1. Bölümün düzenlenmiş halidir...
Roseline Taylor Silber
Yeni bir başlangıç yapılabilir benim için, hem de her zaman. Ama eğer yapamıyorsan ara verebilirsin yaşadığın hayata. Kendin için de bir şeyler yapabilirsin. Bir geceliğine kim olduğunu, ne olduğunu ve nerden geldiğini unutabilirsin. Umudunu yeşertecek şeyler yapabilirsin. Ya da umutsuzca bağlandığın, muhtaç olduğun şeylerden ayrıla bilirsin. Hiç değilse kısa bir süre kendini mutlu hissedebilirsin.
Ben Roseline Taylor Silber. İç mimarlık 2. Sınıf öğrencisiyim. Annem Fransız babam Alman. Almanyanın Berlin şehrinde yaşıyorum. Tabi buna yaşamak denilirse. Baskıcı ve sosyete bir ailenin ikiz çocuklarından bir dakika geç doğanıyım. Eh, az çok tahmin ediyorsunuzdur içinde bulunduğum baskıyı. Aramızda bir dakika olsa bile Drogo'ya abi demem bile şu anda ilginç gelecektir. Ama her tanrının gününü Silber'lerle geçirmek nasıl bilemezsiniz. Dedem üç ay önce vefat etmiş ve bütün mal varlığını bana bırakmıştı. Hep benim iyiliğimi düşünmüştü o zaten. Yine öyle olmuştu. Ölmeden önce bana biraz da olsa kendimi iyi hissetmemi ve kendi içimdeki özgüveni keşfetmemi söylemişti. Dedemin acısı her ne kadar benim içimi acıtsa da onun isteği olduğu için Fransa'ya gitme kararı almıştım. Ve şimdi uçağıma son dört saat kala anne babamın uyarılarını dinlemek mecburiyetinde bulunuyordum. Babam her zaman ki gibi tekli, kenar kısımları varaklı berjerlerden birinde yüzündeki buz gibi ifadeyle konuşuyordu. Bu onu dikkate almak için yeter de artardı. Ciddiyetinden bir an olsun ödün vermemesi onu daha da ürkütücü yapardı. Gözlerim onunkilere benziyordu. Sarı çizgili yeşilimsi gözler... Otuzlarının ortasında, bir kez bakıldığında dönüp tekrar bakılacak kadar çekici bir çehre ve oldukça kuvvetli bir cüsse. Gözlerim onunkinden biraz daha koyu tondaydı. Koyu yeşil gözlerim kehribar çizgilere sahipti. Babam şekillendiriciyle geriye yapıştırdığı saçlarının bozulan bir tutamını eliyle tekrar yerine gönderdi ve ciddiyetini bozmadan sözünü kesen anneme çevirdi bakışlarını. Annem uzun boylu, hatları oldukça kadınsı ve çekicilik konusunda bir çok mankene taş çıkartacak kadar güzel bir kadındır. Otuzlarının başında olmasına rağmen yan yana olduğumuzda ablam gibi gözükecek kadar genç gösterirdi. Koyu kumral saçlarının rengi düzenli olarak tuzlu suya girdiği için açılır ve güneşte sarı gibi gözükürdü. Bal rengine yakın çizgilerin yoğunlukta olmasına rağmen onun da yeşil gözleri vardı. Ustaca şekil verilmiş ve kuaför eli değdiği belli olan saçlarından bir kısmını omzunun üzerinden geriye bırakmıştı. Ayağında her zaman giydiği süet yüksek tabanlı topukluları vardı. Ve kalem elbisesiyle göz dolduruyordu. Tırnaklarındaki belli belirsiz bir renkte olan ojeli parmaklarını oturduğu koltukta üst üste attığı bacaklarının üzerinde kenetlemişti. Onlar hep...kusursuzdu. Konuşmaları zerre kadar umrumda değildi. Biran önce gitmek istiyordum. Onlar uyarılarını bitirdiğinde babam eliyle cevap vermem için işaret yapmıştı."Söylediklerimizi dikkate alsan iyi edersin kızım. Biliyorsun biz senin her zaman iyiliğini isteriz"
Annem yüzünde ki sahte şefkatle bana tebessüm etti.
"Siz nasıl isterseniz anneciğim. Zaten yarın akşam saatlerine kadar dönmeyi düşünüyorum."
"Ah. Biz sana hemen git gel demiyoruz tatlım. Sadece dikkatli ol ve seni aradığımızda ulaşabilelim istiyoruz."
"Pekala. Artık çıksam iyi olacak geç kalıp uçağı kaçırmak istemiyorum."
"Seni bırakabiliriz..."
"Sizinle orada vedalaşmak çok daha zor olacak. Gelmemeniz benim açımdan da sizin açınızdan da daha iyi olacaktır."
"Sen nasıl istersen kızım."
Babam hala oturuyordu. Annem bacaklarını indirip koltuktan kalktığı sırada o da ayaklanmıştı. Kapının önüne kadar onlar arkada ben önde ilerlemiş ve bavulumun yanına gidene kadar da durmamıştım. Annem bir iki damla yalandan da olsa göz yaşı dökmüştü ona geri döneceğimle ilgili birsürü şey söyleyip gidip yüzünü yıkamasını söylemiştim. Babam da beni desteklemiş ve ona yukarı çıkıp biraz rahatlamasını söylemişti. Annem merdivenleri çıkarken babam annem gözden kaybolana kadar beklemiş ve sonra ellerini kumaş pantolonunun cebine koyup bana çevirmişti bakışlarını.
"Roseline Taylor Silber. Kim olduğunu unutma ve her zaman bir Silber'a yakışır şekilde davranmayı unutma!"
"Peki baba."
"Geç kalmak istemiyorsan acele etsen iyi olur."
"Ah..."
Hızla bavulumu alması için babamın işaret verdiği adamın gelip bavulumu almasından sonra onu takip edip arabaya bindim. Cidden bu çok tuhaftı. Araba evin önünden hareket ettiğinde zafer dolu bir gülümsemeyle sırtımı arabanın deri koltuğuna yasladım. Belkide her şey çok daha güzel olabilirdi benim için. Ve bu bir başlangıç olabilirdi. Sanki her şey daha yeni başlıyor gibiydi. Herşey yeni mi başlıyordu?
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Diğer bölümler de en kısa zamanda düzenlenip sizinle paylaşılacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Tesadüf
Mystery / ThrillerTesadüflere inanır mısınız? Ben inanırdım. Tesadüfler sizi güldürebilir, acıtabilir ya da öldürebilir. Tesadüfler size yol gösterebilir. Ama bu tesadüf olduğunu düşündükleriniz size oynanan bir oyunsa. Hiçbirşey bilmezken ölmeyi mi tercih edersin, y...