Hayallere Uçuş

256 7 3
                                    

22.06.2016
"Aslında şu andan itibaren her şeyin kayit altina gecmesini istiyorum. Çünkü artik benim hikayem başlıyor. Sanki rüyanın içinde rüyaya dalmış gibiyim , bir kez uyandırmaları yetmiyecekmiş gibi. Yeni hayatım için her şey hazır bavulum, uçak biletlerim, üniversitem ve en önemlisi hayallerim. Yarin 07.15 de uçuyorum nereye mi Londra. Hayallerimin şehrine... Hayal gibi ama bu gerçekleşmiş bir hayal bu benim başarım.

Yeni başlıcak olan Londra hayatımın temellerini 16 yaşindayken attım. Yurt dışında okumak en büyük isteğimdi ve bunun için her yolu denemeye hazırdım. Babamla birlikte yurt dışı eğitim fuarina katildim.neredeyse her ülkeden temsilciler vardı, İspanya, İtalya, Kanada, Avusturya, hatta ve hatta Hindistan, Çin ve Japonya. Garip ama ülkeler arasında Malezya bile vardi. Ama benim kalbimi İngiltere çaldi daha da çok Londra. Baştan her şeyi planlamıştım. İlk işim bir dil kursuna yazılıp ingilizce dil belgesi almak oldu daha sonra Universty of London ile temasa geçtim ve okuduğum okulun bilgilerini diploma notumu hatta ve hatta öğretmen görüşü bile gönderdim. Açıkçası benle temasa geçtiklerine bile inanmiyodum ama benle temasa geçmekle kalmayıp yurt dışı kontejyanindan kabul sinavlarina katilmami tavsiye ettiler. 1 hafta kendime gelemedim. İşin zor kısmı sınava hazirlanmakti çünkü sorular yabanci dil uzerinden soruluyodu daha da kötüsü sınav için İngiltere'ye gitmek zorundaydım. Bunun da çözümü kolay oldu uçak masrafını biz karşilayacaktik diyer tüm masraflar okuldandi. Ve o gün geldi çattı . O günden aklımda kalan sinav aniydi hersey gozumun onunden film seridi olarak geciyordu. Basarisizligi dusunemiyodum bile. Bunca cabadan sonra olmaz yapmaliydim. Ondan sonra hatirladiğım tek şey ucağa binişimdi. Nasıl olur da İngiltere  hakkinda bişi hatirlamazsin derseniz İngiltere'yi görmedim bile. Temsilcilerle uçağa bindik ve okula gittik sınava girdik ve bir gece yatıp geri döndük iste bu kadardi. Ki o sinav heycanini da dusunurseniz bir sey hatirlamamam bence dogal. Okulun neden masrafları karşiladığini da o zaman anladim karsilanacak bir masrafimiz yoktu.

Bunlari yaparken Londra'da kendi hayatimin hayalini kurarak çalışmıştım ama maalesef pek öyle olmadı. İşi ilk önce abim bozdu. Abim 6. Sinif tıp ögrencisi ve bu sene uzmanlığa başlıyacak benim İngiltere  fikrimi duyunca hemen üstüne atladi ve uzmanlığı orada yapmaya karar verdi. İkinci olarak işi bozansa babam. Medem siz ikiniz gidiyorsunuz biz de gelelim dedi niye böyle bir fikre kapildiği hakkinda hicbir fikrim yok ama babam şansin ve tecrubesini konusturarak bir ilaç firmasında denetim gorevini kapmayi basardi. Annem mi ? Annemin hicbir hakli sebebi yok bu bahaneyle emekli olurum dedi. Saka gibi hala hepsinin bu guzel hayellerimin ustune konduklarini anlayamiyorum ama olaylar boyle gelisti. Sınav sonuçlarım 1 ay önce açıklandi ve tahmin ettiğiniz uzere sinavi kazandim. Bu basarimin ustune Türklerin 1 ayda neleri basarabildiklerini de gördük. Evi tuttuk abim ve babam islerini ayarladi burdaki vize islerini hallettik ve... ve iste yarin uçuyorum , hayallerime.

"Aylan?"  "Efendim anneee..."  "Nerdesin acele et hadi geç kalmak istemezsin"
"Tuvalettiyim geliyorum" geç kalmak istemezmişmim sen onu benim külahıma anlat  asil geç kalmak istemeyen kendisi. Tabiki de gec kalmiyacaktik saat sabahin dorduydu ve tek yapmamiz gereken kahvaltimizi yapip Sabiha Gökçen 'e gitmek. Evimizi sattiğımız için 1 haftadir bir otelde kaliyoduk ve otel kahvaltilarindan nefret etmeye başladim. Her sabah incecik insanlarin surekli yesilliklerle dolu tabaklari sinirimi bozmaya basladi. Babamlarin oturduğu masaya giderken abimin hala masada olmadağını farkettim. Bu dünyada bulabileceğiniz en pimpirikli insan benim abimdi. Gomlek secmesi 20dk pantolan seçmesi 5 dk ayakkabi 5dk sacini yapip bunu aynada 15 kez kontrol etmesiyse yarim saat. "Bakiyorum da Mert bey hala hazirlanamamis" "Abinle uğraşmayi kes artik" bana mi oyle geliyodu yoksa babama heycan yaramamismiydi? "Onunla ugrasmiyorum baba dogrulari soyluyorum tek yapmasi gereken bi gomlek pantolon ve ayakkabi bu o kadar da zor bisi degil..." tam devam edicekken annem sertce dürttü. Aslinda demek istediğim abim tıp okuduğu için adeta dokunulmazlıği vardi evet belki babamin gozdesi bendim ama her seye rağmen dokunulmaz olan oydu bense inatçı,  despot ve genelde ortalikla şebeklik yapandım.

Kahvaltidan sonra pek de konuşnadik kimseye heycan yaramamistim abim surekli burnundan soluyo babamin agzini bicak acmiyo annemse susmak bilmiyodu. Herkes sağ salim Londraya varmak istiyodu. Ben de her seyin yolunda gitmesi icin hic huyum olmamasina rağmen herkesin suyuna gitmeye calisiyodum. "Tabiki bunu tutabilirim , baba pasaportlar benim cantamdaydi ya , merak etme anne uçakta yemek veriyolar , hayir abi gomleğin kirismamis gayet iyi" sonunda pasaport kontrolleri ve bagajlari da verince derin bi nefes aldım artik tek yapmam gereken beklemek.

Aslında uçağa bininceye kadar hiçbir  sorunum yoktu. Ama ucağa bindikten sonra mindem bulanmaya başladı sanki hersey etrafimda dönüyodu. Galiba korkuyordum. Herseyin kotu olmasindan, baslamadan bitmesinden, burdaki hayatimi aramaktan. Kendimi buna haftalardir hazirlamistim ama elimde değil kalbim oyle hizli atiyoki kusmaktan korkuyorum Allah'im lutfen kusmıyım. "Aylan? İyi misin?" "İyiyim sadece biraz heycanlandim galiba" annem elimi tuttu ve bu zamana kadar gördüğüm en güzel gülümsemesiyle bana bakti o zaman anladim ki o da korkuyordu. Annem diğer tarafa dönünce sessizce fısıldadım "Her şey hayallerimizdeki gibi olucak..."

Yolculuk boyunca sürekli bu cümleyi terkrarladim ve isin iyi yani sihirli bi etki gosterdi ve kusmadim. Havalanindan çikmamiz 2 saati buldu. Tahmin ettiğimden fazla insan vardi ve o insanlardan da çok bavul vardi aralarindan kendi bavullarimizi bulmak 1 saatimizi aldi ve bir o kadar da bavullarla havalanini terketmek. Ben de işi zorlaştırmadım diyemem her şeyi  olması gerektiği gibi yapiyodum. "Bu londradaki ilk adimim (sinav için geeldigimde kendimde degildim bu yüzden onlari saymiyorum) bu Londra'da ictigim ilk su, bu Londra'da bir insanla ilk çarpişmam..." liste oldukça uzundu.

"Aylan?" "Aylan?" "Başlıcam senin manzarana da sana da"   "Mert kardeşinle doğru konuş"     "Kizin 15 dk dir boşluğa bakiyo ve sen bana doğru konuşmami mi soyluyosun?"  Derin bi nefes al Aylan...
"Sen şaka mısın sende nasıl bir ruh var karşinda Thames nehri var ve sen hadi mi diyosun Allah aşkına kör müsün şu güzelliğe bak"   "Evet karşımda Thames nehri var farkindayim ama eve ulasmamiz yarim saati alicak ve evde yaticak yatağımiz dahi yok bu manzaranin tadini saatlerce cikaranileceğin günlerin olucak"   "Ama.."    "Abin hakli Aylan acele etmemiz gerekiyo"

Şuanki ruh halime kimsenin dokunmasina izin veremem bu yüzden gene huyum olmamasina rağmen onlarin suyuna gittim. Abimin dediği gibi eve varmamiz yarım saati aldi. Evde yatabilmek için uyku tululu bulmamizsa 2 saati aldi. Evimiz Londranin batisinda biraz sehirden uzaktaydi araba ile  uzak sayililmayacak bi mesafe. Londranin merkezi apartmanlarla ve kulelerle doluyken bahceli üç katli bi evi ancak sehrin disindan bulabildik böyle olmasi isimize yaradi çünkü fiyat oldukça düştü. Ev hayallerimi süsleyen evden daha da güzeldi bi kere bahçesi vardı Ankarada bi apartman çocuğu olmam bunun ne buyuk bi nimet olduğunu anlamami sagliyor. Ikincisi kahve icebilecegim balkonu geniş bir mutfaği var. Evde çok eşya olmadığı için cok fazla bişi anlayamadim ama bu evi çok ama çok sevdim.

Not: Bugün Londra'da  uyuduğum ilk gece.

OutliersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin