığına bağlıyor, bu can atıcı sözlere kulaklarını tıkıyordu. Her şüphe duyduğunda da kendini saçmalık diyerek bastırıyordu. Bu yüzden de fabrikada pek verimli bir gün geçirmemişti. Bunları Özüm'e anlatıp anlatmama arasında gidip geliyordu. Kızın aklını şu aşamada bulandırmanın doğru olmadığını düşündüğü için konuşmalarını -en azından şimdilik- bertaraf etti. 

Yalandan Mutluluk (Mutluluk Serisi-1) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin