Elena yüzünü omzuma gömerek ağlamaya devam ediyordu. Nick'e elimle yanıma yaklaşmasını işaret etmiştim. Sessiz adımlarla yanıma doğru eğildiğind kulağına fısıldadım.
"Bizi biraz yalnız bırakmanı isteyebilir miyim?"
Anında ayaklanmış ve odadan çıkmıştı. Kapının sesini duyduğunda Elena kafasını kaldırmıştı. Bakışlarımı irislerinin tâ en derinine kilitleyerek araladım dudaklarımı
"Ely?"
Kafasını iki yana sallayarak gözlerini sildi. Sonra kendisine ufak bir cimcik attı. Sanırım biraz fazla sıkmıştı bu yüzden canının acıdığını belirten bir iç çekiş ile tekrar bana döndü.
"R-rüya değil. Rose sen cidden gelmişsin!"
Gülümseyerek göz devirdim
"Ordan bakınca rüya gibi mi gözüküyorum Ely? Tabii ki de geldim."
Kolundaki serumu çekiştirmeye başlayınca elini tutarak onu yatağa yatırdım.
"Manyak mısın sen?! Ne yapıyorsun?"
"Gidelim burdan Rose. Önümüzdeki on yıl hastane falan görmek istemiyorum. Çıkart şu serumu da gidelim."
"Ely sakin olur musun? Öncelikle daha neden burada olduğunu bile bilmiyorum. Öylece çıkıp gidelim mi diyeceğim?"
Sıkıntıyla bir nefes vererek elini tutuşumdan kurtararak yatakta oturur pozisyona geçmişti. Karşısına oturarak konusmasını bekledim.
"Hastanedeyiz çünkü ben kaza geçirdim. Şimdi iyiyim. Hala burdaydik çünkü ben konuşmak ve iyi olduğumu söylemek istemiyordum."
"Ne kazasından bahsediyorsun?"
"Araba kazası. Tam olarak kaza da sayılmaz aslında. Havaalanına gidiyorduk, bir kaç aylığına Bahamalarda tatil yapacaktım ve uçağıma yetişmemiz gerekiyordu. Nick çok yoğun olduğu için şöförüne beni bırakmasını söylemişti. Herşey bir anda o kadar hızlıgelişti ki cidden yeni yeni idrak edebiliyorum. Karşı yoldaki araba çok hızlıydı kontrolünü kaybedip ters yöne girdi. Araba bariyerlere çarptığında durmadı. Bize çarptı. Sonrasını hatırlamıyorum. Ama bende pek fazla hasar yoktu. Sol bacağım çatlamıştı bir de kaburgalarım ezilmiş galiba. Öyle işte..."
Büyük bir ciddiyetle onu dinlerken çocuk gibi omuz silkmişti.
"Ya Rose neden oyle bakıyorsun. Nick'i arasana."
Cebimden telefonumu çıkartarak hemen son aramalardan numarayı bularak telefonu kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Gelebilirsin."
Telefonu suratıma kapatmıştı. Saniyesinde açılan kapı kapanmış ve bakışları bizi bulmuştu.
"Ely?"
Sesi umut doluydu. Elena ayağa kalkarak az öncekinin aksine düzgün bir şekilde kolundaki serum iğnesini çıkarttı.
"Rose ile beraber çıkış işlemlerini halledin. Eve gitmek istiyorum."
Elena dolaba yöneldiğinde icinde birkaç parça kıyafet olan dolaptaki herşeyi yatağın üzerine koymuştu. Oturduğum yerden kalkarak hızla Nick'in kolunu tuttum ve onu odadan çıkarttım. Sevinçten havaya uçmak üzereydi.
"S-sen cidden..o konuşuyor. Rose!"
Bir anda bedenimin havalanmasıyla ufak bir çığlık atmıştım. Nick etrafında birkaç tur döndükten sonra beni yere geri bırakmıştı. Başım döndüğü için sendelesem de çaktırmamaya çalışmıştım. Nick kolumdan tutarak beni asansöre doğru çekiştirirken mecburen ona ayak uydurmuş ve peşinden asansöre binmiştim. Çıkış işlemlerini halletmeye çalışan Nick'in yanjndan ayrılarak bekleme koltuklarından birisine oyurmuştum. Cebimden telefonumu çıkartarak arayıp aramamak konusunda her ne kadar da kararsız olsam da sonunda aramakta karar kılarak numarayı tuşlamış ve telefonu kulağıma götürmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Tesadüf
Misterio / SuspensoTesadüflere inanır mısınız? Ben inanırdım. Tesadüfler sizi güldürebilir, acıtabilir ya da öldürebilir. Tesadüfler size yol gösterebilir. Ama bu tesadüf olduğunu düşündükleriniz size oynanan bir oyunsa. Hiçbirşey bilmezken ölmeyi mi tercih edersin, y...