Hayır,diye bağırmak istiyordum. Fakat içeride annem derin bir uykuya dalmış olmalıydı
.
Horoz sesi mi ?
.
Bu alarmı kim kurdu ya ?Ufffffff! Aslında mantıklı düşünürsem bizim evde kimse kendine eziyet edecek olan bu alarmı kullanmazdı. İstisna olabilirdi %0,000001 ihtimalle
Kafamı yastığın iki ucunun arasına sıkıştırıp biraz olsun sesi dindirmeye çalıştım. Sadece başımın ağrısı arttı. Horoz inatla ötmeye devam ediyordu.
Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca uçar gibi yataktan kalkıp annemin odasına daldım. Telefonu masanın üzerindeydi ve kapalıydı. Eee o zaman !Ses ön taraftan geliyodu Salona koştum. saçma gelebilir hatta bunun bir rüya olma ihtimalini arttıran bir şeydi ama dışardan geliyordu. Delirmiş olma ihtimalim daha yüksekti ama ben yine de nolur nolmaz diye balkona baktım. Ses hâlâ aynı keskinlikte geliyordum. Kafayı yemek üzeriydim. Şuan kendimi balkondan atabilirdim. Sagima döndüğümde komşumuzun balkonunda horoz vardı... Şaşırdım mı hayır... Horoz ötmeye devam ederken,
- Fitnat Teyze, fitnat teyze, bu horoz sesine uyanmayan kadın benim sesime mi uyanacaktı.
Balkonumuzdan onların balkonuna geçip horozu kucağıma aldım. Kolumda tutmakta biraz zorlansam da zar zor kapıya ulaştım. Bu kadın harbi manyak şehrin ortasında balkonunda horoz besliyor, kapısını kitlemiyor. Ki bunlar onun yaptığı manyaklıklarının en hafiflerinden. Kapıyı açıp horozu içeri saldım.
Ben mi çekeceğim çilesini, çok meraklıysa sabah sabah horozun billur sesine, evinin içinde beslesin.
Tekrar yatağıma dönüp uyumaya hazırlanırken saate gözüm takıldı. 07.45 oha ya uyuyamadim ki. Sayılmaz azıcık geri alsak olmaz mı diye kainatla pazarlığa girmeyi düşünsem de beynimdeki ikinci ben, beni kendime getirdi. Bu arada size hiç ondan bahsetmesi demi! Unutmazsam bir ara bahsederim.
Hiç yeni soğumuş yatağıma dönmeden, gardırobun önüne geçtim. Eteğimi giydikten sonra lila rengi kısa bir tişörtü üstüne geçirdim. İyi ki almıştım zamanında bunları .On dakika kadar kısa bir zamanda hazırlanmıştım. Sıkıntıyla topuzumun arasından inatla çıkan saç tellerine baktım. Düşündüm de iki yıldır hep aynı topuz... Ah hayır topuzumdan
Vazgeçmem... Bu tam beş dakika önceki düşüncem' di. Beynim iki ayrı nöran'a ayrılmış gibiydi. Fakat mantıklı olanı kimse Dinlemiyordu. Aslında diğerini de dinleyen yoktu. Onlar ne derse desin ben burnumun dikine gidiyordum. Saçlarımı ayırırken büyük bir kısmını sağıma attım.Gerçekten mükemmel oldum, demek isterdim ama değildim ve bunu diyecek kadar egoist de değildim. Biraz belki ama asla mantığımdan büyük bir egom olmamıştım. Mesala abim ve Burağın ortak yönü ; Onların kafa tasının içinde beyinden ziyade kocaman bir ego vardı... Keske bunun biraz farkında olsalar ve mütevazı olmaya çalışsalardı.
Akşamdan hazırladığım çantamı alıp dışarı çıktım. Telefonum, evet almıştım bu sefer...
Aşağı inip dolmuş durağına doğru koşmaya başladım çünkü geç kalmıştım. Yetişme umuduyla koşarken, bir motor benden biraz ileride durup motorcu kaskını çıkardı. Arkasını dönmeden tanıdım, Burak' tı. Arkasını döndüğünde "gel " işareti yaptı. Yanına varıp:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sözde Aşk
Teen FictionAşk... Bu olanların mucizeyle tesadüfle alakası yok... Bu olanların tek açıklaması aşk,,,