Okyanusa Dal

351 68 17
                                    

Bir bahar akşamıydı, hava ne sıcak ne soğuk. Güneş batmış, akşam namazı kılınmıştı. Günün yorgunluğu üzerimdeydi, bir an önce yatağıma uzanmak istiyordum. Camiden çıkmış, eve doğru yürürken, bir arkadaşıma rastladım.

- "Selamun aleykum Muhammed."

+ "Ve aleykum selam Murat, görüşemiyoruz bayadır, nasılsın?"

- "İyiyim Elhamdülillah, sen nasılsın?"

+ "Bende iyiyim çok şükür, nereye böyle?"

- "Namazdan sonra sahilde hava alıyım dedim, istersen gel beraber geçelim, hazır havada güzel, çay içeriz." Çay içeriz demeseydi, büyük ihtimal eve gidip, yatağıma uzanıyor olacaktım ama çay demişti ve canım da muhabbet etmek istiyordu. Cevap vermeden Murat'ın koluna girdim ve sahilin yolunu tuttuk. Kısa bir sürede sahile ulaştık ve Murat, iki kafeyi göstererek;

- "Hangisine oturalım, buranın manzarası güzel, buranın da çayı." dedi. Bende gülümsedim ve çayı güzel olan kafeye geçip, iki çay istedikten sonra, boş bir masaya oturduk. Çaylarımız geldi ve çayımdan bir yudum alarak;

+ "Güzel bir çay, muhabbeti güzelleştirebilir ama güzel bir manzara, çayı güzelleştiremez." dedim ve gülümseyerek devam ettim;

+ "Hayat nasıl gidiyor Murat?"

- "Okuldan eve, evden sahile, sahilden eve, evden okula be kardeşim. Mutluyum, huzurluyum bir sıkıntım yok Elhamdülillah, senin nasıl gidiyor hayatın?

+ "Okulda muhabbet, evde muhabbet, sahilde muhabbet, her yerde bir yudum çay eşliğinde muhabbet. Bende mutluyum, huzurluyum kardeşim." derken Murat bir anda ayağa kalkıp sahil kenarında ki midye satan amcayı göstererek;

- "Midye alacam, sende ister misin?" dedi.

+ "Ben Hanefi Mezhebi'ndenim kardeşim, ben yiyemem haramdır." dedim ve gülümsedim. Murat, bu cevabın üzerine tekrar yerine oturdu ve;

- "Ya kardeşim, ben bu mezhepleri anlayamıyorum, madem doğru bir, neden mezheplere göre başka başka hükümler var?" diye sordu. Bende gülümseyerek;

+ "Sorduğun soruya cevap vereceğim lakin gördüğün gibi çaylarımız bitti iki çay isteyelim." dedim ve garsona seslenerek;

+ "İki tane su ve iki çay daha alabilir miyiz." dedim. Garson sularımızı ve çaylarımızı getirdikten sonra çayımdan bir yudum alarak devam ettim;

+ "Öncelikle, Mezhep imamları dediğimiz Ebu Hanife, Ebu Şafii, İmam Mâlik ve Ahmet bin Hanbel, ilim konusunda çok üst düzey insanlardı, örneğin; Beş yüz binden fazla Hadis-i Şerifi, Kur'an-ı Kerim'in bütün ayetlerini, nerede indiklerini, ne üzerine indiklerini ve Efendimiz (s.a.v)'in gün gün hayatını Ebu Hanife hıfzetmişti yani ezbere biliyordu. Biz ise daha kırk hadisi, kısa Sureler dışında çoğu sureyi, Efendimiz'in Siyerinin çok az bir kısmı dışında çoğunu ezbere bilmiyoruz." dedim ve çayımdan bir yudum daha alarak, çayımı bitirdim. Garson iki çay daha getirdi, kokusundan yeni demlendiği belliydi. Yeni gelen çaydan bir yudum alarak devam ettim;

