sybnb

10 1 0
                                    

Hikâyenin şöyle olması beklenirdi aslında

Çağan basketbolcu yakışıklı okulun olmazsa olmaz popi çocuğu... Geçtiği yerleri yakan, kızların kalbini çalıp kaçıran. Peşinden koşanların haddi hesabı olmayan yakışıklımız

⬇⬇⬇

Okulumuzun bir o kadar masum çekingen içine kapanık çirkin kızı

İnsanların kaçtığı, sıralarda itilip kakılan adı gibi Nazlı kızımıza aşık olur.

Nazlı

Ama işler hiç öyle değildi işte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ama işler hiç öyle değildi işte. Nazlı bildiğiniz üzere bakışıyla bile can yakan erkeklerini kendine hasta eden hem güzel hem çalışkan hem de gerçekten adı gibi Nazlı idi. Onun gözleri Bizimkilerden fazlaydı, belki de o kadar yakışıklı ve mükemmel erkek görmüştü ki. Bu kadar insanın arasından Çağanı bulmuştu. Yok yukarıda anlattığımız değil.
Asıl Çağan kimdi Peki

Hayatı

Dersleri - Bilgisayarı ve hiç çıkmadığı odası arasında gerçekleşen... Çirkin denmeyecek kadar çekici ya da kendimizi kandırmamak adına yakışıklı diyemeyeceğimiz kadar çirkindi.
Dersleri iyiydi. Hem kendi sınıfları arasında hem de dönemler arasında istisnasız en yüksek ortalamaya sahipti. Çok nadir de olsa 99,5 ' tan şaşardı ortalaması. Derslerde yazı yazmamasına ingilizce,kimya haricinde genellikle uyumasına rağmen ve bilgisayar oyunlarından başını kaldirmamasını da işin içine katmamamıza rağmen çerez gibi test çözerdi. Ve sınavlarda ilk on beş dakika da çıkardı. Bunu kendi dahil kikse nasıl yaptığını bilmiyordu. Asıl garip olan mesele bir çok zeka sinavina girmesine rağmen yani zorla girdirilmesine rağmen hiç bir zaman sınırı geçememesiydi. Nazlı'nın buna açıklaması gayet mantıklıydı açıkçası" atıyordu, bilmemezlikten geliyordu. Sonuçta zorla giriyordu sınavlara"
Çağan hakkında ilk başta yazdıklarımdan tek gerçek olan basketbolcu olmasiydi.

Çağanı anlatmaya Daldık asıl meseleyi unuttuk işte asıl mesele.. Unutmadan bir şey daha vardı. Çocuğun lakabı fıstık, meraktan çatlamadan söyleyeyim ki bir erkeğe bu lakabı takan tabiki Nazlı ydi.

Ben bir günlüğüne rahatça uyuyabilmek için en arkadaki boş sıraya geçmiş ders edebiyat olduğu için teneffüsten rahat bir uykuya dalmıştım arada Burağın gelip saçlarımla oynamasına rağmen kalmamıştım. Hayatımı alt üst etmişti ki bu halde ben ona ne hissedeceğimi ne diyeceğimi bilmiyordum. Eğer o gün o ormanda o şeyleri yaşamasam ve bu kadar korkmasam abimin sözünü çiğneyip Burağı da bir kenara bırakıp ayrılırdım ondan ama olmuyordu işte. Ben kolumdaki çizgilere bakınca bile o günü hatırlayıp aynı korkuyu hissediyordum.

Neyse ki Burak gidince tekrar uykuma daldım.

Nazlı'nın Ağzından;

Derse odaklanmaya çalışırken yanımdaki sırada hareketlenme oldu. Çağan yandaki sıraya geçtiğinde,

- ımm tahtayı göremiyorum. Sanırım burada oturmam da mahsur yoktur.

- Yok yok oturabilirsin tabiki, dedim heyecanımı saklamaya çalışarak.

Çağan neden bilmiyordum ama sürekli gülüyordu.

- Hayat nasıl gidiyor. Dedi

Gerçekten de benle konuşmaya çalışıyordu. Yani abartıyor muydum acaba. Hira olsa kesinlikle öyle düşünürdü. Aslında kuruntu yapıyor gibi olmasın ama sanki özellikle bugünü Hira' nin istisnasız arka sıraya gittiği bu edebiyat dersini seçmişti. Bu sınıfta herkes bilirdi ki Hira için önemli olan iki şey vardı,

* Uyku
*Sırasında uyumak

İşte sadece bugün bu iki derste sırasından vazgeçerdi.

Çağanın sorusuna cevap verdiğimde ders boyu sürecek bir sohbete girişmiştik. Diğer derse kadar dinlemeseydim bile bir kulağı orada olmasıyla anladığını teneffüste bana anlattı. İkinci dersin ortalarına doğru,

- Elindeki not kâğıtlarından birini verir misin

Özellikle mavilerden seçtiğimi görünce,

- Pembe olsun lütfen.

İstemsizce gülüp öncelerden bir tane verdim. Üzerine bir şeyler yazıp küçücük bir şey çizip bana geri verdi.

Not kağıdında dilimi yutmama sebep olacak kadar şu cümle vardı.

" Fıstık da seni seviyor hatta senden birazcık daha çok"

Gözlerimi kocaman açıp inanmak istemezce,

- Nerden, nasıl yani kim ama niçin?

- Sakin ol dedi gülerek... Bu bi ilkti. Gütmüştü.

- Nasıl öğrendin ki?

Bu da soruydu gerçekten bunu Hiradan başka kim biliyordu da bunu soruyordum.

- Seni geberteceğim Hira , diye homurdandım.

- Ne, dedi.

- Boşver de nasıl öğrendin ya?

- Kuşlar söyledi işte

- Ne kuşu ya

- Kumru olur, belki daha modern flamingo felan işte aşk kuşu...

***

Hira'nın Ağzından

Sadece Bir ay geçti. Ve ben sınıfın en ücra köşesine atılmıştım. Bunlara ne oldu ya iyice aşk böceğine döndüler.

Her şeyi ağzımdan kaçırdığım güne lanet okudum. O gün Burağa bu olanları anlatmasam ay her neyse iki yıldır aşk acısı çeken kankamdan değerli mi ? Belki biraz ama az sonuçta...

 O gün Burağa bu olanları anlatmasam ay her neyse iki yıldır aşk acısı çeken kankamdan değerli mi ? Belki biraz ama az sonuçta

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nazlı

Medya da ise Çağan bar

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 16, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sözde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin