5-Kayıp

205 37 16
                                    

Kalemi kullanarak işini yapmaya devam eden Alex Martin, bir yandan kalemin sırrını çözmeye çalışıyordu. İnternette yaptığı araştırmalarda, gerçekleri yazan kalem diye bir şey bulamamıştı. Bu kalemin sırrının çok iyi korunduğunu gösteriyordu.

Birkaç antikacıya gösterdiğinde, kalemin çok eski olmadığını ama işçiliğinin olağanüstü olduğunu öğrendi. Üzerindeki markayı araştırmaya devam ettiğinde, bunu üreten firmanın sahte olduğunu ve böyle bir firmanın hiç var olmadığını anladı.

Her yol çıkmaz sokaktı. Kalemi kullanmanın işi için iyi olduğunun farkındaydı. Fakat sırrını öğrenene kadar içi rahat etmeyecekti. Sıradaki sorgu için kalemi kullanmak üzere çekmecesini açtı. Kalemin çekmecede olmadığını görünce, panik duygusu her yerini sardı. Çekmeceyi defalarca aradı ama kalemi bulamadı.

Farkında olmadan üzerinde mi diye tüm ceplerini boşalttı. Kalem sırra kadem basmıştı. Sorgu için bekleyen adamın ifadesini almak zorundaydı. Bu yüzden kalem olsun veya olmasın işine başladı. Adamın söylediği her şeyi, sıradan bir tükenmez kalemle yazdı. Yalan söylediğine inandığı bazı yerleri işaretleyip, tekrar tekrar sordu. Sonunda tatmin olup ifadeyi imzalattı.

Kalem olmadığı için ne kadarının yalan olduğundan emin değildi. Görevli memurlar adamın ifadesi doğrultusunda ve avukatının ısrarıyla adamı salmak zorunda kaldılar. Alex kaleme ne kadar bel bağladığını fark ettiğinde sinirlendi. O kalem olmadan önce de işini yapıyordu. Fakat bu kadar başarılı olmasının sebebinin kalem olması onu kızdırıyordu.

Ertesi gün boyunca kalemi aramaya devam etti ama şansı yaver gitmedi. Görevli polislerden birisinin ona seslendiğini duydu.

"Martin, yüzbaşı seni görmek istiyor."

"Hemen gidiyorum." Yüzbaşının kendisinden memnun olduğunu biliyordu. Fakat aniden içinde olumsuz bir his oluşmuştu. Kapıyı çalıp gir denilmesini bekledi. İçeri girdiğinde, yüzbaşının gerçekten kızgın olduğunu gördü.

"Dün saldığımız adam yine suç işlemiş."

"Ha-han-hangi adam." Alex aniden bağırılması yüzünden kekelemeye başlamıştı.

"Dün ifadesini aldığın ve avukatının tutuklanması için yeterli sebep olmadığını savunduğu adam."

Alex kalemi kullanmadan aldığı ifadeyi hatırladı. Başı fena halde beladaydı. "Üzgünüm efendim."

"Bunu o küçük çocuğa söyle. Annesi şu an hastanede ölüm kalım savaşı veriyor."

Alex kapının önünde oturan beş, altı yaşlarında gözüken siyahi çocuğa baktı. İçi acımıştı. Kendi beceriksizliği yüzünden, adamın yalanlarını gözden kaçırmış ve salınmasına engel olamamıştı.

"Bir daha olmayacak efendim."

Yüzbaşı sesini biraz alçaltarak, "bak Martin, son zamanlarda başarılı işler yaptığını biliyorum. Bu hatanı mazur görebilirdim ama işinde iyi olmak istiyorsan hata yapma lüksün yok. Alamadığın her itiraf, potansiyel bir suçlunun serbest kalması anlamına geliyor."

"Anladım efendim." Alex mahcup bir şekilde yüzbaşının odasını terk etti. Yanından geçtiği çocuğun başını okşadı ve kendi kendine bir söz verdi. Gerçekleri yazan kalem olmadan işinde başarılı olacaktı. Bu yüzden her şeye baştan başlamaya karar verdi.

Artık kalemi düşünmeyi bırakıp işine odaklanacaktı. Yüzbaşı arkasından seslendiğinde geri döndü.

"Unutmadan, bu kalemi masandan ödünç almıştım. Sana söylemeyi unutmuşum" diyerek Alex Martin'in özel kalemini ona uzattı.

Biraz önce verdiği sözleri unutup, kalemi hızla çekip aldı. Yüzbaşının kalemin özelliğini anlayıp anlamadığını merak etti. "Memnun kaldınız mı efendim?"

"Kalemi kullanamadım, sanırım mürekkebi bitmiş Martin."

Bu doğru olamazdı, o kalemin mürekkebi bitemezdi. Yüzbaşının ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Kalemi kullandığını anlamasına izin vermek istemiyordu. Fakat kalemin özel olduğunu anladıysa neden kendisine vermek istemişti? Çünkü diyerek kendi sorusunu cevaplamaya başladı, kalemi çaldığı eninde sonunda anlaşılacaktı. Bu yüzden geri vermek zorundaydı.

"Hadi Alex" dedi kendi kendine. "Paranoya yapıyorsun. Yüzbaşı iyi bir insan, senin kalemini kullanamamış işte."

İçinden bir ses "hayır, etrafındaki herkes kalemini senden çalmak için fırsat kolluyor. Bak şu gözleri fıldır fıldır dönen Dumas'a, fırsatını bulunca seni öldürüp kalemi alacak. Onu çok iyi saklamalısın. Onu senden almalarına izin veremezsin..."

"Martin iyi misin?" Yüzbaşının sözleri ile kendisine gelen Alex, içindeki karmaşayı bastırmayı başardı.

"Evet, üzgünüm yani teşekkürler" diyerek odadan ayrıldı.

-DEVAM EDECEK-

Yayımlanma Tarihi: 26.05.2016

Gerçekleri Yazan Kalem (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin