Arkasından omuzunu tutan eli hissedince, dizlerinin bağı çözülüp yere yığıldı.
"Alex! Alex beni duyuyor musun?"
Başucunda seslenen kişinin kim olduğunu hatırlamasa da, ses yabancı gelmiyordu.
"Alex biraz dayan, ambulans çağırdım."
Ambulansın gelmesi çok uzun sürecekti ve Alex'in o kadar dayanacağı şüpheliydi. Yine de evde birisinin olması rahatlatıcı geldi. Bir el boynuna baskı yaparak kanamayı durdurmaya çalışıyordu. Sonrasında... Düşler ülkesine gitti.
***
"Kendine geliyor."
"Hiç uyanmayacak zannettim, çok kan kaybetmişti."
"Kendisine bunu neden yaptı acaba?"
"Ölümü bu kadar arzuladığını bilmiyordum."
Alex başucunda konuşulanları duyuyordu ama gözlerini açamayacak kadar yorgun hissediyordu kendini.
"Alex! Alex!"
Sonunda zorlanarak gözlerini açtı. Melinda'nın başucunda kendisine baktığını görünce, öldüğünü ve cehenneme gittiğini zannetti.
"Çok üzgünüm Mel, seni öldürmek istememiştim."
"Herhalde sayıklıyor" dedi diğer yanındaki görmediği birisi. Kafasını zorlukla çevirdiğinde, kalemi kendisine veren avukatı gördü. O adamı ne kadar çok aramıştı ama bulamamıştı. Şimdi başında sakince bekliyordu.
"Onu bulup hastaneye yetiştirdiğin için teşekkür ederim Tony" dedi Melinda.
"Önemli değil Mel, dostlar bu günler içindir."
Alex yanı başında geçen sohbeti takip ederken, bir şeylerin çok saçma geldiğini fark etti. Kalkmaya davrandı ama kollarının yatağın iki tarafına bağlandığını fark etti.
"Neden bağlıyım?" diye sordu.
"Kendi iyiliğin için. İntihara teşebbüs edenlere bir süre böyle tedbir konuluyor."
"Fakat ben intihar etmedim ki."
"Kimsenin olmadığı bir evde, boynuna kalem saplı bir şekilde buldum seni" dedi avukat. "Bunu sana başkası yaptıysa, bana adını söylemen yeter."
"Eller vardı, boynumda ve ayağımda... Onlardan kurtulmak için saplamak istedim..."
Sözlerinin kendi kulağına bile delice geldiğini fark edince sustu. Sonra aklına takılan soruyu ortaya attı.
"Sen benim evimi nereden biliyordun? Nasıl girdin içeri?"
"Bunu sonra konuşuruz" dedi Avukat. "Mel tatlım benim gitmem gerek, Alex ile kalıp yardımcı olur musun?"
"Dur gitme" diyen Alex'e gülümseyerek bakan avukat, yatağın üzerinden uzanıp Melinda'nın yanağını öptü ve odadan ayrıldı.
"Mel sen yaşıyorsun?" diye patladı.
"Alex, beni yaraladığını kabul ediyorum ama sonrasında ayağa kalkıp taksiye bindim ve hastanede dikiş attırdım. Büyütülecek kadar önemli bir şey değil. Sormana gerek yok, seni affediyorum."
Melinda'nın kendisini affetmesi iyi bir şeydi ama onun öldüğünü zannederken, kadının karşısına çıkmasından dolayı hâlâ şaşkındı.
"Bu lanet adamı nereden tanıyorsun?"
"Tony'i sen de tanıyorsun Alex, sana kalemi veren kişi."
"Kalem! O nerede?"
"Polis kanıt olarak el koydu."
"Sen kalemi onun verdiğini nereden biliyorsun?"
"Tatlım çok soru soruyorsun, dinlen biraz. Psikiyatrist çıkmana izin verince bol bol konuşuruz."
Alex daha konuşmak istiyordu ama doktor kontrole gelmişti. Boynundaki yaralı yeri kontrol edip, hemşireye pansuman yapmasını söyledi.
"Ne zaman çıkabilirim" diye soran Alex'e "sizi onay verecek olan kişi ben değilim Bay Martin" diye cevap verdi.
Melinda'nın, odanın kapısında birisi ile konuştuğunu fark eden Alex, dikkatle bakınca, ara sokakta öldüğü iddia edilen adam olduğunu gördü. Üstelik elinde tuttuğu, Alex'in kalemiydi.
-DEVAM EDECEK-
Yayımlanma Tarihi: 31.05.2016
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekleri Yazan Kalem (SY)
FantasyYazılan yalanları ortaya çıkaran büyülü bir kalem olabilir mi? Alex Martin ve soyunun gizemlerine sizi davet ediyorum. 17 bölümlük mini bir hikayedir.