EVSİZİN ÖLÜMÜ

102 4 0
                                    

"Herhangi bir olayı çözmek için ipuçlarına kapılmak bir müziğin ezgisine kapılmak gibidir."
                                           Genç Dedektif...
  Genç Dedektif, Başkomiser Kadir Bey ile  kahvesini yudumlarken içeri bir polis memuru girdi. 
   Polis:
   - Başkomiserim...
   Başkomiser Kadir Bey:
   - Yine bir cinayet mi var ortada?
   Polis:
   - Evet, Başkomiserim. Beykoz, Gül Sokak'ta bir evsiz ölü bulunmuş. Daha doğrusu öldürülmüş.
  Başkomiser Kadir Bey:
  - Neyse, gelmek ister misin Genç Dedektif?
   Genç Dedektif:
   - Başkomiserim aradan uzun bir zaman geçti. En azından bir cinayetle uğraşırım. Boş boş vakit geçirmek bana göre değil.
   Olay yerine giderler.
   Dar ama uzun bir caddenin bir köşesinde yerde yatan bir ceset vardır. Üzeri gazete sayfalarıyla örtülmüştür. Etrafta kağıt tabaklar vardır. Bazıları kirlidir. Bazı yemekler de gazetenin üzerindedir. Bir yerde de cam soda şişesi devrik olarak durmaktadır.
  Başkomiser Kadir Bey eldivenlerini takarak gazete kağıtlarını açar ve cesete bakar.
  Ceset 60-65 yaşlarında seyrek gri saçlı ve gri sakallı bir adama aittir. Üzerinde sarı bir yağmurluk vardır. Altında siyah kumaş bir pantolon vardır. Ayakkabıları da eski püskü ve delikli bir bottur. Karnından bıçaklanmıştır.
  Başkomiser Kadir Bey:
  - Bıçaklanarak öldürülmüş. Vicdansız herifler. Ne istersiniz, evsiz yaşlı adamdan?
  Genç Dedektif:
  - Tek bıçak ile. Yani adam ölüme terk edilmiş ya da korkutulmak istenirken öldürülmüş.
  Başkomiser Kadir Bey:
  - Korkutulmak mı?
  Genç Dedektif:
  - Kimsenin bilmemesi gereken şeyler biliyor olmalı. Tabi bunlar hep şüpheci yaklaşımlar. Miras da olabilir. Belki bu adam çok zengindi ama haberi yoktu. Mirasına konmak isteyenler onu öldürmüş olabilir. Araştırma yapmalıyız.
   Bir polis memuru:
   - Başkomiserim burada bu şahsı tanıyan bir baloncu var.
   Baloncu 50 yaşlarında kel, beyaz bıyıklı hafif şişmanca bir adamdı.
   Baloncu adam:
   - Buyrun Başkomiserim.
   Genç Dedektif:
  - İyi günler beyefendi. Maktulü tanıdığınızı söylüyormuşsunuz.
    Baloncu adam:
  - Evet, Dedektif Bey. Tanıyorum. Ben her gün burada balon satarım. Bu evsiz adam da hep burada birilerinin ona yemek getirmesini beklerdi.
   Genç Dedektif:
   - Herhangi bir şey görmediniz mi bugün?
   Baloncu adam:
  - Maalesef. Cinayetin işlendiği saatlerde burada değildim. Daha öncelerde de olmam zaten. Ben her gün saat 1'den itibaren sahilin başından sahilin sonuna kadar yürüyüp balon satarım. Buralara 3 gibi gelirim. Hatta bakın saat 3'ü 25 geçiyor.
   Genç Dedektif:
   - Pekala pekala beyefendi. Siz işinize dönün.
   Baloncu gittikten sonra Genç Dedektif:
   - Bu ifadeden bir şey çıkmaz. Her şeyi otopsi ve eğer varsa kanıtlar ortaya çıkaracak.
    Bu arada simit satan 7 yaşlarında kısa boylu, beyaz zemin üstünde kırmızı çizgili kazaklı, kot pantolonlu, sarı saçlı yeşil gözlü bir çocuk gelir.
    Çocuk:
    - Dedektif Bey, Dedektif Bey. Ben bu amcayı öldürülenleri gördüm.
   Genç Dedektif heyecanla:
    - Ne?! Kim dedi?
    Çocuk:
    - Ben.
    Başkomiser Kadir Bey:
    - Bak, ufaklık bize doğru söylüyorsun değil mi?
   Çocuk:
   - Evet. Bir tane siyah kargo tipi özel araba hızlıca önümden geçti. Ben de simit satıyordum.
  Başkomiser Kadir Bey:
  - Ne kadar süre önce oldu bu olay?
  Çocuk:
  - 45 dakika önce.
Genç Dedektif:
- Başka bir şey görmedin mi?
Çocuk biraz düşündükten sonra "Şey" diye başladı söze.
- Bir de arabanın arka camında "Arslan Holding" yazıyordu.
Genç Dedektif:
- Hıh, işin içine Hüseyin Arslan da katıldı.
Başkomiser Kadir Bey:
- Sen hep burada mı simit satarsın?
Çocuk:
- Hayır, bir üst sokakta.
Başkomiser Kadir Bey:
- Bu adamı tanıyor musun, peki?
Çocuk:
- Birkaç kere. İki ya da üç. Bu araba daha önce ölen amcayı iki kere alıp, götürdü. Sonra yine geri getirdi.
Genç Dedektif:
- Önce yardım sonra öldürme. Neyse ufaklık, anlatacakların bu kadarsa gidebilirsin.
Başkomiser Kadir Bey:
- Bir dakika ufaklık! Adın ne senin?
"Polat"
"Polatcığım senin okulun yok mu da bu saatlerde sokakta simit satıyorsun?"
"Amirim aileme bakmam lazım. Okula falan gitmiyorum ki ben."
"Peki, anladım. Yardımın için teşekkürler."
Merkeze giden Başkomiser Kadir Bey ve Genç Dedektif'e asistan Pelin de katılmıştır.
Genç Dedektif:
- Arslan Holding'in kuruluşu eskilere dayanıyor ancak son 5 yılda kazandıkları ihalelere bayağı ünlendi. 5 yıldır holdingin yöntemi Hüseyin Arslan'a ait. Holding aynı zamanda fakirlere, yardıma muhtaç ailelere, şehit ve gazilere onların ailelerine yardım ediyor.
   Başkomiser Kadir Bey gülümseyerek:
   - Bayağı yardımsever bir şirketmiş. Genç Dedektif, Pelin siz şu şirkete bir bakın. Çünkü, bu işte onların parmağı olduğu kesin. Aman sakın polis falan olduğunuzu kimseye çaktırmayın.
  Genç Dedektif:
  - Kılık değiştirerek suçlu yakalamak bizim işimiz!
   Genç Dedektif ve asistanı Pelin şirkete giderler. Tam içeri girecekken güvenlik görevlisi onları görür.
    "Pardon bay ve bayan, nereye acaba?"
    "Eee, biz Hüseyin Arslan ile konuşacaktık."
   "Şu an önemli bir toplantıda kendileri."
   "Nasıl görüşeceğiz peki?"
   "Randevu ile."
   Genç Dedektif adamı dinlemez ve tam bir adım atacakken güvenlik görevlisi engeller.
   - Lütfen beyefendi zorluk çıkarmayın.
   Genç Dedektif ve Pelin elleri boş bir şekilde şirketten dışarı çıkarlar.
   Pelin:
   - Of, yine elimiz boş!
   Genç Dedektif:
   - Ben asla elim boş dönmem.
   Genç Dedektif ileriye doğru bakar.
    Pelin:
   - Nereye bakıyorsun sen?
   Genç Dedektif hafifçe gülümser.
    Az sonra şirkete ikisi de arap kıyafetleri ile girerler. Genç Dedektif kafasına beyaz başlığını geçirmiş, takma siyah bir sakal takmıştır. Pelin ise çarşafa bürünmüştür.
    Pelin:
    - Niye böyle bir kılığa girdik?  
    Genç Dedektif:
    - Lütfen, görevlinin yanında konuşma. Bizim olduğumuzu çakmamalı.
    Görevli onları şöyle bir süzer:
    - Buyrun.
    Genç Dedektif:
   - Selamün aleyküm. Ene (Ben) Ahmet bin Muhammed oğlu Ya bin Seyid, Ya bin Eşref, Abdullah bin Malik. Biz geldik görüşmeye. Bu da avradım Halime.
   Güvenlik görevlisi:
   - Gelin ben çıkarayım.
   Genç Dedektif:
   - Yok, yok gerek yok. Sen tarif et biz çıkalım yukarı.
   Güvenlik görevlisi:
   - Peki, ikinci katta en soldaki büyük oda.
   Genç Dedektif:
   - Ayva, ayva. Şükran.
   Genç Dedektif ve Pelin yukarı çıkarlar.
   Pelin:
   - Hala bir şey anlamadım tam olarak.
   Genç Dedektif:
   - Dışarıda Arap korumalar vardı. Tahminim Araplar görüşmeye gelmiş diye düşündüm. Güvenlik görevlisi sandığımdan da saf çıktı. Neyse, şimdi şunları çıkaralım.
   Kıyafetleri çıkarıp yarım saat beklerler. Genç Dedektif orada bazı broşürlere bakar. Araplar çıkınca odaya girerler.
   Genç Dedektif:
   - Merhaba.
   Hüseyin Arslan:
   - Merhaba da buraya nasıl geldiniz? Kimsiniz?
   Genç Dedektif:
   - Ben dedektif Fatih Gerçek. Neyse, uzatmayalım. Ben sizi bir evsiz hakkında soruşturacaktım.
   Hüseyin Arslan:
   - Ne evsizi? Manyak mısınız siz?
   Genç Dedektifi adresi söyleyerek:
   - Buradaki evsiz bir adama arada sırada yardım ediyormuşsunuz.
   Hüseyin Arslan:
   - Ee, ne var? Yardım etmek suç mu?
   Genç Dedektif:
   - O evsiz adam bugün ölü bulundu. Ve öldüğü saatlerde bir arabanız oradaydı.
  Hüseyin Arslan:
  - Bakın kanıtlarınız olmadan beni suçlayamazsınız. Çıkın buradan.
  Genç Dedektif ve Pelin şirketten çıkar.
  Güvenlik görevlisi bunları görüp "Siz..." diyebilir. Genç Dedektif ise gururlu bir gülüşle oradan ayrılır.
  Merkeze gittiklerinde otopsi sonucunu ve kamera kayıtlarını incelerler.
  Başkomiser Kadir Bey:
  - Sizden bir şey çıkmadı, demek. Evsiz bıçaklanarak öldürülmüş. Adı da Ali Gür. Kamera kayıtları da o arabayı doğruluyor. Geriye tek kalan katili bulmak.
   Genç Dedektif izin alarak oradan ayrılır.
   Akşam olur. Çalışma masasında bir takım kağıtları büyüteçle okuyup, not defterine not alır.
   Ertesi sabah olunca Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve Pelin şirkete giderler. Hüseyin Arslan'ın odasına çıkarlar.
   Başkomiser Kadir Bey:
   - Merhaba Hüseyin Bey. Sizinle konuşacağız.
   Hüseyin Arslan:
   - Ya yeter artık! Bir adam ölmüş diye beni soruşturuyorsunuz. Var mı kanıtınız? Yoksa gidin beyefendi.
   Başkomiser Kadir Bey:
   - Genç Dedektif arkadaşımın anlatacakları var.
   Genç Dedektif ellerini önünde kenetleyerek söze başlar:
   - Öncelikle dün sizin odanızın önünde beklerken bazı broşürlere göz attım. Oradaki Ali ismi dikkatimi çekti. Bu ismi not aldım. Sonra şirketin geçmişini ve nüfus müdürlüklerini araştırdım. Babanız Hilmi Arslan'ın hisselerini ve şirketini araştırdığımda Ali Gür ismi dikkatimi çekti. Ali Gür babanızın ortağıydı. Son 12 yıldır hakkında herhangi bir bilgi yoktu. Daha sonra o sokağa gidip evsiz hakkında bilgiler topladım. Yaklaşık 12 yıldır oradaydı. Bütün bilgileri birleştirdiğimde ortaya bir sonuç çıkardım. Yani, olay aynen şöyle gerçekleşti: Olay bir sene öncesine dayanıyordu. Siz, Ali Bey'in şirketin ortağı olduğunu öğrendiniz. Ve onu bulup evsiz olduğunu öğrenince biraz rahatladınız çünkü hiçbir şeyden haberi yoktu. Özellikle şirketi ona bıraktığından. Önce ona baktınız. Bir adamın şirketin üzerinde hissesi olduğunu ona söylemesiyle işler değişti. Daha sonra da öldürdünüz.
Hüseyin Arslan:
- Evet, öldürdüm. Çünkü, şirketi o ite bırakamazdım.
Başkomiser Kadir Bey:
- Bundan sonra kız kardeşinize bırakacaksınız. Hüseyin Arslan, Ali Gür cinayetine azmettirmeden tutuklusunuz. Konuşacağınız her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılacaktır. Siz de beyler, cinayetten tutuklusunuz.
Adamlar merkeze götürüldükten sonra Başkomiser Kadir Bey:
- Geriye tek bir iş kaldı.
Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve Pelin simitçi çocuk Polat'ı okula yazdırırlar.

GENÇ DEDEKTİF 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin