Gerçekten mükemmel bir hayatım var. Kendimi berdellenmiş gibi hissetmeme sebep olan bir sevgilim, evden çıkmayan ergenliğe yeni girmiş depresif bir annem, iş iş diye diye bir ailesinin olduğunu unutan babam, kız kaçıran ama bi haber vermektense isim var diyip kaçan bir abim ve okula uzun zamandır uğramayan platonik takılan bir kankam... .
Ah hayatımın harika beşlisi...
Sınavların bitmesi bile beni şuan mutlu etmiyordu. İnsanlar garip garip bakıyor. Benim olmayan beynimle egomun yerinin değişmesini bekler gibi bana bakıyorlardı. Sevgilime güvenip herkese üstten bakıp her şeye kavga çıkarmamı bekliyorlardı.
Evet Burağın bir çok sevgilisi bunu yapmıştı. Ama onlarla benim aramdaki fark onlar güzeldi ve Burak'la popi olmak için çıkıyorlardı. Bazısı peşinden aylarca koşmuş, Burak ne derse yapmıştı. Ama bizim olay bildiğiniz üzere çok farklıydı. Ben ne onun peşinden koşmuştum tamam beni fark etmesini istiyordum ama o sayılmazdı çocukluk arkadaşımdı sonuçta.. Ve ben onla çıktıktan sonra popi olma gibi çabalarım da yoktu. Ben sadece berdel geliniydim. Ya da bir diğer deyişle sömürge devleti...
Burak la konuşmadan öylece duruyorduk. Ders çalışmak istemiyordum. Matematik kitabıyla karşıma geçtiğinde söylediğim tek şeydi; " istemiyorum."du. Burak ise hiç tepki vermemiş karşıma oturup öylece bana bakıyordu. Biraz zaman geçtikten sonra sıkıntıdan patlamamak istediğimi fark ettim ettim. Ders çalışmaktan başka yapabileceğimiz şeyler de vardır herhalde yani olmalıydı.
- Burak
Yüzüne bakmadan sesleniştim. Bir kaç dakika bekledikten sonra cevap vermeyince,
- Burak, diye tekrarladım.
Masanın üzerine uzattığım sargılı koluma dalmıştı. Dünyaya dönmesi için dalmış gözlerine el salladım.
- Efendim ?
- Sıkıldım , dedim.
Sevinçle matematik kitabını gösterdi. Ciddi olamazsın bakışlarıma karşılık elindeki kitabı yavaş yavaş bırakıp iki elini başının üzerine kaldırıp,
- teslim oluyorum. Ne istiyorsun hadi söyle, dedi.
- Aslında hiç bir şey istemiyorum. Sadece sıkıldım, dedim
Yanıma oturup telefonunu ve pembe kulaklıklarını çıkardı. Evet bu konuda gayet ciddiyim. Birini kendi kulağına taktı diğerini de bana verdi.
Kollarını açıp göğsüne başımı koymam için yer açtı.
- Ciddi misin okuldayız, dedim
- Hira hadi ama şu sevgililik işini abarttın. Her şeyden önce biz çocukluk arkadaşıyız, dedi.
Başımı koyduğum sırada,
- Ne arkadaşı? Çocukken sen benden nefret ederdin, dedim
Ne diyeceğini bilemezmiş gibi öylece bana baktı sanki verecek cevabı yoktu. Gözleri dolmuştu. Ne demiştim ki. Gerçeklerdi , o beni hiç sevmezdi.
- Kalk gidiyoruz, dedi.
Sanki kelimeler ile anlatamayacakmış gibi bir yere götürmek istiyordu.
Daha nereye dememe fırsat bile vermeden kalktı. Elimi sıkıca kavrayıp boş sınıftan hızla çıkarttı beni.
Yolda ağzından çıkan tek şey,
- Ben küçükken çok salak bir çocuktum' du.
Ne kadar "neden" diye sorsam da sadece bunu tekrarladı. Ve cevap vermektense beni çok eski bir otelin önüne getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sözde Aşk
Teen FictionAşk... Bu olanların mucizeyle tesadüfle alakası yok... Bu olanların tek açıklaması aşk,,,