LİMANDAKİ CESET

78 2 0
                                    

"Cinayet işlemek kağıt karalamaya benzer, bir işe yaramaz. Cinayet çözmek ise resim çizmeye benzer tam bir şaheserdir.
                                         Genç Dedektif..."
   Bu bölümde "Tesadüfün Ardındaki Cinayet" bölümünde belirtilen "Ahmet Taylan" cinayeti anlatılacaktır.
   Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve asistan Pelin ile birlikte polis memurları sabahın erken saatlerinde Tuzla'daki bir limamda toplanmışlardır.
  Başkomiser Kadir Bey cesedin üzerindeki örtüyü açarak:
- Kişi dört defa bıçaklanarak öldürülmüş. Cesette dört tane bıçak izi var. Her şey otopsiden sonra belli olacak. Diyeceğin başka bir şey var mı, Genç Dedektif?
Maktül, 60'lı yaşlarda, düz seyrek kahverengi saçlı, sakallı ve bıyıklı, şişman ve uzun boylu adamdı.
Genç Dedektif:
- Kafama takılan ve ilgimi çeken birkaç şey var. Onları da otopsiden sonra belirleyeceğim.
Başkomiser Kadir Bey örtüyü kapatır. Ardından:
- Peki, öyle yap o zaman. Arkadaşlar cesedi alalım. Etrafta da çalışmalara devam edin.
Merkeze gittiklerinde Başkomiser Kadir Bey ile Genç Dedektif, Başkomiser Kadir Bey'in odasında otururlar.
Genç Dedektif:
- Cinayet neden işlendi acaba?
Başkomiser Kadir Bey:
- İşte bunu kanıtlar söyleyecek. Senin düşündüğün birkaç şey vardı, onlar neydi?
Genç Dedektif:
- Aslında otopsiden sonra söyleyecektim ama şimdiden bir iki tanesini söyleyeyim. Öncelikle maktulün gömleğinin sol kolu biraz sıyrıktı. Kolunda çizik izi vardı. Maktül öldürülmeden önce kavga etmiş ya da işkence görmüş olabilir. Tabi, öldükten sonra da yapılmış olabilir. O yüzden otopsiyi bekleyelim, dedim. Bir de maktulün pantolonunun diz kısmında değişik türde bir kıl ya da çöp vardı. Tahminim, saman. Bu da katilin orada öldürülmediğini başka yerde öldürülüp o yere taşındığını gösteriyor.
Başkomiser Kadir Bey:
- Olabilir. Şimdilik senin bu gördüklerin çok önemli. Göz önünde bulunduracağım. Yarın gelecek olan otopsi ve bulgu sonuçları eminim bu cinayeti çözecek. Neyse bugünlük bu kadar. Elimizde bir şüpheli de yok.
Genç Dedektif:
- Bulacağız, amirim, bulacağız.
O akşam Genç Dedektif bulduğu bilgileri not defterine not edip ansiklopedilerden başka bilgiler toplar.
Ertesi gün olur.
Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ile birlikte odaya girer. Hemen ardından da bir polis memuru odaya girer.
Polis memuru:
- Başkomiserim.
Başkomiser Kadir Bey:
- Hah, gel.
Polis memuru dosyayı masaya bırakıp odadan çıkarken içeriye laboratuvar uzmanı girer.
Laboratuvar uzmanı, sarı saçlı, mavi gözlü, zayıf genç bir bayandır.
Başkomiser Kadir Bey:
- Evet, Beril açıkla bakalım. Neler buldun?
Beril:
- Adamın adı Ahmet Taylan. 62 yaşında. 4 defa bıçaklanarak öldürülmüş. Bıçak izlerine göre kelebek bıçağı olabileceğini düşünüyoruz.
Genç Dedektif:
- Tam tahmin ettiğim gibi.
  Beril:
- Cesedin sol kolunda uzun bir kesik var. Katil cesedi öldürdükten sonra keskin sivri bir cisimle maktulün kolu çizilmiş. Cinayet silahı olan bıçak da olabilir herhangi bir cam parçası ya da benzeri bir şeyle. Bunu yaparken maktülden intikam almak istemiş olabilir. Katilin üzerinde saman ve tahta kurusu numunelerine rastladık. Bu da maktulün samanlıkta ya da ahır gibi bir yerde öldürüldüğünü düşünüyoruz. Öte yandan maktulün gömleğinde tiner izine rastladık.
Başkomiser Kadir Bey:
- Tinerciler öldürmüş olabilir mi?
Beril:
- Bilmiyorum, Başkomiserim.
Genç Dedektif:
- Tiner önemli bir bulgu. Belki de maktül tiner kullanan bir kişi tarafından öldürüldü.
Başka?
Beril:
- Maalesef bu kadar. Bu arada maktulün eşi gelmiş. Merkezde kayıp başvurusu yaptığı zaman söylemişler. Şu an sorgu odasında.
Başkomiser Kadir Bey:
- Bir görelim hanımefendiyi.
Başkomiser Kadir Bey sorgu odasına girer.
Maktülün eşi içeridedir. Kahverengi kısa kıvırcık saçlı, kahverengi gözlü, orta boylu, şişman, 60 yaşındadır. İsmi Ayla'dır.
Başkomiser Kadir Bey:
- Öncelikle başınız sağolsun.
Ayla Hanım ağlamaya başlayarak:
- Sağolun Komiser Bey.
Başkomiser Kadir Bey:
- Ayla Hanım, size birkaç sorum olacak. Kendinizi rahat hissedin. Şimdi kocanızın düşmanı falan var mıydı?
Ayla Hanım:
- Hayır, yoktu. Ben tek kaldım komiserim. Oğlum Efe iki yıl önce Amerika'da trafik kazasında öldü. Ne yaparım ben şimdi?
Başkomiser Kadir Bey iç çekerek:
- Eşiniz ne yapardı? Ne işle meşguldü?
Ayla Hanım:
- Eşim emekli oto tamircisiydi. 4 sene önce emekli oldu. Anca. Hemen bir tekne aldı. Balığa çıkmayı çok severdi. Hele oğlumuzu kaybettikten sonra kendini iyice denize vurdu. Yalnız, geçen hafta eve biraz bozuk geldi. Sordum. Biri gelmiş. Teknelerin kaldırılmasını istiyormuş. Limanda düzenleme yapıp kendi yatı için özel yer mi ayarlayacakmış, ne? Tartışmışlar biraz. Belki o adamı sorgulayabilirsiniz diye düşündüm.
Başkomiser Kadir Bey:
- Kimmiş o adam?
Ayla Hanım:
- Aa, valla neydi adı, unuttum. Saim miydi, Sedat mıydı öyle bir şeydi. Sami'ydi galiba. Soyadını bilmem. Oradaki bir yatın sahibiymiş.
Başkomiser Kadir Bey:
- Şimdilik gidebilirsiniz. Tekrardan başınız sağolsun.
Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif'in yanına gider.
Başkomiser Kadir Bey:
- Ne diyorsun Genç Dedektif?
Genç Dedektif:
- Buna bir bakmalıyız. Belki bir şeyler çıkar.
Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve asistan Pelin, Sami Bey'i sorgulamaya gider.
Başkomiser Kadir Bey oradan yaşlı bir adama:
- Sami diye biri var mı buralarda?
Yaşlı adam parmağıyla göstererek:
- Bakın, şu yattadır.
Başkomiser Kadir Bey:
- Oldu, sağolun, teşekkürler.
Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve asistan Pelin yata giderler.
Yatın içinden 35 yaşında, kısa düz siyah saçlı, siyah gözlü, orta boylu ve zayıf bir adam çıkar.
Adam:
- Buyrun kime bakmıştınız?
Başkomiser Kadir Bey:
- Sami Bey siz misiniz?
Adam:
- Evet, buyrun.
Başkomiser Kadir Bey:
- Sami, soyisim ne?
Sami Bey:
- Sami Keser.
Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve asistan Pelin yattaki masaya oturtmuşlardır.
Sami Bey:
- Buyrun komiserim ne istiyorsunuz benden?
Başkomiser Kadir Bey:
- Ahmet Taylan'ı tanıyor musunuz?
Sami Bey:
- Valla Taylan maylan bilmem ama şurada teknesi olan bir Ahmet vardı.
Başkomiser Kadir Bey:
- Güzel tanıyorsunuz.
Sami Bey:
- Şikayette mi bulundu?
Başkomiser Kadir Bey:
- Hayır, öldürüldü.
Sami Bey:
- Öldürüldü mü? Kim niye öldürsün onu?
Başkomiser Kadir Bey:
- Duyduğumuza göre tartışmışsınız. Anlatın bakalım.
Sami Bey:
- Bakın Başkomiser Bey. Ben yatımı daha geniş bir yere çekmek için liman başkanlığından, kaymakamlıktan, belediyeden, her yerden izin aldım. Herkes imza verirse bu iş olacaktı. Gelgelelim, başta Ahmet Bey olmak üzere birkaç kişi önce istemedi. Sonra vazgeçtiler. Sadece Ahmet Bey kaldı. Bir türlü ikna edemedim. Geçen hafta tekrar rica ettim. Hakaretler etti, saldırdı. Ben de tutamadım kendimi. Neyse, bir şey olmadan ayırdılar.
Başkomiser Kadir Bey:
- Öldüğüne üzülmediniz yani?
Sami Bey:
- Valla ne üzüldüm ne sevindim? Beni ilgilendirmez banane. Yalnız ortada dolaşan dedikoduya göre bizim mahallenin tefecisi Zalim Ramazan'a borçlanmış. İki adam geçen hafta, "Seni öldürürüz." diye tehdit etmişler. Bir araştırın.
Başkomiser Kadir Bey:
- Peki neyse, bir şey olursa sizinle sonra konuşuruz. Genç Dedektif senin soracağın bir şey var mı?
Genç Dedektif:
- Şu bıçak size mi ait?
Sami Bey:
- E, e, evet ne oldu ki?
Genç Dedektif:
- Sapını özel olarak mı yaptırdınız?
Sami Bey:
- Evet.
Genç Dedektif:
- Kelebek bıçağı o, değil mi?
Sami Bey:
- Evet.
Genç Dedektif:
- Bu kadar. İlgimi çekti sadece. Özellikle bıçağın sapının özel olarak yaptırılması. Nerede yaptırdınız?
Sami Bey:
- Bayağı oldu. Hatırlamıyorum.
Genç Dedektif:
- Evet, sadece ilgimi çektiği için sordum, iyi günler.
Başkomiser Kadir Bey:
- İyi günler.
Sami Bey:
- İyi günler.
Genç Dedektif, Başkomiser Kadir Bey ve asistan Pelin yattan ayrılırlar.
Pelin:
- Adam resmen suçlu, ya. Sürekli takılıyor konuşurken.
Genç Dedektif:
- Öte yandan parmaklarını sürekli masaya vuruyordu. Bacağını da sallıyordu sürekli.
Pelin:
- Bacağını nereden gördün?
Genç Dedektif:
- Sallarken değiyordu.
Başkomiser Kadir Bey:
- Bana da değdi ama sorunumuz bu değil. Şimdi operasyon yapalım şu adamlara.
Başkomiser Kadir Bey polislerle birlikte Zalim Ramazan ve adamlarının yerine baskın yaparlar. Adamları sorgulamaya başlarlar.
Başkomiser Kadir Bey:
- Evet, Ramazan ne o tehdit etmeler falan?
Zalim Ramazan (Ramazan Söğüt) 50 yaşında, seyrek siyah ve beyaz saçlı, siyah gözlü, uzun boylu, hafif kiloludur.
Zalim Ramazan:
- Amirim yok öyle tehdit mehdit bizim kitabımızda.
Genç Dedektif içeri girer.
Genç Dedektif:
- Ama adamı tehdit etmişsiniz.
Zalim Ramazan:
- Hangi adamı ya?
Genç Dedektif:
- Ahmet Taylan'ı önce tehdit ettiniz sonra da öldürdünüz değil mi?
Başkomiser Kadir Bey:
- Hem de bıçaklayarak.
Zalim Ramazan:
- Başkomiserim, Dedektif Bey bakın bizim kitabımızda öldürme de tehdit de yok. Bizden Ahmet abi borç aldı. Süresi geçti. Ben de aha şu ikisini gönderdim. Biri Hüseyin, diğeri de Mustafa.
Başkomiser Kadir Bey:
- Evet, beyler anlatın bakalım. Tehdit ettiniz mi?
Hüseyin uzun boylu, siyah düz kısa saçlı, sakallı ve bıyıklı, siyah gözlü zayıf biridir.
Hüseyin Bey:
- Yok, Başkomiserim.
Başkomiser Kadir Bey:
- Adın soyadın ne senin?
Hüseyin Bey:
- Hüseyin Söğüt.
Başkomiser Kadir Bey:
- Ya senin?
Mustafa Bey:
- Mustafa Parlak.
Başkomiser Kadir Bey:
- Ölümle tehdit etmediniz yani?
Hüseyin Bey:
- Yok, Başkomiserim, değil ölümle tehdit bile etmedik. Yalnızca borcunun süresinin dolduğunu söyledik. Tefecimiz diye adımız çıkmış dokuza inmez sekize.
Başkomiser Kadir Bey:
- Sen de onaylıyor musun?
Mustafa Bey:
- Aynen Başkomiserim.
Başkomiser Kadir Bey:
- Hepsinin GBT'sine bakın. Sonuçları istiyorum. Şüpheli olduğunu düşündüğünüz varsa merkeze alın. Başka bir şey var mı Genç Dedektif?
Genç Dedektif:
- Hayır, Başkomiserim.
Akşam olur. Başkomiser Kadir Bey tam odadan çıkacakken bir polis memuru içeri girer.
Polis memuru:
- Başkomiserim.
Başkomiser Kadir Bey:
- Buyur.
Polis memuru:
- Kişilerin GBT'lerine baktık. Bazılarının adam yaralama, kaçakçılık ve hırsızlıktan sabıkaları vardı. Hiçbirini almadık.
Başkomiser Kadir Bey:
- Tamam.
Genç Dedektif evinde masasında oturmuş defterini büyüteçle incelemektedir.
Pelin:
- Neye bakıyorsun?
Genç Dedektif:
- Limanın krokisine. Bilgisayardan çıktısını aldım. Tarayıcının harita özelliğinden yararlanarak oraya üç yüz metre uzaklığında bir samanlık olduğunu buldum. Yarın sabah ilk işimiz orayı incelemeye almak olsun.
Ertesi gün olur. Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve asistan Pelin ile birlikte polis memurları limanda o samanlıktadır.
Başkomiser Kadir Bey:
- Evet ne diyeceksin Genç Dedektif?
Genç Dedektif:
- Başkomiserim, cinayetin işlendiği yer, burası. Yerdeki kan izleri ve ceset sürüklenirken iki etrafa toplanmış hatta kapıdan dışarı kadar çıkmış samanlar da bunu doğruluyor. Tiner de bu şişeden dökülmüş. Katil cesedi yakmaya çalışmış olmalı. Her şey tamam sadece katili yakalamam lazım.
Başkomiser Kadir Bey:
- Memur arkadaşlar, siz samanlıkta inceleme yapın.
Pelin:
- Fatih, gel biz de Ayla Hanım'a bakalım nasıl olmuş?
Genç Dedektif ve Pelin, Ayla Hanım'ı ziyaret ederler.
Pelin:
- Ayla Hanım, nasıl oldunuz?
Ayla Hanım:
- Sağolun, ne yapayım ben de Ahmet'in eşyalarını topladım. Ama bıçağını bulamadım. Nerede kim bilir?
Genç Dedektif:
- Nasıl bir bıçaktı?
Ayla Hanım:
- Kahverengi saplı kelebek bıçağıydı. Sapı işlemeydi. Özel olarak yaptırmıştı.
Genç Dedektif:
- Anladım. Çok önemli bir noktaya parmak bastınız. Pelin çıkıyoruz. İyi günler, Ayla Hanım.
Ayla Hanım:
- İyi günler.
Genç Dedektif ve Pelin evden çıkarlar.
Pelin:
- Ne öyle apar topar çıktın kadının evinden?
Genç Dedektif:
- Hemen Başkomiserime gidelim. Katili yakaladım.
Pelin:
- Tahmin ettim.
Genç Dedektif ve Pelin, Başkomiser Kadir Bey'e giderler.
Başkomiser Kadir Bey:
- Hadi anlat Genç Dedektif?
Genç Dedektif:
- Olay aynen şöyle gerçekleşti: "Sami, Ahmet'i takip etti ya da bir şekilde buldu. Tartıştılar. Ahmet Bey bıçağına davrandı ama Sami aldı ve öldürdü. Yakalanmamak için yakacaktı ama yapamadı. Cesedi limanın oraya getirdi. Elindeki cam parçasıyla kolunu kesti. Sonra da kaçtı."
  Başkomiser Kadir Bey, Genç Dedektif ve asistan Pelin tekrar yata giderler. Sami Bey avukatı Hilmi Bey ile oturmaktadır.
Genç Dedektif:
- Sami Keser, Ahmet Taylan'ı öldürmekten tutuklusun. Konuşacağın her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılacaktır.
Hilmi Bey seyrek siyah saçlı, siyah gözlü, hafif kilolu, orta boylu, gözlüklü bir adamdır.
Hilmi Bey:
- Müvekkilimle böyle konuşamazsınız. Deliliniz var mı?
Genç Dedektif parmağıyla göstererek:
- Evet, şu bıçak.
Sami Bey masadaki bıçağı denize atar. Kaçacakken polisler yakalar.
Birkaç saat içinde dalgıç polisler denize dalıp bıçağı çıkarmışlardır.
Sami Keser:
- Ben öldürdüm. İşime engel oluyordu. O gece içkiliydim. Yata geldiğimde o teknesinde ağ yapıyordu. Tartıştık. Küfür hakaret derken bir tane vurdum. Samanlığa koştu. Ben de peşinden. Kimse yoktu samanlıkta. Bıçağını aldı. Önce davrandım. Bıçakladım. Kendime geldiğimde ölmüştü. Tineri döktüm, yakacaktım. Birileri geçti. Yakmaktan vazgeçtim. Oraya taşıdım. Olan olmuştu bir de kolunu gazoz şişesi kırıp kolunu kestim. Kırıkları da denize attım. Bıçağı da temizleyip kendime aldım.
Sami Keser'in itirafının ardından Ahmet Taylan'ı öldürmekten 55 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
  Genç Dedektif bir vakayı çözmenin gururuyla mutlu olur.

GENÇ DEDEKTİF 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin