18. Bölüm

121 13 5
                                    


Arya Esendemir

Soğuk bir şeye çarpmamla inlemem bir oldu. Ama nedense gözlerimi açasım gelmedi.

Beni yataktan biri atmıştı ama kim olduğunu bilmiyordum. Sadece iki ihtimal olduğu için umursamadan uyumaya devam ettim. "Ulan hala uyanmadı! Bu nasıl uyku anasını satayım?" Oha lan! Güney'in burda ne işi var?

"Benim aklıma bir fikir geldi. Burda bekleyin." Doğa'nın sesini hemen tanıdım ve ne yapacağını merak ettiğim için gözlerimi açmadım.

Yaklaşık 1-2 dakika sonra suratıma çarpan bir şey ile çığlık atarak yattığı yerden kaldım ve gözlerimi açarak olduğum yerde ziplamaya başladım.

Kulağıma dolan kahkaha sesleriyle kaşlarımı catarak tam karşımda duran Güney, Selin, Rüzgar, Aras ve Doğa'ya ölümcül bakışlar atarak odanın solunda kalan lavaboya ilerledim. Kapıyı ardimdan kapatarak kilidi bir defa çevirdim ve yan tarafta duran dolaptan bir tane havlu çıkardım. Yüzümü kurularken edeceğim bedduaları düşünüyordum!

***

Edebiyat dersinin başlamasına daha 14 dakika vardı. Biz ise bir şeyler atıştırmak için kantine iniyorduk. Ben yine hayvan gibi açtım. Ve tabiki çikolata istiyordum! Hemde deli gibi.

Kantine girdiğimizde her zamanki masamiza ilerledik ve herkes aynı yerine oturdu. Ben sıkıntıya oflarken Rüzgar konuştu " Ee? Ne yiyoruz?" Hepimiz ona 'ciddi misin?' bakışları atarken o gözlerini devirdi ve oturduğu sandalyede kalkıp tost, ayran, su ve her zamanki gibi çikolata almaya gitti.

Sıkıntıdan oflayarak kollarımı çapraz bir şekilde masaya koydum. Kafamı kollarımı arasına aldım ve gözlerimi kapattım. Edebiyat dersinden nefret ederdim ve biz buna 2 ders katlanacaktık. Bir de hoca iyi olsa... Ulan bir hoca bu kadar mı vicdansiz olur? Sınavları zor. Dersi kaynatmamıza hep engel oluyor. Okulda sürekli bizim pesimizde. Bu ne lan böyle? Böyle hocayı kim okula aldıyla onun belasını versin!

Burnuna dolan tost kokusuyla hemen gözlerimi açtım ve dogruldum. Ellerimi birbirine sürterek masa da son kalan 2 tosttan birini elime aldım. Diğer elime de ayranımı alarak tostumu yemeye başladım. Birinin bakışlarını üzerimde hissedince bizim masada herkese baktım. Bakışlarım Güney de takılı kaldı çünkü bana sırıtarak bakıyordu.

"Noyo sorotorok bokoyon lon" Ağzım dolu olduğu için sesim garip çıkmıştı. "Hiç" Dedi. Umursamadım ve tostumu yemeye devam ettim.

Herkes tostunu bitirmiş ve beni bekliyordu. Tabi ki sona kalmamıştı. Aksine ilk bitirmiştim. Ama çikolata yiyordum. MALUM.

Çikolata önemli!

" Birazdan biter. Azıcık daha bekleyin" dediğimde herkes aynı anda kalktı ve kantin çıkışına doğru yürümeye başladılar. Gözlerimi devirerek peslerinden gittim ve onlara yetiştim. Sınıfın önüne geldiğimizde Aras kapıyı tıklatmadan içeri girdi ve bizde hemen arkasından girdik. Hoca sınıftaydı çünkü zil çalalı 9 dakika oluyordu. Benim 4 tane çikolataya bitirmemi bekledikleri için geç kalmıştık ama hocaların göt korkusu yüzünden bir şey diyemiyorlardı.

Yerlerimize otururken bizim yan tarafımızda oturan daş bir çocuk gördüm. Ama onu okulda hiç farketmemiştim. Ona bakmayı sürdürülen yerime oturdum ve çocuk o sırada bana sırtı göz kırptı. Gözlerimi devirerek önüme döndüm.

Ben Arya Esendemir'im lan! Kimse bana göz kırpamaz. Bazı kişiler hariç. Neyse konumuz bu değil.

Konumuz şiir. Hocamız bu defa bizden şiir yazmamizi veya bir söz yazmamizi istedi. Aklıma hiçbir şey gelmedi ve yanımda oturan Güney'e baktım. Onun bir şeyler yazdığını görünce hemen ne yazdığını okumaya başladım ' Gitmeden önce düşün; Çünkü döndüğünde bulduğunla, Giderken bıraktığın asla aynı olmayacak...!'(Multi'de var) Oha. Güney'in böyle yetenekleri var mıydı ki? Ulan ben bile yazamıyorum böyle şeyler. Anca beddua, anca beddua. Ama o konuda da iyiyim. Tabi Doğa'dan sonra. Neyse konumuz bu değil zaten.

SERT TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin