Başım dönmeye başlıyordu ve zemin ayaklarımın altından kayıyormuş gibi hissediyordum. Nefeslerim düzene girdiğinde sonunda bir ses çıkarmaya karar verdim ama eli ağzımı o kadar güçlü ve tedbirli tutuyordu ki boş ormanda sadece boğazımdan çıkan kesik hırıltılar duyuluyordu. Nefes alamadığımı anlamış olacaktı ki elini az da olsa gevşetti.Bunu fırsat bilerek "İmdat!" diye bağırdım. Damarlarının sertleştiğini sırtımdan bile hissedebiliyordum. Ne yapmıştım ben?
Uzun bir sessizliğin ardından ilk defa bir şeyler söyledi ve o andan itibaren hiç söylememesini diledim.Ani bir hareketle beni kendine doğru çevirdi ve tekrardan zümrüt yeşili gözlerle karşılaştım. Başka bir zaman olsa bu sahneden oldukça etkilenebilirdim ama şuan canımın derdindeydim.
"Eğer bir kez daha sesini çıkartırsan başını boynunun üstünde bulamazsın,haberin olsun"
Ağzından çıkanları adrenalin ile yanlış duymuş olmayı diledim ama surat ifadesi bunu doğrulamıyordu.Şansımı daha fazla zorlamayarak susmayı tercih ettim. Elini ağzımdan çekmediği için şuan sürükleniyordum. Ayaklarım bazen birbirine dolaşıyor ve sürekli tökezliyordum ama o bunu umursuyor gibi gözükmüyordu. Nereye gidiyorduk veya benden ne istiyordu hala bilmiyordum. Korkum gittikçe kendini daha fazla göstermeye başlıyordu ve o sanki bundan zevk alıyormuş gibi bir surat ifadesi takındı. Dudağı hafif kıvrılmış ve yeşil gözleri kısılmanın etkisiyle yandaki kırışmaları ortaya çıkarmıştı. Gözlerinin içi kan çanağına dönmüştü. Sanki günlerdir uyumamış gibi bir hali vardı.
Uzunca bir sürüklenmenin ardından beni yere bıraktı ve tam olarak ayaklarının önüne düştüm. Küçük tek odalı evimin önündeydik. O burayı nerden biliyordu?
Yıllar geçmiş gibi süren bir dakikanın ardından keskin ve soğuk sesi tekrardan ıssız ormanda yankılandı.
"Ayağa kalk! " Sessizlik....
" Sana ayağa kalk dedim! "Daha uzun bir sessizlik...
Üstüme doğru gelmeye başlayınca olayın ciddiyetini daha yeni anlayıp, o beni yakalamadan hızla ayağa kalkıp evime doğru koşmaya başladım. Ayaklarımın altına değen taşlar fena halde canımı acıtıyordu ve yavaşlamama sebep oluyordu. Zaten ben daha üçüncü adımımı atmadan sert bir el kolumu tuttu ve beni tekrardan toprakla buluşturdu. Ama bu sefer daha yavaş bırakmıştı yere. Sanki canımı yakmak istemiyormuş gibiydi. Ama her halükarda canım çok yanmıştı. Konuştuğunu farkedince konuyu yakalamak için uğultudan seçemediğim sözcüklere dikkat kesildim.
"Sana zarar vermeyeceğim. Ama beni mecbur bırakırsan inan gözünün yaşına bakmam. "
" Ne istiyorsun benden! Param yok pulum yok, kimsem yok ne istiyorsun? "
Ağlamaklı çıkan sesime lanet ettim. Güçlü olmam gerekiyordu. Bugüne kadar tek başıma halletmiştim bütün işlerimi. Bununda üstesinden gelirdim elbet. Karşı taraftan uzunca bir süre cevap gelmeyince sorumu tekrarladım.
" Sana benden ne istiyorsun dedim! "
Konuşmuyordu. Öylece bana bakıyordu ve hareketlerimden bir şeyler çıkarmaya çalışıyordu.
" Seni biriyle tanıştıracağım. "
" Seninle geleceğimi kim söyledi?"
Ukala tavrım onu kızdırmışa benziyordu. Ona korkmadığımı göstermem gerekiyordu. Ama asıl zor kısım ise deli gibi korkuyordum.Biraz düşündükten sonra soruma cevap vermeyi es geçerek yanıma kadar gelip benimle göz göze gelene kadar eğildi. O yeşil gözlerinin insanı nasıl bu kadar etkisi altına aldığını bir kez daha görme fırsatı sundu bana. Burnu burnuma değecek kadar yaklaştı. Artık nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Kalp atışlarım hızlandı ve artık duracak raddeye gelmişti.
"Bana bak kızım! Benim asabımı bozma geleceksin diyorsam, geleceksin! O kadar! "
Haddini aşmaya başlamıştı. O kim oluyordu da benimle bu şekilde konuşuyordu? Tam bağırmaya yeltenmiştim ki yine o çekiç gibi elleri ağzımı buldu ve ben yine boğazımdan garip sesler çıkarmak zorunda kaldım. Tek bir cümle.... Onun ağzından çıkan tek bir cümle benim olduğum yerde donup kalmama sebep oldu.
"Eylül Hanım'ın babacığına kavuşma vakti geldi. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
Mystery / ThrillerSessizdi.. Olması gerekenden çok daha sessiz.. Kaldığı kulübeden çıkalı çok olmamıştı ama ensesinde hissettiği soğukluk yalnız olmadığına işaretti. O yorgun, halsiz ve hissiz bir kızdı. Daha ne kadarına katlanabilirdi? Bilmiyordu... Sadece bekliyo...