Nihayet günün sonuna geldik. Bugün öğle arasında yemekteki Hazanla ufak -ımmmm ne desem anlaşmazlık? Olabilir-anlaşmazlık haricinde hiçbir olay olmamıştı. Doğal olarak. Bem öyle kavgacı bir tip değildim. Tabi gerektiğinde gerekeni yapardım orası ayrı.
Odamda oturmuş tavanı izlerken sınıfımı, yeni tanıştığım arkadaşları, hocaları düşünüyorum.
Sanırım oluldaki herkes benimle okulun sabihi olduğum iöin konuşmak isteyecek. Eski okulumu bu yğzden çok seviyorum, benimle beni sevdikleri için konuşuyordu insanlar menfaatleri için değil. Beni sevmeyenlerde bunu belli ediyordu. Zenginliğimden dolayı benle anlaşmaya çalışmıyor üstüne sevmediklerini belli ediyorlardı. Sırf bu yüzden onları bile sevebilirim.
Aslında zengin olanda ben değilim, ailem. Onlardan okulum bitip kendi ayaklarım üstünde durmaya başladıktan sonra hiç bir maddi destek almayacaktım. Çünkü hakkım olduğunu düşünmüyorum. Her nekadar onlar bildiğimi bilmesede ben biliyorum çünkü. Öz çocukları olmadığımı biliyorum. Tesadüfen 13 yaşımda öğrendim. Annemle babam sık sık gittikleri iş seyahatine gitmişlerdi. Ayda bir gidip bir hafta kalıyorlardı, halada öyle gerçi. İşte ben evde tekken tabi yardımcılar vardı ve dadım yolsa beni tek başıma koca evde bırakmazlardı, annemlerin odasına girdim. Eskiden çok meraklıydım. Odada
bir kasa vardı ve sürekli kilitliydi. İçinde ne var merak ediyordum ama kilitli diye hiç uğraşmıyordum bile. O gün kasanın kapısı aralıktı. Banamlar aceleyle çıktığı için açık unutmuştu sanırım. Kapısını açarak içine baktım bir sürü evrak vardı.İncelemeye başladım evrakları. Biri ilgimi çekti. Yetimhaneden alınmış bir belgeydi, üstünde benimle ilgili şeyler yazıyordu. O an anladım ki beni bir yetimhaneden altı aylıkken evlat edinmişler.
Sustum. Kimseye bişey söylemedim, sormadım sadece sustum.
Çünkü korktum, ozamanlar anlamıyordum. Bildiğimi öğrenirlerse herşey kötü olur beni sevmezler diye korktum.
Hala susuyorum. Bana verdikleri değer, sevgi, güzel bir hayat hatrına susuyorum. Eğer konuşursam susmam, kalplerini kırarım diye susuyorum.
Ve susacağım...Öğrendiklerimden sonra durgunlaştım biraz zaten geveze sıcakkanlı bir kız değildim. Daha soğuk oldum. Samimi olduğum çok az insan vardır. Biri Ezgi devlet lisesinden en yakın arkadaşım. Ona değer veririm ama aile durumunu ona söylemedim. Neden bilmiyorum...
Birde Deniz var. İki sene önce 15 yaşımdayken sahilde denizi izleyip düşünüyordum. Yanıma bir kız geldi. Dudağında, kaşında pirsing(nasıl yazılıyor bilmiyorum) olan bir kız geldi. Yanıma oturdu ve ne olduğunu sordu. Bir an tereddüt ettim ama ona herşeyi anlattım. Hiç bir şey demedi. Bir kaç dakika sonra dövüş öğrenmek isteyip istemediğimi sordu. İlk önce tip tip baktım sonra ise neden olmasın diyip kabul ettim, iyiki.
Beni depo gibi biyere götürdü. Yasal olmayan bir dövüş kursuymuş. İki senedir bana orda dövüş eğitimi veriyor. Ve bu işte oldukça iyiyim. Hatta benim gibi usta olmayanlarla dövüşmeye başladım.
Annemler seyahate gidince bir haftada bir kere cuma geceleri gidip dönüşüyorum. Kazandığın dövüş sayısınca ordaki konumun artıyor.
Dövüşmek beni herşeyden çok rahatlatıyor ve kendimi koruyabildiğim için mutlu oluyorum. Bu fırsatı verdiği için Denize okadar şey borçluyum ki. Deniz şuan da 20 yaşında bemden üç yaş büyük ve bana gerçek bir abla gibi oldu. Ve gerçekten çok iyi dövüşür.
Telefonumdan mesaj sesi gelince elime aldım. Ezgi mesaj atmıştı. Kim bilir yine ne diyor geveze. "akşam sahilde buluşmaya ne dersin cano. Bana bu günü canlı olarak anlatırsın hem, hıı" meraklı melahat işte ama bu soğukta dışarı çıkmaya niyetim yok.
"bu soğukta ne sahili Ezgi ya ni taraflarımız mı donsun yani"yazdım ve yolladım.
"offff ozmn bize gel yaa"
"sen niye gelmiyon kanki"evlerimiz birbirine çok uzak değildi, ortak noktamız sahildi.
"ozamn yarın okuldan sonra buluşalım "diye mesaj attı.
" neden??? Benim bildiğim ezgi meraktan çatlıyodur şimdi "
" aynn öyle ama annem şimdi akşam çıkmama izin vermedi hasta olurmuşum hıh"
"sdsdsfdfsd haklı annen hemen hasta oluyon sen yarın kafede buluşuruz, herzamankinde ok? "
" ok ok kib. byy"
Hahah mal bu kız cidden. Kapı tıklatılıp içeri bir yardımcı geldi. "anneniz sizi akşam yemeğine çağırıyor efendim" böyle resmi konuşmaları sevmezdim ama annemin korkusundan işte ooof of.
Kıza tebessüm ederek "geliyorum" dedim. Kız kafasını sallayarak dışarı çıktı.
Ayağa kalkığ aynada kendime baktım. Her ne kadar pijamalarımla rahatça yemel yemek istesemde Zenan Sultan kuralları sayesinde kırmızı kazak, siyah etek, siyah babet ve düzgün saçlarla güzel görünüyordum. Yani yemeğe inebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Rüyası
أدب المراهقينAşk neydi? İnsanı sarıp sarmalayan, içten içe çökerten bir hastalık değilmi? Öyleyse neden bile isteye bizi mahveden bu sarmaşığın kolları arasına giriyoruz. Bakalım bizim sevgili karakterlerimiz bu sarmaşığın onları sarmalamasına izin verecek mi...