"Hakyeon! Ben geldim."
Elimdeki şişeyi cebime koyup içeri girdiğimde etrafıma bakındım. Hakyeon salondaki koltukta bir ayağı koltuğun tepesinde, öbür ayağı yerde olacak şekilde uyuyakalmıştı. İyi bir arkadaş olarak yapmam gereken şeyin üstünü örtüp ses çıkarmamaya özen göstermek olması gerekirdi. Ama ben iyi bir arkadaş değildim.
"HAKYEON! Seni gerizekalı hemen uyan!"
Yüksek çıkan sesimle Hakyeon olduğu yerde zıpladı ve hemen ayağa kalktı.
"Geldik mi?"
Söylediği şeye gözlerimi devirdim ve koltuğa oturdum. O da kafasını iki yana sallayıp kalktığı yere oturdu ve arkasına yaslandı.
"Hemen geleceğini söylemiştin. 5 saat oldu aptal! Eve gitmeliyim."
"Gidemezsin dostum. Bana yardım etmelisin."
Oturduğum koltukta ona dönüp gözlerinin içine beklentiyle baktım.
"Ne tür bir yardımdan bahsediyorsun?
Ona olanları anlatamazdım. Şimdi olmazdı. Bir an önce Hoseok'un beni hatırlamasını istiyordum. Bu yüzden onu oyalamalıydım.
"Sana her şeyi anlatacağım. Ama önce aşağıdaki pastaneden gidip çilekli donut almalısın."
---
Hakyeon'u pastaneye yolladıktan sonra telefonla arayıp tavuk siparişi verdim. Hoseok'un geleceğini biliyordum. Bu nedenle beklemeye başladım. Çok geçmeden Hakyeon eve geldi ve poşetteki çilekli donutu bana uzattı.
"Şimdi çok küçük bir yardımda daha bulunmalısın dostum."
Hakyeon gözlerini devirdi. "Ne istiyorsun?"
"Az sonra gelecek olan tavukçu çocuğa çelme takıp tavukları düşürmesini sağlamalısın."
Hakyeon kaşlarını çattı ve bir kaç adım geriledi. "Ruh hastası falan mısın? Neden böyle bir şey yapayım?"
"Sadece, yap olur mu? Söz veriyorum sana her şeyi anlatacağım."
Hakyeon kaşlarını çattı. "Eğer başımı belaya sokarsan hoş şeyler olmaz Minnie"
---
Hakyeon kapının önünde Hoseok'u beklerken bende elime aldığım donutun içine iksiri enjekte ettim. O sırada kapıdan büyük bir gürültü geldi ve Hakyeon'un işi başardığını anladım.
"Tanrımtanrımtanrım! Çok özür dilerim efendim"
Kapıya gidip olanlara baktığımda Hoseok'un mahcup bir şekilde Hakyeon'a baktığını gördüm. Hakyeon bana baktığında onu içeriye çektim ve salona itekledikten sonra tekrar Hoseok'un yanına döndüm. Yere düştüğü için avucunun içi soyulmuştu ve kanıyordu.
"Hey, sorun değil. Neden içeriye gelmiyorsun? Elini temizlersin"
Hoseok başını iki yana salladı. "Olmaz efendim. Gidip size yeni tavuk getirmeliyim."
Sıcak bir gülümseme sundum ona.
"Gidip tavuk getirmek yerine benimle donut yiyerek telafi edebilirsin. Tek başıma yemekten hoşlanmıyorum."
Hoseok elini ensesine attı. "İçerideki kişi arkadaşınız değil mi?"
Sorduğu soruyla saçmalamaya başlamıştım. "O şey. Donutnesia hastalığına sahip ve o, yani bilirsin. Donut yiyemiyor."
Sona doğru sanki çok önemli bir şey söylüyormuşum gibi sesimi kıstım ve ona baktım. Yavaşça kafa salladığında gülümsedim ve onu içeriye davet ettim.
"Hakyeon! O koca kıçını kaldır ve misafirimize banyoyu göster!"
Mutfağa girip Hakyeon'a seslendiğimde 'seni sikeceğim velet' bakışlarıyla bana bakan Hayeon'dan korkup kafamı çevirdim. Tepsiye donutları koyup içeri geçtim ve beklemeye başladım. Avuçlarım terliyordu ve stresliydim.
Çok geçmeden Hakyeon ve Hoseok banyodan çıkıp salona geldiler ge oturdular. Ben gözlerimle Hoseok'u yerken Hakyeon ise Donutlara bakıyordu. Elini donuta uzattığı sırada elinin üstüne vurdum ve gözlerimle işaretler yaptım.
"Hakyeon, unuttun mu? Senin donutnesia hastalığın vardı. Hani donut yiyemiyordun. Ehehe"
Söylediğim saçma şeyle Hakyeon ayağa kalktı ve "Donutnesia hastalığım ve ben gidiyoruz. Bu saçmalığa daha fazla katlanamayacağız"
Hakyeon gittiğinde derin bir 'oh' çektim ve önümdeki Donutu Hoseok'a uzattım.
Hoseok gülümseyip donuttan bir ısırık aldı ve sessizliği sürdürdü. Çok geçmeden dudaklarından acı dolu bir inleme döküldü. Ardından elindeki donutu masaya bıraktı ve başını ellerinin arasına aldı.
Bunun bir süreç olduğunu biliyordum. Bu nedenle elimden yapacak bir şey gelmiyordu. Kollarımı ona sarıp başını göğsüme yasladım ve saçlarının arasına çok minik bir öpücük bıraktım.
Yaklaşık bir dakika sonra Hoseok başını kaldırdı ve ellerini kafasından çekti.
"J-jiminnie?"
Duyduğum şeyle umutla ona baktım. İşe yaramıştı. TANRIM İŞE YARAMIŞTI!
"Hoseok"
"Neler oluyor Jimin. Tanrım, yoksa hala kabuslarında mıyım? Çok üzgünüm Jimin.."
"Hoseok"
"İnan seni rahat bırakmayı isterdim ama..."
"Hoseok"
"Kabuslarından çıkmak için bir yol bulacağ-"
"HOSEOK!"
Sona doğru yükselen sesimle Hoseok kendine geldi.
"Sakin ol tamam mı? Kabuslarımda değilsin. Kurtulduk ve sen kurtulduktan sonra her şeyi unuttun."
Hoseok rahatlamış bir ifadeyle kafasını salladığında bende önüme döndüm.
"Seni yeniden hatırlamak güzeldi Jimin."
Söylediği şeyle ufak bir tebessüm bıraktım.
"Seni de öyle Hoseok."
Elimdeki donutu parmaklarımla taciz ederken etraftaki gergin sessizlik varlığını koruyordu. O sırada parmağımı soktuğum donutun içindeki çilek yüzüme fışkırdı ve ne olduysa o an da oldu.
Hoseok gülme krizine girdi ve ben utançtan ölmemek için dişlerimi sıkmak zorunda kaldım.
"Gülme Hoseok komik değil"
Yüzüme bulaşan çilek kremasını silmeye çalışırken Hoseok'un bana yaklaştığını fark ettim. Yüzlerimiz arasında milimler kala durduğunda sıcak nefesini dudaklarımda hissetmiştim.
"Bana bırak."
Fısıltısı üzerine ona itaat edip ellerinin yüzümde gezinmesine izin verdim.
İnce parmakları önce yanaklarında, ve sonra da çenemde gezindi. Dudaklarıma geldiğinde bir süre gözlerime baktı ve ardından gözleri dudaklarıma kaydı.
"Çok güzelsin Jimin"
Sıcak nefesi yüzüme her çarpışında kapanan gözlerime engel olamıyordum. Onunda gözlerini kapattığını fark ettiğimde kendimi tamamen ona bıraktım.
Dudaklarımın üzerindeki dudakları mayışmamı sağlarken sahiplenici tutuşu kendimi güvende hissettiriyordu.
Beni koltukta sırt üstü yatırıp üstüme çıktı ve öpüşmeye devam ettik. Bu ilk öpüşmemiz değildi ama ilkinden daha heyecanlı hissediyordum.
O sırada bir anahtar sesi duydum ve Hakyeon içeriye girdi.
"Telefonumu unutmuşu- AMAN TANRIM!"
Hakyeon şaşkınlıkla bize bakarken dudaklarımı Hoseoktan ayırdım ve köşede duran yastığı Hakyeon'a fırlattım.
"Siktir git Hakyeon!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Midnight Nightmare // JiHope
Short Story❝Sadece Bu Seferlik Uyumama İzin Veremez Misin?❞ |Tüm Hakları Jimin'in Kâbuslarında Saklıdır|