Kendisine göre en güvenli yer, çocukluğunun geçtiği evdi. Ev çok uzakta olduğu için oraya gitmesi akşamı bulacaktı. Bu evin içerisindeki her köşe bucağı bilirdi. Ailesi öldükten sonra bu evi elden çıkarmamıştı. Bir gün gözlerden uzak bir yerde emekli hayatı yaşamak isteyeceğini düşünüp, o günler için saklıyordu.
Şimdi ise onun için en güvenli yer burasıydı. Kalemi sakladığı yeri kimse bulamayacaktı. Eve yaklaştıkça hatıralar gün yüzüne çıkmaya başlıyordu. Dedesinin, akıl hastası olduğu için evde çıkardığı sorunlar aklına geldi. Kendi oğluna ve gelinine defalarca saldırıp, onları hırsızlıkla suçlamıştı. Akıl hastanesine yatırıldıktan sonra, Alex onu bir daha görmemişti.
Babası, sonunun kendi babası gibi olacağında korktuğundan, Alex'i yatılı okula gönderip kendisinden uzaklaştırmıştı. Annesi ile telefonla görüşürken, babasını sormaya çekinirdi. Alacağı kötü haberleri kolaylıkla sindiremeyeceğinden korkardı.
Babası sonunda eve dönecek kadar düzeldiğine inandığı dedesini alıp dönerken, araç yoldan çıkmış ve üçü de olay yerinde hayatlarını kaybetmişlerdi. Alex reşit olana kadar halasının velayetinde kalmıştı. Onunda ölümüyle, Alex'in yaşayan başka yakın akrabası kalmamıştı.
Eve vardığında anahtarı sakladığı tahtayı eliyle yokladı. Yanında fener getirmediği için kendisine küfretti. Ay ışığından faydalanıp, sonunda aradığı anahtarı buldu. Evin yan tarafından gelen sesle dikkat kesildi ama bu civarda hayvanların cirit attığını hatırladı.
Kapıyı açıp içeri girdi, ışığı açtı. Elektriğin kapalı olduğunu anladı. Aşağıya inip şalteri kaldırması gerekiyordu. Evde bir yerlerde fener olduğunu biliyordu. Camdan giren ay ışığı altında çekmeceleri karıştırmaya başladı. Sonunda küçük bir fener buldu. Pili bitmişti ama yedek pil hemen yanındaydı.
Feneri açarak bodruma inen kapıyı açtı ve dikkatli bir şekilde merdivenlerden aşağıya inmeye başladı. Ev zaten normalde de kendisini ürkütürdü ama şimdi elektrik olmadan daha da ürkütücü olmuştu. Merdivenin bitiminden sola dönünce, duvara sabitlenmiş elektrik panosunu bulacaktı. Son adımını attı ve zemine bastı.
Karanlık etrafını sararken küçük feneri duvara doğrulttu. Panoyu görünce içi rahatladı. Kapağı açıp şalteri kaldırdığı zaman, ev yeniden az ürkütücü haline dönüşecekti. Kapağı açtı ve şalteri tuttu, aynı zamanda görmediği birisi de kendisinin omzunu tutmuştu. Korkuyla şalteri kaldırdı ve merdivenlere doğru atıldı. Yukarıdaki kapı sanki sonsuz merdivenlerin ucundaymış gibi geliyordu.
Omzundaki el hâlâ aynı yerdeydi. Dokunmak istemeyen Alex merdivenleri çıkmaya devam etti. Fakat merdivenler sanki çoğalıyor ve kapı ile arasındaki uzaklık artıyordu. Ayağını tutan bir el hissedince dengesini kaybetti ve birkaç basamak düştü. Elindeki fener merdivenin arasında kayboldu.
Karanlık etrafını sararken, omuzunu ve ayağını tutan eller baskıyı arttırdı. Kulağının dibinde bir kadın sesi duydu. "Beni neden öldürdün Alex?"
"Me-Me-Mel?"
"Alex!"
"Mel çok üzgünüm. Seni öldürmek istememiştim."
Omuzundaki el boynuna doğru ilerlemeye başladı. Ayağını kurtarabilse yukarı doğru atılacaktı. El boynunu sardığında, Alex iki eli ile engel olmaya çalıştı. Elinde sivri bir şey olsaydı ele saplayabilirdi. Aklına cebindeki kalem geldi. El yordamıyla kalemi bulup boynunu sıkmaya başlayan ele sapladı.
El birden yok oldu. Alex, boynundan aşağıya akmaya başlayan kan ile kalemi kendi boynuna sapladığını anladı. Elini kanayan yere yakın tutup bastırdı. Kalemi çekerse kan kaybından ölebilirdi. Son enerjisi ile merdivenden yukarı sürünüp kapıya ulaşmayı başardı.
Duvara tutunup ayağa kalktı, ışığı açıp aşağıya baktı. Her şey normal görünüyordu. Sadece basamakların ortasına yakın bir yerde kandamlaları vardı. Kapıyı kapatıp ilk müdahale kitini bulmak için üst kata çıkan merdivenin altındaki dolabı açtı.
Arkasından omuzunu tutan eli hissedince, dizlerinin bağı çözülüp yere yığıldı.
-DEVAM EDECEK-
Yayımlanma Tarihi: 30.05.2016
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekleri Yazan Kalem (SY)
FantasyYazılan yalanları ortaya çıkaran büyülü bir kalem olabilir mi? Alex Martin ve soyunun gizemlerine sizi davet ediyorum. 17 bölümlük mini bir hikayedir.