Jale tam karşımdaydı. Sinir edici bir gülüşle bana bakıyordu.
"Hadi vursana."
Anlamamış gözlerle ona baktım.
"Ne bekliyorsun. Vursana".
Anlamıyorum. Bu kız neyden bahsediyordu? Birden bana doğru geldi ve elimi yukarı kaldırdı.
"Hadi ama tetiği çekmeyecek kadar korkak mısın?"
Elime baktım. Elimde silah vardı. Son söylediği söz beni sinirlendirmişti. Tetiği çektim. Silah sesini duydum. Elimdeki silaha baktım bir ses daha duymuştum. Jale yere yığılmıştı.
Aniden yataktan sıçradım. Bu kabus olmalıydı. Rüyalarıma bile girmeyi başarmıştı. Bugün hastaneden çıkacaktım. O zaman Jale'yi ziyaret ederim. Hilmi soru sorarcasına bana bakıyordu. Bense elimi başıma koyup rüyanın etkisinden çıkmaya çalışıyordum.
"N'oldu sana? Neden bu kadar hızlı nefes alıp veriyorsun?" diye sordu Hilmi.
Ben hızlı nefes alıp verdiğimin farkında bile değildim.
"Birşey yok. Sadece kabus gördüm." diyerek başımdan savmaya çalıştım.
Hilmi omuz silkip tekrar yatağa yattı. Tam bende yatacaktım ki Masal ağlamaya başladı. Anladım ki bugün düzgün uyuyamayacaktım. Yataktan bacağımı sarkıttım. Kendime gelince Masalın yanina doğru gittim. Elime alıp onu sakinleştirinceye kadar sırtını okşadım. Sakinleştiğini omzuma düşen başından anlamıştım. Dikkatli bir şekilde yatağına geri koydum. Rutin işlerimi yapmak için lavaboya gittim. Daha sonra Hilmi yi uyandırıp çıkış işlemlerini yapmasını söyledim. Hastane kokusuna daha fazla dayanamayacaktım. Küçüklüğümden beri nefret ediyordum bu kokudan. Hastanede çok anım vardı. Düşüncelerimden ayrılıp üstümü değiştirmek için valizden giyeceğim kıyafetlerimi alıp giyindim. Hilmi odanın kapısını açtı.
"Herşey tamam. Sadece ben valizi alacağım. Masalı da al çıkalım."
Başımı sallayıp Masalı kucağıma aldım. Asansörün önüne gelince biraz bekledik. Asansör gelince bindik. Hilmi arabayı almaya gitti. Bense Masal kucağımda onu bekliyordum. Birkaç dakika sonra gelince ben Masalla birlikte arkaya oturmuştum. Masal kucağımda uyumaya devam ediyordu. Eve gelene kadar arabada sessizlik hakimdi.
Oyalana oyalana geçen yarım saatlik yolculuktan sonra nihayet eve gelmiştik. Çok yorulmuştum. Daga kale pisliğini ziyaret edecektim. Yorgunluğum geçene kadar biraz koltukta oturdum. Dinlendiğimi hissettiğimde koltuktan kalkmıştım. Arabamın anahtarını alıp dışarıya çıktım. Arabamın kilidini açıp şoför koltuğuna oturdum. Kemerimi takıp anahtarı çevirdim. Hapishanenin büyük kapısının önünde rastgele park ettim. Park ettiğim yerden çıkıp Jale'nin kaldığı hapishaneye doğru sürdüm. Kısa bir süre sonra oraya geldiğimde arabayı hapishanenin büyük kapısının önüne park edip içeriye girdim. Jalenin kaldığı koğuşun görevlilerin birisine Jale ile görüşmek istediğimi söyledim. O görevli Jaleyi çağırmaya gitti. Diğer görevliyse beni görüşme odasına götürdü. Acaba yanlış mı yapıyordum? Hayır. Endişelerimin düşüncelerimi etkilemesine izin vermeyeceğim. Kapı kolunu aşağıya çekip odaya girdim. Sandalyeye oturum. Sırtımı sandalyeye yaslayıp sağ bacağımı salladım. Jale gelince sırtımı sandalyeden çekip dik oturdum. Jale karşıma geçince sinir edici bir gülüş sergiledi.
"Oo. Kimleri görüyorum. Ne için buraya geldin? Çünkü buraya hiç gelmezdin bitanem." diyerek konuya başladı.
"Birincisi bana bitanem deme. Ikincisi bizden uzak dur."
"O kolaydı. Ama sen onu önce kocan olacak kişiye sor. Senden gizlediği şeyler acaba ne?"
Neyden bahsediyordu bu? Birazcık düşündüm. Arabada giderken birisi arayınca tedirgin olduğu zaman, gizli numaradan mesaj gelince küfretmesi.
"Bana ne gizlediği şeylerden. Tekrardan söylüyorum. AİLEMDEN UZAK DUR."
Sandalyeden kalktım. Kapının kolunu aşağıya indirim. Kapıdaki görevliye işimin bittiğini belirtmek amaçlı kafamı eğdim. Hızlı adımla dışarıya çıktım. Bir an önce eve gitmek istiyordum. Arabaya bindim. Anahtarı kontağa soktum. Allahtan trafik yoktu. Eve önüne gelince park ettim. Anahtarımı alıp eve doğru gittim. Zile bastım. Hilmi kapıyı açınca ona sinirli bir şekilde baktım. Fazla beklemeden salona doğru yürüdüm. Elimdeki anahtarı masanın üstüne attım. Hilmi peşimden geldi.
"Neredeydin?"
"Sanane."
"Serenay sana noluyor? Bugün çok garipsin."
"Telefonunu bir ver."
"Vermeyeceğim. Sorumun cevabını alayım önce."
"Hilmi sana ver dedim."
Itiraz etmeden vermişti. Telefonun şifresini girip mesaj bölümünü açtım. Son gönderilen mesaja baktım.
Seni özledim. Yarın yanıma gel :*
-Jale"Bu ne?"
"Ney ne?"
Elimdeki telefonu ona doğru uzattım.
"Bu ne Hilmi?... Birşey söyle."
Yutkundu. Birşey söyleyemedi.
"Yazıklar olsun Hilmi Cem. Vallahi yazıklar olsun. Yarın avukatımı arayacağım. Ben böyle yapamıyorum."
Onu dinlemeden anahtarımı alıp evden çıktım. Arabaya bindim. Yoruldum. Daha fazla yapamayacağım....
Birazcık geç yayınladım. Internetimde mi wattpadde mi sorun var bilmiyorum ama zor açıldı. Hayırlı ramazanlar.
Twitter: @zorakievlilik_hilser
Facebook: Zoraki Evlilik Hilser
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Evlilik
ChickLit"Böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim." "Neyin olacağını?" "Zoraki evlilikten sonra sana aşık olacağımı." Hikâyemi kopyalayan ve ya farklı ad olup da aynısını yazarsa en fazla hukuki yollara başvurabilirim. Yayın Tarihi: 18/07/2015