"Bir şeyi yeterince uzun seyredersen; o şey, şiir olur"
Yine o koku. Nasıl tarif edilir bilmiyorum ama canı cehenneme . Çocukluğumdan beri değişmeyen kokulardan biri .
Bir insanın yüzünü unutabilirsiniz. Bir insanın sesini de unutabilirsiniz ama kokusunu unutamazsınız. Bunun beyinle bir alakası var sanırım ama kalp de etkili bence . Ben onun kokusunu duymadım tabii kullandığı şampuanı biliyorum. Kardeşim de aynısını kullanıyor . Tamam . Şampuan şişesine sarıldığım dogrudur.
Annem ve babam karşımdaydi. Annemin ağladığını şiş gözlerinden anlayabiliyordum. Babam?
Normalde sert ifadesi hiç bir zaman bozmazdı . Ne olmuştu da ağlamıştı?
Duvara baktım . Maviydi . Tıpkı onun gözleri gibi soğuktular. Sessizliği bozan annem oldu.
Olabildiğince yumuşak bir sesle:-Nasılsın kızım?
Kızım dedi "-m"-bilmiyorum.
Yanıma oturdu . Yaralarıma dokundu. Vücudumun her yerinde kesikler vardı. Ve çekti sarıldı bana . Saçımi okşadı. Çok güzeldi . Peki neden ağlıyordu?-Ağlama! Diyebildim .
Daha çok ağladı.Soğuk hastane duvarları bile sanki ona üzülüp az da olsa yumusamışlardı. O an fark ettim de babam da ağlıyordu.
---------------
Beden eğitimi dersindeyiz. Bütün herkes dışardayken biz kantinde oturuyoruz. Ben , Cey ve Ördek . Şarkılarımızı açıp , aşklarımıza ağlıyoruz . Ördek defalarca kez kandığına , Cey imkansızına; bense gidenime ağlıyordum. Geri gelmeyenime. Icimde öldürdüğüme.
Kimse birbirine ağlıyor diye kızmıyor; durdurmaya çalışmıyordu. Çünkü hepimiz acı içindeydik. Birbirimizin acısını bildigimizden ses çıkarmıyorduk. Birbirimizin göz yaşlarını siliyor ama ağlama diyemiyorduk . Dışardan üç deli veya salak olarak gorunebiliriz ama açıkçası kimseye ne?
Insanlar gelmeye başladı. O da. Hala ağlıyoduk. Iste ordaydı. Görmüştü beni ve yüzünde endişeli , şaşkın ve sorgulayıcı bir ifadeyle bana bakıyordu. Onu gördüğüm gibi sildim göz yaşlarımı ama ağlamaya devam ediyordum. Hala bana bakıyordu ve yiğitle dışarı çıktı. Iceri girdiği zaman hala bakıyordu . Korkmuş gibiydi . Neden korkuyor ki.