Kızlar Mafya Olursa?

~ K.M.O. 20.BÖLÜM ~

● Caneser'den Devam ●

Ne vardı yine? Ya Iğıl ile tekrar barış konularıydı ya da... Neydi devamı? Bilmiyordum ve öğrenmek için sabırsızlanıyordum lakin gururum bunu kendine yedirecek kadar küçük değildi ya da ben o kadar küçük değildim. Telefonu komple kapattıktan sonra yatağımdan kalkıp yüzümü yıkadım ve yine odama geldim bu sefer de çalışma masama oturup dünden kalan suyu içmiştim. Duyduğuma göre Iğıl'ın babası vefat etmişti ki -bana göre- Mislina beni sadece bu yüzden arıyordu. Mislina sonuçta kimseden yardım istemezdi çünkü o namıdeğer Mislina Aktaş idi! Şimdi ki problemleri de Doruk ve Efil'in çıkmalarıydı. Ah pardon! Çünkü o kıskanç ve bencil kızın tekiydi, ve eğer o birisiyle çıkmıyorsa kimse bir başka ile çıkamazdı, çıkıyorsa ilişkileri bitmek zorundaydı. Bütün Dünya onla ağlayıp onla gülmek zorundaydı. Jillian ile olan arkadaşlığı da bu yüzden bitmişti zamanında. Sahi, Jillian uzun bir süredir nerelerdeydi? Pekala yabancı olduğunu ve yurdışında yaşadığını biliyordum ancak teknoloji sayesinde kutuplarda yaşayan insanlardan bile haber alınıyordu. Soyadı neydi onun? Jillian..Safford. Evet. Şu babası ünlü işadamı olan hatta babasının lakabını bir ara duymuştum, SS idi sanırım. Aşağı inip babamın tabletinden Salton Safford'a bakmıştım. Ancak bir sürü haber dışında sadece bir haber kızı ile ilgiliydi. Haber yüklenene kadar geri odama çıkıp aynı yere oturmuştum. Nihayet haber yüklenince herşey gün yüzüne çıkmıştı. . "Ünlü işadamı Salton Safford kızı, Jillian Safford kayıp! 1 haftadır aranan kızının başka bir ülkede olduğu öne sürüldü. Safford konu ile ilgili şu açıklamayı yaptı: Kızım en geç 1 aya evine dönecektir. Buna inanıyorum." Babamın yanında çalışan Emre Abi'yi aramak için annemden telefonu istemiştim, ilk başta şaşırsa da sonunda kabul etmiş ve vermişti. Yaklaşık 5 cevapsız aramadan sonra nihayet bana geri dönmüştü.

"Koçum! Bir sorun mu oldu?"

"Evet Emre Abi. Aklıma da ilk sen geldin."

"Söyle Caneser,seni dinliyorum" dedikten sonra sessiz -sanırım odası- bir yere geçmişti.

"Hani şu ünlü işadamı Salton Safford varya."

"Tanıyorum galiba şu lakabı SS olarak geçiyor hatta çoğu yerde."

"Evet abim. Onun kızı bizim okuldandı. Bir işim varda kıza ulaşamıyorum. Sen bulabilir misin?"

"Abiciğim..." dedikten sonra boğazını temizledi ve konuşmaya devam etti. "Bildiğim kadarıyla daha doğrusu herkesin bildiği kadarıyla o kız İstanbul'da kaldığı otel odasında ölü bulunmuş" dedikten sonra susmuştu.

"Peki abi sağol yinede."

"Lafı bile olmaz koçum" dedikten sonra telefonu kapatmıştı. Elime bir A4 kağıdı aldıktan sonra yazı yazmaya başlamıştım. Okulda kızın tek arkadaşı Mislina vardı ve eğer ölümü Mislina'dan ya da onun çevresinden birisinin elindeyse... Kim olabilirdi ki? Mislina ya da Iğıl buna cesaret edemezlerdi, Efil desek. O kadar ileri gideceğini düşünmüyordum. Telefonumu açtıktan sonra Mislina'yı aramaya başlamıştım. İnadıma yapıyordu sanki. Bu sefer de o telefonu açmıyor derken telefon birden açılmıştı ancak ben konuşmasına izin bile vermeden direk konuşmaya başlamıştım.

"Jillian nerede? Ya da şöyle desem daha doğru olur sanırım. Jillian kim öldürdü?" diye nerede olduğunu umursamadan bağırmıştım. Ve şansıma telefonu açan kişi Yalın çıkmıştı.

"Ne Jillian ne ölümü? Neyden bahsediyorsun Caneser?"

"Vay. Kara kaşlı kara gözlü damadımız Yalın, meşhur Mislina'yı tek bırakmayıp yanında geziyormuş. Acaba bu seferki planın neler canım kardeşim" dedikten sonra kardeşime baskı yapmıştım. "Bu sefer ki Mislina planınız neler acaba?" dedikten sonra susmaya karar vermiştim.