+ "Mezhepleri parti gibi düşünürsen, dediğinde haklı olursun. Ama mezhepler bir parti, futbol takımı vs. değildir. Bütün mezhep imamları birbirlerini sever ve sayardı. Bu yüzden mezhep imamlarına tabi olan müslümanlarında birbirlerini sevip, sayması gerekir. Ve Mezhep imamlarının hiçbiri; "Ben Mezhep kuruyorum, gel benim mezhebimden ol." dememiştir. Bütün mezhep imamları; Kur'an-ı Kerim'i, Hadis-i Şeriflerle beraber yorumlamış ve hükümler çıkarmıştır. Bu hükümler; ufak ayrıntılar dışında tamamıyla aynıdır. Mesela bütün Hak Mezheplere göre "Allah birdir, Namaz farzdır, oruç farzdır vs." Ufak ayrıntılar ise insanların mizaçlarının; yaşadıkları yerlerin, yaşam tarzlarının vs. farklı olmasından kaynaklanır. Müthiş bir "Su Örneği" vereceğim ama çaylar bitti iki çay daha söyleyelim." dedim ve garsona seslendik. Çaylar geldikten sonra elimdeki suyu göstererek "Su Örneği"ni anlatmaya başladım;

+ "Bir Su; beş ayrı mizaçtaki insan için beş ayrı hüküm alır, şöyle ki;

Birinci Mizaç: Şeker hastası veya böbrek taşı olan biri; Doktoru birinci mizaça bolca su içmesini önerir. İçtiğinde hastalığının geçeceğini, içmezse de o hastalığının gittikçe artacağını veya geçmeyeceğini söyler. Çünkü birinci mizaça su şifadır. Böylelikle birinci mizaça su içmesi Vaciptir, içmemesi Haramdır.

İkinci Mizaç: Kuduz hastası; Doktoru ikinci mizaça su içmemesini önerir. İçtiğinde hastalığının artacağını içmediğinde ise hastalığının azalacağını veya geçeceğini söyler. Çünkü ikinci mizaça su zehirdir. Böylelikle ikinci mizaça su içmesi haramdır, içmemesi Vaciptir.

Üçüncü Mizaç: Yeni narkoz yemiş hasta; Doktoru üçüncü mizaça su içmesini uygun görmez. Su içmez ise onun için iyi olacağını içerse de küçükte olsa bir sorun olacağını söyler. Böylelikle üçüncü mizaça su içmesi Mekruhtur, içmemesi Caizdir.

Dördüncü Mizaç: Günde iki litre su içerse dördüncü mizaça iyi gelir içmezsede bir sorun olmaz. Böylelikle su içmesi dördüncü mizaça Sünnet, içmemesi de Caizdir.

Beşinci Mizaç: Su içse de olur içmezse de. Yani su içmesi dördüncü mizaça Helal, içmemesi de Caizdir.

İşte bu meselede beş hükümde haktır.
Diyebilir miyiz ki Su yalnızca Şifadır, yalnızca Vaciptir, yalnızca haramdır, yalnızca Mekruhtur başka hükmü yoktur? Diyemeyiz!" dedim ve örneğimi bitirdikten sonra çayımdan bir yudum alarak devam ettim;

+ "Kadına dokunduğunda abdestin bozulması, kanımızın aktığında abdestimizin bozulması, midyenin, istiridyenin haram oluşu veya olmayışı sadece teferruattır. Teferruatlarda mizacımız sebebi ile farklılıklar gösterir. Zaruriyet durumlarında, örneğin; 'Hac'da abdestsiz tavaf yapılmaz' bu her mezhepte böyledir. Şafii mezhebinde kadına yanlışıkla da olsa çatmak abdesti bozar, mümkün müdür ki tavaf esnasında bir kadına yanlışıklada olsa çatmayasın, her çatışında abdest almak mümkün müdür? Değildir. O yüzden Şafii'ler tavaf esnasında diğer bir hak Mezhep olan Hanefi mezhebine uyarlar. Eğer doğru tek olup sadece Şafii mezhebinin dediği hak olsa, tavaf yapılamazdı. Başka bir örnek vermek gerekirse; Hanefi Mezhebinde; Kanın akması abdesti bozar. Kolunda yarası olup, sürekli kolu kanayan biri nasıl abdestli kalıp, namazını kılabilir? Böylelikle Hanefi olan biri bu durumda Şafii mezhebine uyar ve abdestli bir şekilde namazını kılar. Bu iki örnekte de gözüktüğü gibi Mezheplerin olması bizi gruplara ayırarak, bölünmemize değil, Zaruriyet durumlarında birbirlerimize uyarak birlik olmamazı sağlar. Böylelikle Mezhepler Allah'ın bizlere sunduğu kolaylıklardır, Allah'ın Rahmetinin tecellisidir." dedim ve çayımdan bir yudum daha alarak devam ettim;

+ "Ben arkamdaki okyanusa elimi sokarak sana bir miktar su fırlattım. Senin yerinde olsam arkamdaki okyanusa dalardım."

SÜKÛTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin