BERBERİN MAKASI

285 8 1
                                    

"Olayı çözmek için çok düşünmeye ve çok delile gerek yoktur. Çözebilmek için tek ipucu bile yeter."
Genç Dedektif...
Tatile çıkamadığı için üzülüyordu Genç Dedektif.
- Ah, bir gidebilseydim şu Bodrum'a. Tüh!
Amiri:
- Aa, uzatma Genç Dedektif. Bu olay bitsin gidersin.
Bu arada arabaları olay yerinde durdu. Genç Dedektif arabadan indi ve dükkâna girdi.
Dükkanın içini keskin bir kan kokusu kaplamıştı. İçerideki parfüm ve kolonya kokuları olsa da kan kokusunu bastıramamaktadır. Kapının karşısındaki duvarda bir manzara tablosu durmaktadır. Üzerinde ise saat vardır. Ayna ve berber koltukları dükkanın sağ tarafındadır. Berber kapısının yanında duvara yaslı bir adam vardır. Üzeri örtülüdür.
Genç Dedektif örtüyü açar. Cesette esmer bir adam vardır. Siyah saçlı, bıyıklı ve sakallı bir adamdır. Cesette kan lekeleri vardır.
Dedektif, cesedi adli tıpa gönderir. Berber dükkanının içinde araştırma yapmaya başlar.
Cebindeki cımbızı çıkarıp berber koltuğunun altını inceler.
Çöp kutusunun kapağını açar ve:
- Kesilmiş tüm saçlar buraya atılmış. Bu saçlar son gelen müşteriye ait olmalı. Saçlardan DNA örneği alınmalı. Son gelen müşterinin kim olduğunu öğrenmemiz gerek. Aynı şekilde cesedin de.
   Bu arada bir polis memuru gelir ve:
- Dedektif Bey, bir adam gelmiş maktulu tanıdığını söylüyor.
   Yaşlı, seyrek beyaz saçlı, orta boylu, zayıf, beyaz gömlek ve bej kaprili bir adam içeri girer.
   - Merhaba, Dedektif Bey.
   - Hoşgeldiniz, beyefendi. Belki de vereceğiniz bilgiler bize katili yakalamamızda yardımcı olacak. Lütfen, anlatınız beyefendi.
Yaşlı adam ellerini birbirine kenetleyerek anlatmaya başlar:
    - Sayın Dedektif Bey. Arkadaşımız her sabah olduğu gibi dükkanını sabah saat  yedide açtı. Ben sabah tam hatırlamıyorum ama saat sekiz buçuk gibi olmalı gazete almak üzere gittiğimde Mehmet'in bir adamla tartıştığını gördüm.
    - Mehmet dediğiniz kişi berber olmalı değil mi?
   - Aynen, öyle Dedektif Bey.
   - Peki, Mehmet Bey'in kavga ettiği kişi kimdi veya tanıyor musunuz?      
  - Hayır tanımıyorum ama kişiyi tanıtabilirim.
  - Hemen tanıtın lütfen.
  - Siyah saçı ve sakalı birbirine karışmış bir adam berbere bağırıyordu. Konuyu tam hatırlamıyorum. Neyse, uzun boylu bir adamdı. Üzerinde mavi bir ceket ama palto tarzı. Altındaysa açık kahverengi bir pantolon vardı. Berberin yaşlarındaydı. Geri döndüğümde ise yoktu. Anlatacaklarım bu kadar.
  - Teşekkürler bu anlattıklarınız bize yardımcı olacak.
- Her zaman polise yardım etmek görevimizdir.
- Ha, bu arada isminiz neydi?
- Saffet, Dedektif Bey.
- İyi günler, beyefendi.
  Genç Dedektif tekrar berber dükkanına girer. Ellerini kaldırarak dükkanda ipucu aramaya başlar. Çöp kutusunu ayağıyla devirir. Kutunun içinden saçlar, fişler, kağıtlar ve bir tane de dürüm kağıdı ve ıslak mendil çıkar.
  Bu arada amir ve asistan da dükkana girer.      
  Genç Dedektif:
  - Saat 3'ü geçiyor. Bu dürüm öğlen ısmarlanmış olmalı. "Akyakalı Dürüm Evi".
   Asistan:
   - Dün ısmarlanmış olmadığı ne belli.
   Genç Dedektif:
   - Bu dürümcüyü sokak başında gördüm. Tahminim, o dürümcü bu esnafı tanıyordur. Dürümcüyle bir konuşalım. Bugün ısmarlanıp ısmarlanmadığını öğrenebiliriz.
   Başkomiser, Genç Dedektif ve asistanı dürümcüye giderler.
   Başkomiser polis kimliğini gösterir.
   Dürümcü:
   - Buyurun, memur bey. Bir çay için.
   Başkomiser Kadir Bey:
   - Tabi, neden olmasın. Sizinle arkadaşım ve şu ana kadar gerek ülkemizde gerek dünyanın bir çok yerindeki olayları çözmüş Genç Dedektif konuşacak.
      Dördü birden bir masada oturup, çay içmektedirler.
      Dürümcü:
      - Buyrun, Dedektif Bey.
      Genç Dedektif:
      - İsminiz nedir?
      Dürümcü:
      - Orhan.
      Genç Dedektif:
      - Orhan Bey, bu ıslak mendil size mi ait?
      Dürümcü:
      - Evet. Zaten dükkanın ismi yazıyor.
      Genç Dedektif:
      - Güzel. Peki bugün yukarıdaki sokakta yer alan berber dükkanına hiç dürüm götürdünüz mü?
      Dürümcü:
      - Mehmet Bey'in dükkanına her gün dürüm götürürüz. Bir şey mi oldu?
      Bu arada yukarıdan bir adam iner.
     - Orhan abi ben çıkıyorum.
      Bu adam siyah saçı ve siyah sakalı birbirine karışmış bir adamdır.
      - Tamam yevmiyeni kasadan al.
      Genç Dedektif Saffet Bey'in söylediklerini hatırlar.
      "Siyah saçı ve sakalı birbirine karışmış bir adam berbere bağırıyordu. Konuyu tam hatırlamıyorum. Neyse, uzun boylu bir adamdı. Üzerinde mavi bir ceket ama palto tarzı. Altındaysa açık kahverengi bir pantolon vardı. Berberin yaşlarındaydı."
      Genç Dedektif adamın giydiklerine bakar. Anlatılanlara uyumludur.
      Adam gittikten sonra Genç Dedektif:
    - Dükkanında ölü bulundu.
      Orhan:
    - Allah'ım nasıl olur.
      Genç Dedektif işaret ederek:
   - Bu kim?
      Orhan:
    - Elemanımız. Cafer.
    Genç Dedektif amire bakar.
    Amir gözlerini kapatıp, kafa sallar
    Genç Dedektif:
    - Bugünkü siparişi kim götürdü?
    Orhan:
    - Vallahi bilemem Dedektif Bey. Deftere yazıyoruz genelde. Bakmam, gerek.
    Genç Dedektif sessizce:
   - Amirim, az önceki adamı gördünüz mü?
   - Gördüm, Genç Dedektif.
  Orhan geri gelir.
  - Bir bakayım. Eveeet, bugün saat 12:30 Berber Mehmet'e bir dürüm bir ayran.
    Genç Dedektif:
   - Ayran mı?!
   Orhan:
   - Hatta Cafer götürmüş. Az önce çıkan eleman.
   Genç Dedektif:
   - Cafer'in adresini alabilir miyiz?
   Orhan:
   - Tabi ama neden?
   Genç Dedektif:
   - Mehmet Bey'i son görenlerden biri olma şansı yüksek.
   Orhan Bey adresi bir kağıda yazıp, verir.
   Akşam olur.
   Genç Dedektif evinde düşünür. Yanında asistanı Pelin vardır.
   - Hala düşünüyorum. O adam katil mi? Ama kanıt bile yok.
  - Tamam ya, zaten yarın Adli Tıp'tan sonuç çıkacak. Kadir abi de Cafer'in evini arama izni de çıkaracak.
     Genç Dedektif:
     - Neyse, sen de evine git. Ben de bu olayları birleştirerek uyumaya çalışayım.
      Ertesi sabah Genç Dedektif, başkomiserin odasının kapısını çalar.
      - Başkomiserim.
      - Hah, gel Genç Dedektif. Şu Cafer'le bir konuşalım. Ama önce Adli Tıp'a gitmemiz lazım.
     - Ama Başkomiserim Cafer...
     - Genç Dedektif arama iznimiz var zaten.
      Bir kadın memur içeri girer.
    - Başkomiserim, Mehmet Fidan cinayetinin Adli Tıp raporu geldi.
      Başkomiser açıp bakar.
      - Cinayetin sivri bir cisimle kurbanın dört yerinden öldürüldüğü belirtiliyor. Kesikler birbirine yakın olduğu için makastan şüpheleniyor. Ama " kesin makas" diyemiyorlar. Kurban kan kaybından ölmüş.
       - Ama şöyle bir şey var. Berberdeki makasların hepsi yerli yerindeydi. Ve kan lekeleri de dükkanın dışına doğruydu. Yani katil makası temizlemeden koysaydı kan lekeleri dükkanın içine doğru olurdu. Ve  tahminim kan lekesi makasın üzerinde kalırdı. Kan lekelerinin büyüklüğünde bir makas da dükkanda yoktu. Makası dükkanın içinde değil dışında aramalıyız.
     - Haklısındır Genç Dedektif. Haydi, gidip Cafer'le görüşelim.
        Cafer'in iş yerine giderler.
        Orhan:
        - Hoşgeldiniz, amirim.
        Kadir Bey:
        - Bize Cafer'i çağırır mısın?
        Orhan, merdivenlere giderek:
        - Cafer, Cafer oğlum bir aşağı gel!
        Cafer aşağı iner.
         - Buyur, abi.
        Orhan:
        - Bak, memur beyler seni soruyor.
        Cafer:
        - Buyrun memur bey.
        Kadir Bey:
       - Gel, senle şöyle bir konuşalım.
       Dördü birden masada oturup, konuşmaktadır.
       Cafer:
      - Ne, amirim?! Nasıl olur? Ben... ben öldürmedim.
       Kadir Bey:
      - Tamam zaten elimizde bir delil bir kanıt yok.
       Arama iznini gösterek:
      - Ancak savcılıktan arama iznimiz var, arkadaşımız Genç Dedektif, evinizi arayacak. Aynı zamanda merkezde ifadenizi de alacağız. Hem onunla kavga ettiğinize dair şahitler var hem de onu son gören kişilerden birisiniz. İstersen gelebilirsin.
       Cafer:
       - Tamam, gidelim. Orhan abi ben çıkabilir miyim?
       Orhan:
      - Tabi, Cafer.
      Cafer kapıyı açar. Genç Dedektif ellerini açıp, havaya kaldırarak incelemeye başlar.
      Cafer içeri girecekken Kadir Bey:
      - Durun, biz giremeyiz.
      Genç Dedektif evi aramaya devam eder.
      Bu arada iki polis, amirinin yanına giderek:
      - Amirim, dükkanda bir havlu ve bir defter bulduk.
      Bu arada Genç Dedektif dışarı çıkar.
      - Amirim, delile yarar hiçbir şey bulamadım.
      Kadir Bey:
    - Peki, havluda ve defterde kayda değer bir şey var mı?
     Polis:
     - Havlunun üzerinde beyaz lekeler bulunuyor. Defterde de kayda değer bir şeyler vardır diye aldık.
     Kadir Bey:
     - İyi, incelemeye alın. Cafer Bey siz de bizimle merkeze ifadeye gelin.
     Cafer:
     - Amirim, evimde bir şey bulamadınız. Daha niçin beni merkeze götürüyorsunuz?
    Kadir Bey:
    - Maktulü son gören kişi belki de sizsiniz.
    Merkezde Cafer'in ifadesini alırlar.
    Cafer:
    - Onu ben öldürmedim, amirim.
    Kadir Bey:
    - Şimdi sorularımıza cevap ver. Evet, Genç Dedektif sorularını sor, bakalım.
    Genç Dedektif:
    - Maktulle aranızda bir sorun mu vardı? Çünkü, sabah bazı şahitler onun sizinle kavga ettiğini söylediler.
     Cafer:
    - Evet, vardı. İki ay önce kadar benden borç aldı. Bu sıralar başım sıkışık. Kirayı bile kaç kere ertelettim. Dürümcüden kazandığım ancak yeme içmeye yetiyor. Borcumu istemeye gittim. Üç bin lira. Veremeyeceğini söyledi. Üsteleyince de küfürler, ağıza alınmayacak laflar etti. Ben de çıktım, gittim.
     Genç Dedektif:
     - Ve dört, dört buçuk saat sonra dürüm siparişi için tekrar o dükkana gittiniz. Peki, bir daha kavga etmediniz mi? Ya da aranızda bir münakaşa yaşanmadı mı?
      Cafer:
      - Asla, siparişi verdim, paramı aldım, dükkana geri döndüm. Sabahki olay hakkında bir kelime dahi etmedik.
      Genç Dedektif:
      - Peki, önceki olaya dönelim. Sizinle konuştuğumuz kadarıyla iyi geçindiğiniz kişiler olmadığınız anlaşılıyor. Niçin sizden borç aldı. Ya da aramız borçtan sonra mı bozuldu?
        Cafer:
       - Borçtan önce birbirimizi dahi tanımazdık. Kahvede otururken samimi olduğum Cevdet abimin gönderdiğini söyleyerek benden borç aldı. Ondan sonra tanıdım. Bir şey sormak istiyorum lütfen, bu kavga olayını söyleyen şahsı öğrenebilir miyim?
      Genç Dedektif:
      - Iıı... Saffet Bey diye biri.
      Cafer:
      - Saffet Bey mi? O bunağın sözüne mi inanıyorsunuz? O adam tam bir dedikoducu. Dedikodularının da hepsi yalan.
      Genç Dedektif:
       - Neyse, devam edelim. Dükkanda başka kimse var mıydı?
       Cafer:
       - Yoktu sanırım. Ama kapıyı hafifçe aralayıp aldı. Tamamen açmadı.
      Genç Dedektif:
      - Biri olabilirdi. Belki de katil o an içerideydi. Son olarak siparişde ne götürdünüz?
      Cafer:
      - Bir dürüm bir ayrandı galiba.
      Kadir Bey:
      - Sorular bittiyse gidebilirsiniz. Bir yere ayrılmayın ki sizi yine aradığımızda bulalım.
      Genç Dedektif mesai sonrası olayın yaşandığı mahallede biraz dolaşmaya karar verir. İnceleme yapan polislere selam verir. Ardından çevreleri dolaşıp katilden bir iz arar.
       Bu arada birkaç bahçeli evin oraya gelir. Evlerin orada dolaşırken makas sesleri duyar. Kafasını kaldırdığı sırada  Saffet Bey'in budama makasıyla bahçesindeki dalları kestiğini görür.
       Genç Dedektif:
       - Merhaba, Saffet Bey.
       Saffet Bey:
      - Oo, selam Dedektif Bey. Suçluyu yakalayabildiniz mi?
       Genç Dedektif:
      - Araştırmalarımız sürüyor.
      Genç Dedektif, berberin defterini incelemeye başlar. Bazılarını not alır. Bu arada Kadir Bey içeri girer.
      Kadir Bey:
      - Olacak şey değil!
      Genç Dedektif:
      - Ne olmuş amirim?
      Kadir Bey:
      - Cinayet aleti makas. Berberin makası. Makas kayıp. Alt dolaptaki makaslardan biri kayıp.
      Genç Dedektif:
      - Bu mümkün değil. Katilin o kadar makas arayacak vakti yoktu. Makas sonradan alınmış olmalı.
      Genç Dedektif defteri incelerken bir şey görür ve:
      - Katili buldum.
     Genç Dedektif, Başkomiser Kadir ve asistan Pelin Saffet Bey'in evine giderler.
     Genç Dedektif, Saffet Bey'in kapısını çalar.
     Saffet Bey:
     - Gelin, buyrun amirim. Yoksa katili mi yakaladınız?
     Genç Dedektif:
    - Evet yakaladık.
     Saffet Bey:
    - Kimmiş?
    Genç Dedektif:
    - Siz.
    Saffet Bey şaşırır.
    Saffet Bey:
    - Ne demek bu şimdi?
    Genç Dedektif:
    - En başta sizin yaptığınızı dahi ihtimal vermemiştim. İzin verin, anlatayım. Olay aynen şöyle gerçekleşti: Karınızın berber Mehmet Beyle ilişkisi olduğunu öğrendiniz. Defterde "Saffet Bey'in eşi" diye borç alındığı yazılmıştı. Tahminim bu, olayı tetikleyen şey oldu. Dükkana bahçe makasıyla gittiniz. Normal olarak gittiniz. Bahçe makasın adama birden sapladınız. Elindeki dürümü alıp, kağıdı çöpe attınız. Ama ayran döküldü. Kanıt olmaması için havluyla sildiniz. Eve döndünüz. Cinayet silahının berber dükkanından olması yani berberin makası gerekiyordu. Gece yarısı kimseye görünmeden bir makas aldınız. Cafer'e suç atmanız ise kavganın olması işinize yaradı. Böylelikle polisin dikkatinin onun üzerinde toplanmasına yol açtınız.
   Polis, Saffet Bey'in ellerini kelepçeler. Götürür.
   Kadir Bey:
   - Bir cinayeti daha çözdün Genç Dedektif. Şimdi tatil kazandın.

GENÇ DEDEKTİF 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin