GİTTİĞİNE İNANSAM,DÖNMENİ BEKLERDİM.

58 6 0
                                    

Herkesin hayatında keşke olmasaydı dediğimiz anıları vardır. Benim de bu anım işte şu;Sevdiğim kişi bir gün beni dersten çağırdı ve bir sınıfa gitmemi söyledi. Sınıfa gittiğimde beni kollarını açmış bekliyordu. O anın vermiş olduğu şokla birlikte yanına gittim ve yavaşça ona sarıldım. Kokusunu içime çektim. O kadar güzel kokuyordu ki bir daha asla böyle güzel bir şeyle karşılaşamazdım. Hiçbir parfüm vermezdi bu kokuyu bana. Ve bence onun gülmek için ağzını oynatmasına da gerek yoktu. Bana bakarken gülen gözleri yeterdi onun. Belki bilerek yapmıyordu bunu ama o bana bakınca mutlu oluyordum ben. Artık benim için bu onun görevi haline gelmişti ama o bunu bilmiyordu. İstemsizce yapıyordu belki de ama bunu bilmeme rağmen mutlu oluyordum. Onun görevi beni güldürmekti. Durdu ve bana dedi ki;"seni özledim ve çağırmak istedim." O an benden daha mutlu hiç kimse olamazdı. O anın vermiş olduğu şaşkınlıkla"bende özlemiştim iyi oldu"dedim. Oysa o an bir sürü güzel kelime dökülebilirdi ağzımdan aslında. Aptal kafam işte keşke her gece yatağa yattığımda kafamda kurduğum o güzel cümleleri söyleseydim. Geceleri bana haram eden gözlerini düşleyerek kurduğum o güzel cümleleri söylesem belki de böyle olmazdı.
Ertesi gün oldu ve ben dünün heyecanıyla her tenefüs yanına gitmeye başlamıştım. Sırf sesini duyabilmek için saçma sapan sorular soruyor ve saçma cevaplar veriyordum. Buna rağmen bana karşı çok iyi davranıyor her dediğime gülümsüyordu. Beni üzmemek için yapıyordu bunu. Geç olsa bile anlamıştım bunu. Bir anda hiç beklemediğim bir zamanda geldi ve "bundan sonra yanıma bir tenefüsten fazla gelirsen kabul etmem"dedi. Sustum. Hayatımın en berbat anını yaşıyordum. O mutlu olsun diye onun istediği gibi yapmaya başladım. Bi gariplik vardı ama. O her tenefüs yanına gittiğim üzülmemi istemeyen kişi gitmişti artık. Sadece bana mıydı bu tutumu bilmiyorum ama artık dediklerime cevap vermemeye başlamıştı. Merdivenlerden çıkıyordu ve yanına gittim"Bugün çok güzel görünüyorsun."dedim. Cevap vermedi ve ilerlemeye devam etti. O sırada arkadan tanımadığım biri geldi ve"teşekkür ederim"dedi. Nedenini bile bilmezken benim yanımda böyle demesine gerçekten sinir olmuştum. Bana cevap vermemesine rağmen ona"önemli değil"demişti. Neden bana cevap vermeyip ona cevap verdiğini sorunca"o beni senin kadar rahatsız etmiyor"cevabını aldım. Kırgınlık üstüne kırgınlık yaşıyordum ve artık üzülmemek elimde değildi. Buna rağmen"benimki rahatsızlık sayılmaz"dedim. Ve bu cümle üzerine aldığım cevapla birden irkildim."Gel birde onu bana sor"dedi. Sustum ve yüzüne dahi bakamadan oradan uzaklaştım. Birilerine göstererek ağlamayı sevmiyordum. Lavabodaki boş odaya geçtim ve ağlamaya başladım. O gökyüzü olsa mavisi,mecnun olsa leylası,gece olsa yıldızı,ölü olsa mezarındaki toprağındaki taş olur bırakmazdım onu. Herkesi kendim gibi sanıyordum ve onun da benim onu sevdiğim kadar beni sevmesini bekliyordum. Öyle olmadığını çok geç anladım. Bu günden sonra şunu fark ettim; her ne olursa olsun,her kim olursa olsun kimseyi ona güvenecek,ona hayatınızı emanet edecek kadar sevmeyin. Mesela benim bile masmavi hayallerim vardı ama zamanla siyaha karıştı. Bu satırları yazarken keşke tek kaybolan gözyaşı torbalarımdaki yaşlar olsaydı o zaman geri kazanmak kolay olurdu ama bu gözümden akan sadece yaş değil ihanetti. Kimseye ihanet edebilecek kadar küçülmemiş biri olarak bana bunu yapanı küçük görmeye bile kıyamıyordum.

İYİ GECELER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin