Buraya ilk geldiğimde ki korku artık yoktu içimde. İlk geldiğim günlerde burayı hak ettiğimi düşündüren sinir krizlerim ve ağlama krizlerim de artık yoktu. Artık sakın kafayla düşünüp buradan kurtuluş planlarımı yapabiliyordum. Sorun çıkarmayıp kendime zarar vermediğim için 3 ay önce beni normal odaya aldılar ve artık belirli saatlerde görevlilerin gözetiminde dışarı çıkabiliyordum. Bu saatleri henüz kendi isteğimle belirleyemesem de bu işime yarıyordu plan konusunda. Benimle aynı müdahaleyi gören ve yan odada tutulan kızla konuşup buranın dışarısı hakkında bilgi edinmiştim. Kurtuluş planımda büyük payı vardı. Deniz yani yan odadaki, bana yardım eden kız benimle hemen hemen ayni durumdaydı. Sadece ilaçları biraz daha hafifti. Deniz dışarı çıkma saatinde açık alanda olay çıkaracaktı ben de bu fırsattan yararlanarak odama dönüp dolabımda duran görevli kıyafetlerini giyecektim ve herkesin bulunduğu tarafın ters istikametine giderek kurtulacaktım buradan. Bugün son detaylarını da konuşup günü belirleyecektik. Ben düşüncelerimle boğuşurken kapı aniden açıldı. Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım. Görevlilerden biri gelmişti ve büyük ihtimalle dışarı çıkarmak için gelmişti. Tahmin ettiğim gibi oldu ve konuşmaya başladı.
"Hadi kalk. Dışarı çıkma zamanın geldi." Görevlilerin sanki onların değer vermediği evcil hayvanlarıymışız gibi davranmalarından nefret ediyorum. Kapıda dikilip koluna girmem için kolunu araladı. Her gün aynı şeyleri aynı zamanda aynı rutinde yapmaktan bunalmıştım. Yerimden oflayarak kalktım ve kolunu görmezden gelerek yanından geçip kapıdan çıktım. Koridorda onu beklemeye başladım. Kapıyı kapatıp yanıma geldi. Kaçma ihtimalime karşı koluma girdi. Beni de zorla arkasından yürüttü. Sırıttım. Buradan bu önlemlerine karşı kaçacaktım. Bir adım gerisinden gelirken artık ezbere bildiğim koridora baktım. Hiç pencere yoktu. Gün ışığının girebileceği en ufak delik bile yoktu. Bembeyaz duvarlar, belirli aralıklarla oda kapıları ve yeni silindiğini belli eden ışığın altında parlayan yerdeki siyah, beyaz kareli fayanslar... Uzun koridoru tavandaki beyaz ışıklar aydınlatıyordu. Koridor dar ve uzundu ve bir kaç ışık çalışmıyordu. Kapıların bazılarından bağırma sesleri geliyordu. Aldırış etmeden önüme döndüm. Artık buradaki her şeye alışmıştım. İlk geldiğimde bulunduğum ortamdaki hastaların yaptıklarına bile alışmıştım. Koridorun sonuna vardığımızda demir parmaklıkların başında bekleyen görevli kemerinde asılmış olan 6-7 tane anahtarın olduğu anahtarlıktan ilk anahtarı alıp siyah bazı yerleri paslanmış ve boyası dökülmüş parmaklıkların kilit deliğine anahtarı sokup iki kere çevirdi. Parmaklıkları geçebileceğimiz kadar araladı. Koluma giren görevli çekiştirerek kapıdan geçirdi. Arkamızdan demir parmaklıkları kapatıp kilitledi. Boş koridorda bir kaç metre yürüdükten sonra karşımıza çıkan kapıyı tıklattı. Diğer taraftaki kişi kapının üst tarafında olan dikdörtgen şeklindeki sürgülü yeri çekti ve bize baktı. Görevliyle bakıştıklarından sonra tekrar o gözü kapatıp ilk önce kapının kilidini sonra da kapıyı açtı. Yanımdaki görevli beni dışarı çıkardı ve kolumdan çıktı. Ondan bir iki adım uzaklaştıktan sonra esnedim. Bütün gün küçük bir odada sıkışıp kalmaktan her yerim uyuşmuştu. Etrafıma göz gezdirdim. 2 ve ya 3 metre yükseklikte dümdüz duvarlarla çevriliydi etrafımız. Duvarların üstü dikenli teller ile çevriliydi. Deniz’in dediğine teller göre her ihtimale karşı elektrikliydi. Kare şeklindeki duvarları iki katlı bina tamamlıyordu. Binanın yerin altında bir katı daha vardı. Toplam üç katı olan binada zemin katında kalorifer dairesi ve durumu en ağır yani tedavilere karşı hiç bir tepki vermeyen, tedavi umudu olmayan hastalar yer alıyordu. Birinci katta daha iyi durumda olanlar, tedavi edilebilecek hastalar yer alıyordu. En üst katta ise doktorların odaları, yemekhane ve temizlik görevlilerin eşyalarının bulunduğu odalar vardı. Görevli kıyafetini de Deniz yemek saatinde oradan almıştı. Binanın dış tarafının bize bakan cephesinde iki katta da balkon vardı. Her balkonda birer tane bekçi yer alıyordu. Etrafıma bakınmayı kesip Deniz ile hep buluştuğumuz köşeye baktım. Duvarın gölgesinde yere oturmuş bir şekilde beni bekliyordu. Hızlı adımlarla yanına gittim. Ona yaklaştığımı görünce ayağa kalktı. Sanki uzun zamandır görüşmemişiz gibi ilk önce sarıldık. Dikkat çekmemek için genelde gülerek ilk konuşur normal şeyler konuşuruz. Herkes başka yöne dikkatini verince de asıl konularımızı konuşuruz. Yine aynı şeyi yaparak herkesin dikkati bizim üzerimizden çekilince konuşmaya başladık.
“Planı ne zaman yapacağız?” Diyerek konuya ilk giren o oldu.
“Son detayları da gözde geçirdikten hemen sonra.” Planı son kez gözden geçirerek mükemmel olduğuna karar verdikten sonra günü belirledik. 3 gün sonra buradan kurtuluyordum artık.
~ 3 GÜN SONRA ~
Musluğu kapatıp odaya döndüm. Dolaptaki kıyafetleri bir kez daha kontrol ettim. Hizmetli kıyafeti çantanın altındaydı. İşime yarayabilecek küçük eşyaların bulunduğu çantayı da kontrol ettikten sonra dolabın kapağını kapattım. Yatağıma dönüp yorganı kaldırdım. Hemşire beni dışarı çıkarmak için geldiğinde bir müddet oyalanması gerekiyordu. Bu yüzden geldiğinde sırtımı ona döneceğim, beni kaldırmaya zorladığında da midem bulanıyormuş gibi yapıp lavaboya gideceğim. Bu da Deniz’e lazım olan süreyi sağlayacaktı. Yatağa girip yorganı üzerime örttüm. 10-15 dakika bekledikten sonra kapı açıldı. Hemşirenin geldiğini gördüğüm gibi arkamı dönüp yorganı başıma kadar çekip sıkı sıkı tutum. Adımla seslenip yatağa doğru gelmeye başladı. Yorganı daha sıkı kavrayıp bekledim. Tepsiyi koyduktan sonra adımla tekrar seslendi. Sesinin yakınlığından başımda dikildiğini anlayabildim. Stresten terlemeye başlamıştım. Hemşire yorganı tutup çekiştirmeye başladı.
Bir.
İki.
Üç.
Yorganı üstümden atıp elim ağzımda koşar adımlarla lavaboya gittim. Hızlı davranıp kapıyı kapattım ve arkasında durdum. Tedbir amaçlı kapıların kilitleri ve kilit yerleri yoktu. Kusma sesleri çıkarmaya başladım. Hemşire kapıya vurmaya başladı. Tam iyi olup olmadığımı sorarken dışarıdan bağırma sesleri ve yardım çığlıkları duyulmaya başladı. Hemşire cümlesini tamamlamadan adım sesleri duyuldu. Kapıyı yavaşça açıp odaya baktım. Kapıyı açık bırakıp gitmişti. Sırt çantamı alıp lavaboda günlük kıyafetlerimi giydim. Dolapta sakladığım hizmetli kıyafetlerine baktım. Siz kapağımın bir karış altında biten uzun hizmetli ceketi üstüme geçirdim. Saçımı, başımın arkasından topuz yapıp çantadan çıkan tokayla sabitledim. Görevli şapkasını da taktıktan sonra çantadaki eşyalara baktım. Bir kaç parça kıyafet ve iç çamaşırı vardı. Çantayı ters çevirip eşyaları boşalttım. En altında kare şeklinde sonradan dikilmiş pir kumaş parçası vardı. Çantanın iç astarıyla aynı renkti. Dikişleri gevşek olduğu için elimle yırtabildim. Küçük bir çakı vardı. Çakıyı alıp çantadan çıkan spor ayakkabıyı giydikten sonra ayağımın yanına yerleştirdim. Görünmediğine emin olduktan sonra yırttığım gözde başka bir şey var mı diye baktım. Bir tane SIM kartı vardı. Hizmetli ceketinin iç tarafında cep vardı. Fermuarlı göze SIM kartını koyup fermuarını çektikten sonra ceketin düğmelerini iliklemeye başladım. Telefon var mı diye çantayı bir kat daha kontrol ettim. Olmadığına emin olduktan sonra çantayı geri dolaba koydum. Zamanım az kalmıştı. Bir an önce odada işimi bitirip görevliler fark etmeden buradan uzaklaşmam gerekiyordu. Heyecandan ellerim titriyordu ve soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Uzun yılların sonunda artık özgür olacaktım, istediğimi yapabilecektim. Ama ilk önce buradan çıkmam gerekiyordu. Odamın kapısını yavaşça açtım. Başımı uzatıp koridorun boş olup olmadığını kontrol ettim. Sağ taraf demir parmaklıklara kadar boştu. Orada bekleyen güvenlik görevlisi yoktu. Büyük ihtimalle o da olayın olduğu yere gitmişti. Sol koridor da boştu. Sol koridora dönüp başımı eğip hızlı adımlarla yürüdüm. Koridorun sonuna gelince durdum. Koridor sağa doğru devam ediyordu. Başımı duvardan uzatıp koridorun durumunu kontrol ettim. Boş olduğunu görünce uzun koridorda yürümeye başladım. Adımlarımı hızlandırıp merdivenlere vardım. Sağ taraftaki merdiven yukarı çıkıyordu. Sol taraftaki merdiven ise aşağı iniyordu. Ortada da asansör vardı. Özel kart ile çalışan asansör yemek arabası ve durumu ağır olan hastalar için kullanılıyordu. Asansöre bakınca aklıma buraya ilk geldiğimde bana o gömleği giydirip sakinleştirici iğneler ile beni o asansörün içinde zorla zapt etmeye çalıştıkları geldi. Buradan kurtulduktan sonra artık bu asansör de bu hastane de olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Doğuşu
AksiGözüm kapıya daldı. Sanki biri gelip beni bu cehennemden kurtaracakmış gibi. Ya da birisinin kurtarmasını beklemem, ben kurtarırım kendimi bu cehennemden. Kin Nefret Acı ve İntikam Acıyla dolu geçmişinden intikam almak isteyen Güneş'in her şey isted...