Artık çok zor geliyordu herşey. Hayatın saçma olduğunu küçük bir çocukken anlamıştım. Herkesin annesi çocuklarına pamuk şeker, lolipop alırken ben evi temizliyordum. Hep annem bana bir iş verdiğinde sonunda sürpriz var diye umut ederken hep kötü oluyordu sonu. Parka gitmek için anneme yalvarırdım ama annem izin vermezdi, bi gün annemi zorla ikna edip izin almıştım. Parkta eğlenirken düşüp dizimi kanattığımda annem telaşlanacağı yere hep bagirirdı vurduguda olurdu ara sıra ama herşey geçmişte kaldı. Küçükken annemden kurtulmak isterken şimdi ise onun dizlerinde yatmak için herşeyimi verirdim. Aile özlemi çok zor birşey hatta yanında dayanma gücü hayata tutunma gücü verecek kimse bile yoksa daha zor.
***
Çok korkuyordum kafamda çığlıklar kopuyordu. Nefes almak çok zordu bunun sonu neye varacaktı?
Gözlerimi kapattığımda mutlu huzurlu olduğum günler dibimde senaryo gibi çalışıyordu resmen. Bu böyle olmayacaktı işin aslını daha bilmiyordum bile. Ya sonucu ne olursa olsun savaşmak mı? ya da hiç bişe yapmadan çekip gitmek mi?
Çok canım yanıyordu çok herşeyden nefret eder oldum hayatın saçma olduğu gene yüzüme yüzüme vuruyordu.***
Sabah oldu. Gidecektim evime, hiçbirşey artık umrumda değildi. Savaşacak gücüm yoktu. Bavulumu kapının önüne koydum. Sonra nenede kalkınca onun ilaçlarını ve kahvaltısını verdim.
-Nene ben gidiyorum.
Nene anlamsız bana bakıyordu sanki git der gibi ama bi o kadarda kal der gibi. Yavaş yavaş odadan çıktım. Damon hâlâ gelmemişti neredeyse akşam oluyordu. Koltuğa yattım, uzanırken koltuğun altına cebimden anahtarın düşmüştü almaya çalışırken elime birşeyin çarptığını fark ettim. Bu bi kutuydu. Kutuyu çektim heryeri çok tozluydu, açtığımda bir sürü kağıtlar vardı kağıtların birini alıp okudum. Şunlar yazıyordu:
"Aralığın 4'ü. Zaman su gibi akıp geçiyor. İçimdeki yara az çok kapanıyor. Hayata veda etmek için Azraili bekliyorum. Geride bıraktıklarımın yanına gidiyorum belki orda hüzün korku diye birşey yoktur. Peki ben gittiğimde o nasıl yaşayacaktı ama başka secenegim yoktu bu beladan kurtulmak için ona laneti verdim evet benden ailemi aldı bu pislik iblis. Neyse ben burada yazmayı bırakıyorum. "Hiçbişe anlamamıştım. Bunları kim yazdı ki? Acaba Damon'un haberi var mı? Damon'un bugün gelmeyeceği tuttu herhalde.Günlükleri kutusuna koydum aldığım yere geri koydum. Damon bugün gelmeyecekti. Nenenin yanına gittim, oylece duruyordu.Damon'a mesaj çekip kapıya çıktım. Bavulumu herşeyimi aldıktan sonra yola koyuldum. Arabayla giderken birden stop etti. Arabadan aşağıya indim, on kapısını açtım fakat açtığım anda küt diye geri kapandı. Koşarak arabaya geri bindim. Kontağı tekrar tekrar çevirdim ama çalışmadı. Arabayı öylece bırakıp dışarı çıktım. Eve doğru yürümeye başladım zaten eve az kalmıştı 5-10 dk falan sürerdi.Arkamdan birinin geldiğini fark ettim arkama döndüğümde kimse yoktu önüme tekrar döndüğümde heryeri kapalı biri bayiltip beni arabanın içine koydu.Gozlerimi karanlık bir odada açtım fakat hiçkimse yoktu. Korkarak birinin gelmesi bekledim. Bir ses geldi. Bu annemin sesiydi!
-Anne! Anne!
Annem bir şeyler diyordu sesini duyuyordum fakat ne dediğini anlamiyordum şunu diyordu.
"Günlük"
Anneme sesimi duyurmak için daha çok bağırdım ses tellerim yirtilana kadar daha çok.
-ANNE! ANNE! anne.
Duymuyordu kahretsin karanlık bu yer olduğu için hiçbirşey gözükmüyordu. Ayağa kalkıp ellerimle kapıyı aramaya çalıştım fakat rakamdan sert bir cisim kafama vurdu. Galiba bu bi trambanin alasiydi. Beklemekten baska çare yoktu.. gel artık ANNE gel diye kendi kendime söylenirken gözlerim kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Dehşeti
Mystery / Thriller"Ben Maria " "Ölümün Acısını iliklerine kadar hisseeden Maria" "Sevdikleri elinden alınan Maria" "Hayatı tozpembe sanıp birden bire karatoza dönüşen hayat" "Ölmeyi bir insan bu kadar mi çok ister ?"