"Heyy.. heeey hadi Aylan kalk hadi ama yapicak tonla iş var ve sen devrilmiş yatiyosun. Kime diyorum ben kalksana." "Bağrışmayın lütfen" "Annecim su kizina da bak hele dun Thames nehri için bana büyüklük taslayan kızın Londradaki ilk gününde uykuyu seçiyo" "ığmm Lond.. Londra mi?" "Gun ay din biricik prensesimiz ah dur bil bakalim bugün günlerden ne? Şttt sakin du dur soyleme ben soylicem bugun gunnlerdenn Londra da kahvalti yapicağımız ilk gün kayitlara gecsinn anneciğim" "Babaaaa..." "Mert uzatma hadi artik"
Her ne kadar Mert beni delirmis olsa da hakli bugun ilk gunum ve ben devrilmis yatiyorum. Zannımca ruyadayim sandim.
Şansliyizki evimizde elimizi yuzumuzu yikayabileceğimiz tuvalet ihtiyacini giderebileceğimiz suyumuz var yaşasin. 2 dk lavabo bulma maratonumdan sonra nihayet ayilmis bi sekilde salona geldim ve o an yapilacak tonla isi farkettim "Kahvaltı demiştin?" "Ah prensesimiz kusura bakmayin lütfen kahvalti hazirlayamadik hakverirsinizki ne masamiz ne buzdolabimiz ne de yiyecek alacak vaktimiz oldu kusurumuza bakmayin... Başlarım senin kahvaltina devrilip yatmadan once keske bi etrafina baksaydin" "Haklisin tamam anliyorum yeni hayat yeni isler zor ama abi bu kadar sinir zarar lütfen" "Aylan!" "Tamam sustum" "Bağırışmayi kesin ve bugun ne yapicağımızi kararlastiralim ben annenle iş yerine gidip bi görmek istiyorum bikac küçük işi de hallederim" "Ben de hastaneye belgeleri vermeye gidicem" "Peki sen Aylan" "Ben de ev için malzeme almaya gidiyom diyorum bi de çıkmışken etrafi dolaşırım" "Tamam o zaman hadi marş marş" bi anda herkes masadan kalkti " Bi dakika peki ya kahvaltı?" Mert'in bana öyle bi bakışı vardı ki bi an vuruldum sandim "Hala kahvalti diyo Allahim hala kahvalti diyo Aylan sen ciddi misin" "Şeyy yani aslind..." "Git disarda ne buluyosan ye" "Tamam."
Bavulla 5dakikalik cebelleşmemden sonra içinden bi kot bi tişört alip hizlica hazirlandim tabiki evden en son cikan pimpirikli abim olucakti. Aslinda tek yapmak istediğim gezmekti ama ev gerçekten bomboştu ilk işim gidip sıkı bi kahvalti yapmakti o arada ev işini düsşünürdüm. Her ne kadar evin adresi elimde varsa da kaybolmamak için her 300 metrede bir bulunduğum yerin fotoğrafini cekiyorum. Evden yaklaşik 1 km sonra hayat başlıyo şehrin biraz dışı demiştim ama hayat burda oldukça canli. Her yer klasik kafelerle dolu. Her yüz adimda bir bi butik dukkana rastliyorsunuz araba trafiği oldukca az ama saat sabahin 7si olmasina rağmen oldukça insan var. Durup kendime bi kafe seçiyorum. Caddenin karşısındaki kafede bisküvi cesitler ve iceceklerin tabelasini goruyorum aslinda sabah kahvaltisi icin pek tercihim değildir ama kafe o kadar hoş ki dayanamiyorum. Oldukca klasik bi gorunumu var beyaz isleme gibi duran duvarlari, günün menüsu yazan siyah tahta ve disarda bi masa. Evet orayi seçtim. Şansliymisimki sadece bisküvi yokmus poca, tost hatta sevdiğim tatli üzümlü kekten bile vardi. Her saniye daha da büyüleniyordum sanki bu bi tiyatroydu ve başrolde ben vardım. Şuana kadar herşey çok güzeldi. Sevdığim kekten ve taze sıkılmış limonatadan oluşan güzel kahvaltımı yerken bana bakan birini hissettim kafami cevirdiğimde bir çift göz bana dik dik bakıyordu. Sakince başımı masaya çevirdimve limonatadan koca bir yudum aldım sonra tekrar basimi çevirdim ama orda biri yoktu. Onu görmüştüm ordaydi hadi ama nereye gitti? Tekrar limonatama dönüyordum ki "hii!" "Sen osun" ben mi kafayi yemistim yoksa bu çocuk cidden türkçe mi konuşuyordu? "Efendim?" "Sen osun diyorum beni haturlamamis olamazsin ingiltereye sinav için gittiğimizde Türkiyeden sadece sen ve ben basvurmuştuk yapma tek yol arkadaşını unutmuş olamazsin" ne diyo bu ne arkadaşı "üzgünüm ama hatirlayamadım" "Sen ciddi misin ikimiz de piskoloji bölümü için başvurmuştuk senle konuşmak istemiştim ama kusmuştun" ahh Allahım kusmuşmuydum? Şimdi hatirladim "Çok özürdilerim hatirlamam geç oldu sizi tabiki unutmadim türkiyeden başvuran sadece ikimzdik hatta siz suç piskolojisi üzerinde uzmanlaşmak istiyordunuz?" "Sonumda hatirladin" "Çok özürdilerim" "Boşver önemli değil sonuçta sımav heycani vardi" "Şeyy aslinda kustuğum için özür dilemiştim" "Bence de dilemelisin ucakta kusmuk kokusuyla yolaculuk yapmak hoşdeğildi" güldüm. Kayitlara geçsin diye söylüyorum bu benim Londradaki ilk gülüşüm ve kayitlara geçsin diye söylüyorum bu beni Londrada güldüren ilk adam. Bana bakisi cok hos degil yanlis anlasilmasin bakisini sevmememin nedeni düşüncelerimi okumaya çalısır gibi bakiyo bunu anlayabiliyorum çünkü bende aynisini yapiyorum sonra bi anda konusmaya tekrar başladı "Burda olduğuna göre sınavı kazandın" "Evet hatta dün geldik İngiltere'ye" "Yaa demek daha bugün geldiniz İngiltere'ye o zaman bu senin İngilteredeki ilk kahvaltin" gene güldürmüştü sanki biraz ironikti onla konuşma aynada kendi yansimamla konuşmak gibi "Evet öyle kekten alabilirsin" "Teşekkür ederim" "Burda olduğuna göre sende sinavi kazandin" "Aslinda sinavi kazanmakla kalmayip burdaki bir hayirseverden burs bile kopardim" "Hmm ailenle gelmedin o zaman" "Yanımda getirebileceğim bi ailem yok maalesef" "Pardon çok özürdilerim yani ben sey..." "Yanliş anladın ailem var ama buraya benimle gelicek bi ailem yok kimse rahatini bozamaz" "Anladım" sohbet aktıkça akiyodu saçma sapan herşeyden konuşuyoduk bi süre sonea ben de rahatladım artik sürekli "şey" demek zorunda kalmiyodum o da serseri halini birakip gayet ciddi konuşmaya başladi keki benden çok o yedi. Ben hala konuşurken o yüzüme bakip duruyodu sonra "Telefonun çalıyo bakmıcak mısın?" "Ha pardon farkinda değilim, efendim anne? Tamam alirim tamam geç kalmam" "Annem geç kalma dikkat et deterjan al falan diyo da , saat daha 8 nasil gec kalabilirim?" "Aslinda bakarsan saat 11" "11 mi?" Gerçekten kendimi bu kadar kaptirmismiydim? Konuşma ikimizi de kapsamiyodu genellille üniversiteden konusmustuk. Ama 4 saat ne o susmuştu ne de ben "Hiç farketmedim saatin bu kadar geçtiğini aslinda bakarsan ben kalksam iyi olur almam gereken bikaç bişi var ve açıkçasi eve sağsalim kaybolmadan dönmek istiyorum" ısrar etmesini beklemiyordum en azindan bikac bisi demesini bekliyordum hiçbişi demedi sadece bakti aslinda beni duymamis gibiydi ama hareketlerime de hiçbir tepki vermiyodu. Masadan sessizce kalkip gitmekten başka bişi yapamadım.
"Hey dur bekle Aylan" bu kadar bağırmasına gerek yoktu Türkçe konuşuyodu bunu her şekilde farkedebilirdim. Durdum arkama döndümdüğümde o vardi "Şey öyle birden kalkinca bişi diyemedim ama aslinda telefon numarani alsam fena olmaz" " Ismimi nerden biliyosun?" " Her ne kadar sen konuştuğumuzu hatirlamasanda senle bi sohbetimiz geçmişti tabi bide kustun böylece benim için ölümsüz oldun" utanmiştim şuan Londra yüzünden gözüm hiç bir sey gormemis buna inanamiyorum "Utanmana gerek yok utanman için de demedim telefonunu vericek misin artik" elimden telefonu alip kendisini kaydetti ve kendisini aradi "Konuşmak için" "Tamam" karşı caddeye geçerken eliyle beni ara işareri yapti ama benim tek tepkim 5dk boyunca arkasindan bakmak oldu. Yanlış anlaşılmak istemiyorum ona aşik olmadim sadece sadce o tipki ben gibi aynadaki yansimam gibi.
NOT:Bugün Londradaki ilk arkadaşımı edindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Outliers
Mystery / Thriller22.06.2016 "...bugun günlerden çarşamba. Hikayem bugun basliyor. Yeni bir hayat , yeni hayaller ve yeni bir şehir..." Geride biraktiklari arasinda sadece arkadaslar ve anilar yoktu. O geride yalanlari da birakti. Yeni hayatinda gercekler icinde kay...