"Intihar dünyada var olmanın başka bir yoludur . Çünkü kişi bir eylem olarak ölümü seçtiğinde kendi varlığının farkına vararak, varlığının tanımını hiclikle yapar. "
Sırtıma vuran tabiki Cey'di . Cey çok garip bir kızdır. Hep ondan yaşça büyük insanlara aşık olur ve biz kusana kadar onu anlatır . Böyle yaptığı için Cey'e anormal gözle bakanlar olur fakat Cey zeki bir kızdır . Sadece aşık olunca çok salak saçma şeyler yapar . Sevdiği kişi ona bakınca bile mutluluktan ağlayabilir . Orta okuldan beri yakın olduğum Cey 'in hayatım üzerinde çok büyük bir etkisi var . Çünkü ondan küçük şeylerle mutlu olabilmeyi öğrendim .Iste yine sevdiği çocuğu anlatıyordu . Insanlar sevdikleri şeylerden bahsederke gözleri parlar ve göz bebekleri büyür. Bu çikolatanın yaptığı etkiyi yapar ve mutluluk hormonu salgılar. Iste yine gözleri parlıyordu. Sevdiği çocuğun nasıl su içtiğini anlatıp ; kendi ekran görüntüsü alma yöntemiyle aldığı snaplere bakıp telefonu öpüyordu . Göz devirmekle yetindim . Aslında onu suclayamam çünkü aşık olunca her insanın garip haraketleri olur. Benden uzun olan Cey'in sırtına vurup " hadi gidelim . " diyorum.
Sınıfa girdiğimizde gördüğüm ilk kişi Güley oluyor . Belki isminin getirdiği bir özellik bilmiyorum ama Güley sürekli gülüyor . Her zaman imrendigim mavi/yeşil gözleri çok kötü bir şey olsa bile gülebiliyor. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama ben çoğu zaman gülmüyorum.
Her zaman merak etmişimdir neden mutlu olunca güleriz veya her gülen insan mutlu mudur? Peki hayvanlar gülebilir mi?
Kafama yediğim el darbesiyle düşüncelerimden sıyrılıyorum . Güley ben bir yere uzun uzun baktığımda transa geçtiğimi düşünüyor kafama vurup beni dünyaya geri getirmeye çalışıyor .
Ailesinde sorunlar yaşasa da her zaman gülen Güley bana ne olursa olsun gülmem gerektiğini öğretti. Sahte de olsa ...
Ben bunları düşünürken Yaren be Dilara geliyor . Grup tamamlandı .
Tamamlanmak . Çok garip bir olay bence . Belkide hep yarım kaldığımdan öyle geliyor bana. Beni tamamlayan olmadı aksine daha kötü bir duruma düştüm . Bir süre sonra yarım kalmaya alışıyorsun daha doğrusu elinden bir şey gelmeyeceğini alıyorsun. Sanırım buna çaresizlik diyorlar .
Evet çaresizim.Dilara'ya ilişiyor gözlerim. Çok güzel bir kız aslına . Yanlış anlaşılmasın onun fiziksel güzelliğinin yanında birde iç güzelliği var ve bence çok derin bir kız . Fakat o kendine göre güzel değil . Benimle aynı boyda . Evet. Kısayız. Siyah saçları ve güzel hatları var . Gözlük takıyor ve bence ördege benziyor . Çok tatlı ama sevdiği fakat orospu çocuğu olan biri yüzünden çok ağlıyor. O beni anlıyor . Alakasız bir zamanda göz göze gelince bile ikimizin de gözleri doluyor . Dilara bana ağlamanin güzelliğini öğretiyor.
Bazı insanlarım var benim ve onlara kırgınım . Onlara beni kimse duymasın diye sessiz çığlıklar atarak ağlatan insanlarım. Ama düşündüm de, ben onlara küssem; kendime kızarım.
Üzerimizde bir hüzün var. Yaren ' e bakıyorum. O bize sonradan katıldı. Hiç aşık olmadığını söylüyor . Aslında onun yerine olmayı çok isterdim. Ama onun bu duyguyu tatmaması beni biraz üzüyor. Umarım o da aşık olur ama onu üzmeyecek birine. Bizim yaptığımız hataları umarım o yapmaz .
Ders bitmişti. Ne kötü şeydi bitmek. Bitersin elinden bir şey gelmez . Bitmişsindir ve bir anlamı kalmamıştır. Bitmekten daha kötü bir şey varsa o da bitirmektir. En sevdiğiniz yiyeceği düşünelim . Onu yiyorsunuz ve mutlusunuz. Ama siz yedikce o bitiyor ve bitti. Evet! Onu bitirdiniz. Aslında bu en kolay örnektir . Asıl zor olan birini içinizde bitirmektir. Bi nevi öldürmeye girer .
Size zara veren bir olguyu ele alicam . Bunlar sigara , alkol , uyuşturucu, bir hastalık , ölüm .. örnekleri çoğaltabiliriz . Ama bir kişiyi düşünelim . Onu seviyorsunuz . Hatta kendinizden daha çok . Size zarar veriyor , sizi sevmiyor ve üzüyor ya siz ölürsünüz ya da onu öldürmek zorunda kalırsınız. Tabiki kalbinizde. Kendinizden daha çok sevdiğiniz için canınız yanar . Onsuz bir hayat düşünemezsiniz . Ama ben onu içimde öldürüyorum. Kolay olmuyor .
Kantine gittim ve sıcak su aldım. Kantinde sade kahve satımiyor bu yüzden kendim getiriyorum. Arkami döndüğümde oradaydı. Bana bakıyordu . Göz temasında bulunmadım . Bakışlarını hissediyordum ama asla bakmadım . Bu şekilde daha kolay oluyordu. O değersiz hissediyordu . Öyle olmalıydı . Sıradanlaşmali ve benim için bir anlam ifade etmemesi gerekirdi.
Herkesleşmek . Bu iğrenç bir durum . Onu herkesleştiriyordum. Ölse umrumda olmayacak seviyeye gelmeliydi . Ben onun yaralarını sararken o bana yara açmayı çok iyi bildi . Tamam . Sevmedi . Belki de sevdi . Seviyorum demişti . Peki neden böyle oldu?
Eve girdim . Annem mutfaktaydi. Babam ise eve beşte geliyordu.
-Ben geldim
-Hoş geldin
Sessizlik.
-Okul nasıldı ?
-iyi.Merdivenleri çıktım . Toplam 16 tane . Merhaba duvarlar. Uykum yoktu ama uyuycaktim . Çünkü uyuyunca geçmiyor ama uyuma sürecim boyunca ölümü tadıyorum . Uyku ölümün yarısıysa , her gece mutlu ölmek gerekmez mi ? Mutlu ölmek . Mutlu Son . Son?
Bir son nasıl mutlu olabilir . Mutlu son nasıl bir şey ki mutluysa neden son buluyor? Mutlu ölmek nasıl oluyor ki ? Gülerek mi ölücez?
Babam eve geliyor .
-Merhaba
-efendim ?
-okul nasıldı?
-....
Bunu okula sormalari gerekmez mi ?
Ben okul değilim. Bir kez benim nasıl olduğumu sorsunlar. Ne diycem"Iyidi selamı var !" Mı? Salak insan toplulukları işte .
![](https://img.wattpad.com/cover/72554148-288-k409605.jpg)