5. Bölümü okuduysaniz en yakın arkadaşım ile sevdiğim çocuk arasında seçim yapmak zorunda kaldığını gormussunuzdur. Evet belki onu çok seviyorum o yokken kötü hissedip başımı duvarlara vurmak istiyorum. Ama Hayır. Asla yapmam bunu. 10 yıllık arkadaşımı bi cocuk için satmam ben! Aciyacagini biliyorum canımın ama arkadaşıma yardım etmem gerek. Nefret de edemiyorum ki ondan. Bırakmak istiyorum onun peşini ama yok yapamıyorum. Sanki o (+) ben ise (-) kutubum. Karakterlerini çok zıt ama beni kendine çekiyor. Onda bir farklılık var diğerlerinde olmayan bişey. Ve o şey beni fazlasi ile etkiliyor. Keşke hiç bu duruma dusmeseydim. Seçim yapmak gerçekten zor. Ve ben seçiminin sonuçlarına katlanmam gerektigini biliyorum.
Canım arkadaşım ise sürekli onu övüyor bana. Bitirmek istediğim aşkı alevlendiriyor resmen. Zaten kötüyüm o öyle anlatinca bana onu daha da kötü oluyorum. Lanet olası bi şansım var. Sürekli "O" un arkadaşlarına sorular soruyor. Onla ilgili bilgiler toplamaya çalışıyor. Ve Arkadaşları onu anlatinca daha da kötü oluyorum. Onu düşünmeye başlıyorum. Başım omzunda sarılmayı hayal ediyorum. Çok yakisirdik be biz. Gerçekten yakisirdik onunla. O gün arkadaşım ile sohbet ederken-tabi ki de onu konusuyoruz- geldi ve yanımıza oturdu. O an sinirlerim boşaldı resmen. Kaskati kesildim. Ağzım kulaklarıma vardı. Öyle güzel bakıyor ki bana. O an ona sarılmak istedim. Elmacık kemiklerim ağrıdı siritmaktan. Kafamı çevirdim ve arkadaşımın bana sert bakışlara baktığını gördüm. Belli ettim galiba sevgimi. Hemen o sıradan kalktım ve yerime gittim. "O" çok güzel baktı bana. Gözlerimin parladigini hissettim. Garip olan onunkiler de parlıyor gibiydi. Arkadaşımın bakışları ise feci halde utandirdi beni. Söyleyin ya suç mu ki sevmek...