Taşınma Haberi

1.2K 22 13
                                    

  ~Gece Gökdoğan

  Fotoğraftaki kişi Gece.

   Sabahın o tatlı ışıkları ile uyandım. Biraz şaşırmıştım çünkü genellikle alarm ile uyanırdım. Yastığın altında duran telefonuma baktım. Saat tam 07.00'dı ve benim yarım saat sonra uyanmam gerekirdi. "Neyse" diyip omuz silktim. Yataktan kalktım ve gözlerimi avuşturdum.

  Ayaklarımı yere sürterek yavaş adımlarla  gardolabıma doğru ilerliyorken, boy aynasında kendime bakmıştım. Sonra kendi kendime konuşmaya başladım ve bu bence hiç tuhaf değildi.

-Ben kilomu aldım lan?

  Gardolabın kapağını açıp bir kaç saniye göz gezdirdim. Sonra siyah bir jean, siyah kurukafa desenli bol bir bluz, siyah deri ceket çıkartıp üzerime hızlıca geçirdim. Ayağıma da siyah botlarımı giydim ve kendime bir baktım. Siyah ve düz saçlarım gerçekten üzerimdeki kıyafetler ile çok güzel görünüyorlardı. Her zaman ki tarzımdı işte. Aslında ben bir gotik değildim ama yine de hep siyah takılırdım. Ben yarı gotik yarı bad girl gibi bir şeydim. Evet tuhaf öyle değil mi?

  Banyoya gitmek için odamdan çıktım. Aşağı doğru inen merdivenlerden geçiyorken mutfaktan annemin sesini duydum:

-Gece!

-Uyandım anne merak etme.

  Annem yavaş adımlarla yanıma geldi ve yine konuştu:

-Bu gün seni okuldan erken alacağım. Tamam mı kızım?

-Neden erken alıcaksın ki?

-Soru sorma Gece. Seni almaya geldiğimde öğreneceksin. Hadi yallah!

  Diyerek popoma yavaşça vurdu annem. Aslında bunu kendimi bildim bileli yapıyordu bana ve böyle yapması benim gerçekten de komiğime gidiyordu.

  Banyoya doğru ilerleyip makyaj kutusunu çıkardım. Aynaya bakıp siyah göz kalemimi sürdüm. Bu kadardı işte makyaj süresi. 1 dakikacık. Aslında ben yüzümü boya küpüne dönüştüren kızlardan değildim. Hatta kullandığım tek makyaj malzemesi göz kalemiydi.

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

  Hızlı adımlarım ile mutfağa gidip buzdolabını açtım. Buzdalabında ki bütün tabakları çıkartıp hızla yemeğe başladım. 3 tabak yemeği miğdeye indirdikten sonra hemen ayağa kalkıp siyah çantayı omuzuma geçirdim:

-Anne! Ben çıkıyorum.

-Şoför seni bıraksın kızım.

-Hayır anne gerek yok.

  Diyip mutfaktan çıktım. Kapıya doğru ilerlerken son kez kendime bir baktım. Biraz uzun boylu olduğumu söylerlerdi hep. Ama ben öyle düşünmezdim. Boyum 1.65'di ve 16 yaşındaydım. Bence gayet normaldi. Bunları düşünürken aklıma okul geldi ve hemen evin kapısını açıp dışarıya çıktım. Caddeye doğru geçtiğimde, kulaklığımı kulağıma geçirip 'Get scared buried alive' şarkısını açarak dinlemeye başladım. Hep demir dinlerdim aslında. Bazen de pop veya rap. Şarkıyı dinlerken düşünüyordum...

  Annem 6 yıl önce ben 10 yaşındayken babamdan ayrılmıştı. O zamanlar onların kavgalarını dinlememek için, sık sık son ses müzik dinlerdim. Beni o zamanlar hep müzik kurtarırdı. Müzik sayesinde onları duymuyordum. Psikolojim düzeliyordu. Sonra ayrıldılar ve her şey yoldunda gitti.

  Bunları düşünürken çoktan okula gelmiş sayılırdım. Demir kapıya doğru yönelirken kolumda hissettiğim bir el ile duraksadım. Kim olduğunu görmek için omuzumun arkasından baktım. Berk!
Benim tek aşkım. 6 yaşından beri sevdiğim ama söyleme cesaretini 16 yaşında bulduğum insan. Sevgilim...

Psikopat Üvey AbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin