2.BÖLÜM

92 10 0
                                    



Ankara ile İstanbul arası iki üç saatti. Tabi birde otogardan dayımın Bebek ' te bulunan evine gidecektik. Sanırım bütün günüm yolda geçecekti.Kulaklığımı taktım ve filmimi açtım. Güzel bir aksiyon filmiydi, her zaman aksiyon filmlerine bayılmışımdır.

.....

Koluma bir şeyin dokunmasıyla uyandım. Uykum normalde ağırdır ama böldüyse birden uyandım . Annem de buna şaşırmış bir ifadeyle

" Geldik artık uyan" deyince doğruldum. Siyah ceketimi giydim ve otobüsten indim. Dayım ve özel şöförü bizi almaya gelmişti . Valla ne yalan söyleyeyim hoşuma gitmişti. Aynı filmlerdeki gibi kapımı açtı ve eliyle işaret etti. Dayım için annem herşeydir . Annem içinde...Size dayımı tanıtmayı unuttum. Uzun boylu,yapılı,yakışıklı ve oldukça varlıklı biri.Oldum olası babamı hiç sevmedi ama beni ve kardeşim Arya'yı annemi sevdiğinden bile çok severdi. Çünkü dayım hiç evlenmemişti . Haliyle çocuğu da yoktu.

"Canım Asmin'im seni çok özlemişim,dayısının birtanesi" demesiyle kendime geldim,dalmışım .

"Ben de seni çok özledim dayı"

"Arya'yı neden getirmediniz?" diye sordu dayım.Annem ise

"Babasına kıyamadı 5-6 gün sonra ben gelirim dedi " deyince dayım çok bozuldu.Sonra araba durdu ve kapımız açıldı . Dayımın evine gelmiştik. Ev dediğime bakmayın , havuzlu , büyük , manzaralı muhteşem , bahçeli bir yalıydı. Dayımın çalışanları eşyalarımızı odalara çıkardı. Dayım bana ve anneme oda hazırlatmıştı ama benim ki gerçekten harikaydı. Keşke Arya ' da olsaydı. Ben odama yerleşirken dayımın bir çalışanı Yeliz abla odaya geldi ve

" Asmin Hanım dayınız sizi yemeğe çağırıyor." deyince şok oldum .

" Yeliz abla bana Asmin de hanım kelimesi bana ters " deyince güldü ve başıyla onayladı.Sonra ben yemek odasına çıktım.Annem ve dayım yemeğe başlamıştı.Bende oturdum. Kurt gibi acıkmışım .Sohbet muhabbet derken konukla geldi. Dayım

" Benim biricik yeğenim herşeyin en iyisini hak ediyor.O yüzden seni Deta Koleji'ne kayıt ettirdim. Sahibi yakın dostumdur."

"Ne bu Türkiye'nin en iyi okulu olan Deta Koleji mi ?" deyince dayım başıyla onayladı.Yemek faslı bitince tam odama çekilecektim ki dayım elinde iki üç kutuyla salona geldi.Birinci kutuyu anneme uzattı.İçinden çok güzel bir kolye çıktı. İkinci kutuyu bana uzattı.

"Al bakalım" dedi.Kutuyu açtım, dayım telefon almıştı.Hem de İPhone 6S ... Dayımın boynuna sarıldım.

"Keşke Arya da olsaydı"deyince dayım

"Sabret 5-6 güne burada onu orada bırakmaya niyetim yok" deyince tekrar sarıldım.Canım dayım...Sonra annemi öpüp odama geçtim.Pijamalarımı giyip, yatağıma yattım.Yarın yeni okulda ilk günüm.Bakalım neler olucak ama ben eminim yine süper bir başarıyla tüm belaları çekeceği. Hissediyorum... :)

....

Sabah 6.30 da alarm çalmaya başladı ve her zaman olduğu bu sabahta okulun bulunduğu arazinin sahibinden Milli Eğitim Müdürüne kadar herkese ayrı ayrı sövüyordum.Tam o sırada kapımı biri tıklattı.Bende

"Gel" deyince içeri elinde bir kutu ile Yeliz abla girdi ve kutuyu bana uzatarak

"Asminciğim okul kıyafetlerinmiş " dedi. Kutuyu alırken teşekkür ettim.Yeliz abla odadan çıkınca okul kıyafetlerine baktım. Pilsiz yüksek bel etek , gömlek veya lakos. Hava güzel olduğu için lakosu giydim. Söve söve de eteği...Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım ve kahvaltıya indim. Dayıma

"Ben nasıl okula gideceğim ?" diye sordum. O da

"Tahsin seni arabayla bırakacak " dedi. Tahsin onun özel şoförüydü. Kahvaltıyı bitirdim. Daha sonra geç kalmamak için annem ve dayımla sarılıp arabaya bindim. Tahsin ' e pek ısınamadım. Sonuçta o da Mert gibi bir erkek. Hayatımda olan erkekler arasında en çok dayımı seviyorum. Hatta tek çünkü o farklı.... Telefonumla oynarken Tahsin 'in

"Geldik Asmin Hanım" demesiyle arabanın durduğunu fark ettim. Tahsin'in bana Asmin Hanım demesine izin veriyorum çünkü aramızda mesafe olması gerektiğini düşünüyorum.Tahsin indi ve kapımı açtı. Çantamı alıp arabandan indim. Başımı kaldırdığımda okulu gördüm . Büyük hatta Kocaman bir bahçe içinde üstünde koskocaman De-Ta Koleji yazan tabelasıyla....Ağır ağır adımlarla okula yaklaştım ve okuldan içeri girdim. Bahçenin ortasında durmuş aval aval etrafa bakınıyordum. O sırada telefonum çaldı. Arayan Mert'ti.Kapattım.Tekrar aradı.İbnenin evladı , niye arıyorsun ki açtığın yara yetmedi mi ? İbnetor... Tekrar telefon çaldı. Artık dayanamadım ve telefonu açtım.

" Ne var ?" deyince gülerek

" Hayatımda sen varsın ya daha ne olsun" deyince

"İbnenin evladı , pezevenk bir daha beni ararsan oraya gelir senin ananı avradını...." derken telefon kapandı.Kaldıramadı tabii gavat. Tam ben derin bir nefes almış yeni bir bir başlangıç yapmak için okula doğru bir adım atacakken arkamdan bir sesin

"Oooo Ölümcül Mavi , kime sinirlendin gene" demesiyle olduğum yere çakıldım. Okulda ilk günüm , İstanbul'a geldiğimden beri de dövüşmedim. Beni koca İstanbul da kim tanır ki hadi tanıdı . Lakabımı nereden biliyor. Bunları düşünürken yine aynı ses

" Meyra'yı iyi yendin ama zorlandın." deyince dayanamayıp döndüm . Yüzü tanıdık hatta gözleri. Kahverengi gözleri...Evet çok tanıdık geliyordu. Kim di bu çocuk ya.... Kim... Bunları düşünürken aklıma Ankara'daki son dövüş  geldi.

" Tabi ya bana YAPAMAYACAKSIN diyen çocuksun. Bu tesadüf mü yoksa beni mi takip ediyorsun ?" Çocuk egolu bir tavırla bana doğru bir adım attı ve

"Hafızan kuvvetliymiş ama burada karşılaşmamız tamamen tesadüf. Ayrıca ben hiçbir kızın peşinden koşmam onlar benim peşimden koşar. Anladın mı?" deyince ben kaşlarımı kaldırarak

"Egolu Prens " deyince sırıtarak gitti. Ben işte ya ben nerede manyak , nerede egolu, nerde belalı var çekiyorum anasını satıyım

......

Öğle arası olmuştu. Yemekhaneye indim. Boş bir masa bulup oturdum. Sonra yanımda bir kız belirdi . Uzun boylu açık kahverengi saçlı çok güzel bir kızdı.

" Oturabilir miyim ? " deyince elimle işaret ettim. Oturdu ve biraz sohbet ettik. Adı Damla imiş . Çok mütevaziydi. Diğerleri gibi EGOLU değildi. Okulda çok arkadaşı yokmuş. Benim hakkımda , onun hakkında konuştuk. O sırada adını bilmediğim ama ona lakap olarak ' Egolu Prens ' adını taktığım çocuk ve iki arkadaşı yemekhaneye geldi. Egolu Prensle göz göze geldiğimiz zaman bana göz kırptı. Sesli bir şekilde " İbne " deyince Damla bana baktı ve

" Batın'la tanıştın mı ? "  dedi. Demek adı Batın 'dı. Ona olayları anlattım ve tek verdiği tepki

" Yuhh " oldu. Sonra yemekhaneden tam çıkacakken kapıda biri ile çarpıştım. Saçları rampa şeklinde uzun boylu bir çocuktu.

" Pardon " dedi. Yüzünde saçma bir ifadeyle...

" Dikkat etsene " dememi aldırmadan beni baştan aşağıya süzmeye devam etti. Sonra elini uzattı ve

"Ben Şafak " dedi....





Biraz geç oldu kusura bakmayın en kısa zamanda yeni bölüm gelecektir. Oylamayı unutmayı....👍🏻

GÜLÜMSE SEV HAYALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin