•BÖLÜM 1•

321 16 5
                                    

İdil'in ağzından:

Mucize, bana o kadar uzak bir kelime nasıl olur da hayatımı değiştirecek bir olay ile bana uğrayabilir ki. Hayatı bir düzen üstüne kurulmuş, gerçek ailesini hiç görmemiş, tanımamış birinin hayattan beklentisi ne olabilir ki.

Evet gerçek ailem beni üvey bir aileye vermişti. Bunun hikâyesini hiç bilmiyorum. Kimse de anlatmadı zaten. Şanslıydım ki üvey ailem beni 21 yaşıma kadar eksiksiz bir şekilde büyüttü ta ki her şeyi öğrenip evden atılana kadar. Üvey evlat olduğumu öğrendiğimde bütün hayattan irtibatım kesilmiş bilhassa hayatta sadece hayallerimin peşinden gitmeye karar vermiştim. Tamamen asosyalim ve hiç arkadaşım olmadı.

Şimdi ise bu boş sahil kenarında garip konuşan çiçekçi kadını düşünüyordum. Neden böyle bir şey söylemişti ki bana. Hayatımdan bir kesit dahi bilmeyen biri nasıl olur da ilk görüşte halimi anladı, aklım almıyordu.

Üşüdüğümü hissettiğimde havanın da karardığını fark etmem kısa sürdü. Çantamdan telefonumu çıkarıp saate baktığımda 18:20'yi gösteriyordu. Saatlerdir oturduğum banktan kalktım ve sahil boyunca yürümeye başladım.

Bir anda karnıma sancı girdi. O ağrıyla yere çökmemek için her ne kadar çaba sarf etsem de nafile. Biraz daha ilerledikten sonra sahil yolu bitimindeki kaldırıma oturdum.

Ağrı daha da şiddetlenince, dayanılmaz acı yüzümü ekşitmeme neden oldu.
O sırada birinin omzuma dokunduğunu hissettim. Ağrıdan sebep ağır hareketlerle kafamı arkaya çevirdiğimde 50'li yaşlarında bir adam ile karşılaştım. Adam öyle bi bakıyordu ki o an ben de kendime acıdım.

"Kızım iyi misin? Seni bir anda yere çömelirken gördüm ağrın mı var?"

Adama bakıp yüz hatlarını incelemeye başladım. Ciddi duruyordu bir o kadar da samimi.

"B-Ben teşekkür ederim, iyiyim." diye kekeleyerek cümleyi tamamlamayı başardım. Ve ağır hareketlerle ayağa kalkarken bir anda başım döndü ve gökyüzündeki parıltılı yıldızla siyahlık bir anda kapkara oldu. En son adamın sana ihtiyacım var sözleri kulaklarımda çınlıyordu.

Sahi bu adam beni tanıyor muydu ki?

**

Kafamın derinliklerinde birkaç ses dolaşıyordu ama kim olduğuna dair bir türlü tahmin yürütemiyordum. En son gözlerimi açmaya karar verdim. Yavaşça gözlerimi açtığımda, sanki herkes uyanmamı bekliyormuşçasına suratıma bakmaya başladı.
Odayı incelemeye başladığımda kendi odamda olmadığıma dair dipnot tuttum. Ama burası kimin odası ayrıca hastaneye de benzemiyor. Peki ya bu adamlar kim. Beynimdeki soruları susturup odayı tekrar incelemeye başladım.

Sağ tarafımda hareketlilik hissedince ağır hareketle başımı sağa çevirdim ve bayılmadan önce benimle konuşan adamı gördüm. Adam içimdeki soruları duymuşçasına konuşmaya başladı:

"Şuan nerde olduğunu merak ettiğini biliyorum kızım. Burası benim evim. Sen dün gece bayılınca seni buraya oğlumla beraber getirdim. Hah! Bu arada bu oğlum Semih seni buraya getirmemde baya yardımcı oldu bana." deyince başımı söylediği kişiye çevirdim.

1.80 boylarında, sarışın, kirli sakal, mesafe sebebiyle mavi diye saptadığım gözleri ve baklavalarını belli eden beyaz tişörtü ile tam karşımda duvara yaslanmış yorgun gözlerle bana bakıyordu.

Konuya nasıl gireceğimi bilmesem de sesimi derin kuyulardan bulup konuşmaya başladım.

"Teşekkür ederim." O kadar kısık söylemiştim ki ben bile zor duydum.

Bozuk PatronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin