Birden yere düştüm. Sanki biri ittirmiş gibi. Her şeyi beyaz olan tek renkli şeyin sadece yapraklardan oluşan bir bitki olduğu odada değildim. Halı tanıdık geldi. Hatırlayınca kafamı hızla kaldırdım ve etrafa bakındım. Burası sadece o adam, köle gibi kullandığı hizmetçiler ve benim yaşadığım o evdi. Burası en karanlık anılarımı yaşadığım evdi. Anılarım gözümün önünden geçti. Dondum kaldım, tüylerim dike diken oldu. Yavaşça ayağa kalktım. Tam etrafıma bakınırken kendimi yine yerde buldum. Yanağım sızladı hemen ardından ağzıma metal bir tat geldi. Elimin tersiyle dudağımın netleşti yine içip gelmişti ve yine beni dövüyordu. Gözlerim doldu. Kafamı kaldırıp ona baktım. Gözlerimin buğulu olmasına rağmen ve sarhoşluğun verdiği etkiyle çökmüş olan dönük gözlerindeki ifadesizliği görebiliyordum. Gözlerinin içine baktım. Gözümden bir damla yaş aktı. Kalkarsam bir daha vuracağını bildiğim için kalkmaya çalışmadım. Sadece yavaş yavaş ve fark ettirmemeye çalışarak geriye gitmeye başladım. Sarhoş olduğu için fark etceğini sanmıyordum. Biraz gittikten sonra hızla arkamı dönüp ayağa kalkmayı düşünmüştüm. Hızlı hareketlerle arkamı döncekken omzum sert bir şekilde sehpaya çarptım. Sehpanın üstünde duran vazo yere düştü ve saliseler içinde ufak parçalara ayrıldı. Her yer kurumuş gül yaprakları ve seramik parçaları oldu. Kafamı kaldırıp gözlerindeki kin ve nefrete baktım. Zarar vercek korkusuyla hızla ayağa kalktım ve arkamı ona dönmeden titrek hareketlerle geri geri sendeleyerek yürüdüm. Hızlı hareket etmeye çalışarak önüme döndüm ve orta sehpanın etrafından dolaşarak kapıya koşar adımlarla gidiyordum ki saçımı bütün kuvvetini kullanırmışçasına asıldı ve yere düştüm. Olayın şokunu atlatamadan karnıma tekme atmaya başladı. Cenin şeklini aldım.yüzümü bacaklarıma sakladımve bu işgencenin bitmesini istedim. Evin yakın çevresinde kimse yoktu. Ne bir ev, ne bir insan... Hizmetliler korkularından bu saatlerde yani o adamın sarhoş olduğu zamanlar evin bir köşesine siner ve bu saatlerin bitmesini beklerlerdi. Daha sonralari ise aciyan bakışlara mağrum kalırdım. Bacaklarımı karnıma çektiğim için bacaklarıma vurmaya başladı. Tekmeler birden kesildi. Ayaklarımı temkinli bi şekilde indirdim. Kendimi birden odada buldum. Bembeyaz olan odada. Kendimi yorganın içinde sırılsıklam ter olmuş bir şekilde buldum. Ağlamaktan çapaklanmış olan gözlerimi zar zor ovuşturarak açtım. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp yere bastım. Soğuk zemin tenime değince ürperdim. Yataktan destek alarak ayağa kalktım. Gözlerim buğulu olduğu için her yer bulanıktı. Küçük olan odanın her yerini ezbere bildiğim için bir yerlere çarpmadan tuvaletin yerini bulabildim. Her adım attığımda sesini daha iyi duyabildiğim damla seslerine kulak asmadım. Lavaboya ulaştığımda musluğu sağa çevirdim. Gıcırdıyarak ve biraz zorlanarakta olsa musluğu açtım. Elimi durulayıp avcuma aldığım suyu yüzüme çarptım. Bunu bir kaç kez daha tekrarladıktan sonra musluğu kapattım. Gıcırtı sesi her seferinde kulağımı tırmalıyordu. Yatağın yolunu tuttum. Yatağa ayağımı sarkıtacak sekilde oturup duvara yaslandım. Kafami arkaya atıp gözlerimi yumdum. Eski anılarımdan aklıma gelen görüntülerle birlikte gözümü açtım. Kafamı yastığa koyup uyumayı denedim. Gözlerimi kapattıkça aklıma o görüntüler geliyordu. Başımı ellerimin arasına alıp alnımı ovaladım. Ayaklarımı yatağa uzatıp yorganı düzelttim. Rüyayı ve anılarımı düşünmemeye çalışarak uyumayı denedim.
Ne zaman uyuduğumu kestiremedim. Kapının açılma sesiyle uyandım. Gelene bakmak için yatakta döndüm. Kapıdan bana doğru gelen hemşireye baktım sonra da elindeki tepsiye. Hemşireye bir daha baktıktan sonra yatakta döndüm ve hemşireye sırtımı verdim. Adım sesleri yaklaştı ve tepsinin komodinin üzerine bırakma sesini duydum. Bir kaç tıkırtıdan sonra sesler kesildi. Başımla beklediğini anladım. Bir an önce gitmesi için yorganı üzerimden atıp hemşireye doğru döndüm. Bir elinde ilaç diğer elinde bir bardağın yarısına kadar suyla bana bıkkın bir ifadeyle bakıyordu. Umursamaz bir tavırla bardakla hapı aldım. Hapı ağzıma atıp dilimin altına yerleştirdim. Sudan bir kaç yudum alıp tepsiye sertçe koydum. Hareketsizce başımda dikelmeye devam edince ağzımı açıp yuttuğumu gösterdim. Tepsiyi eline alıp kapıya yöneldi. Bir şeyler homurdanarak kapıdan çıktı. Sertçe kapıyı kapatmasını umursamadan ağzımda erimeye başlayan hapı elime çıkardım. Ayağa kalkıp yatağın ucunda duran saksıya yöneldim. Eğilip toprağı biraz eşeledikten sonra elimdeki hapı şekilsiz çukurun içine atıp parmağımla aşağı doğru ittirdim. Biraz derine indiği kanaatine varınca hapın üstünü toprakla örttüm. Her hap içme saatinde bu işlemi yaptığım için bitki eski yeşilliğini kaybetmişti. Çürümeye başlamıs bitki kokmaya da başlamıştı. Bitkinin başından kalkıp yatağa tekrar uzandım. Gözüm kapıya daldı. Sanki biri gelip beni bu cehennemden kurtaracakmış gibi. Ya da birisinin kurtarmasını beklemem, ben kurtarırım kendimi bu cehennemden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Doğuşu
AcciónGözüm kapıya daldı. Sanki biri gelip beni bu cehennemden kurtaracakmış gibi. Ya da birisinin kurtarmasını beklemem, ben kurtarırım kendimi bu cehennemden. Kin Nefret Acı ve İntikam Acıyla dolu geçmişinden intikam almak isteyen Güneş'in her şey isted...