Oylamayı unutmayın. İyi okumalar. Multide Kutay var.
Uyandığım da hostes bize yiyecek bir şeyler getirmişti. Kadın gömleğinin düğmelerini açık bırakmıştı. Ve eğilince önü iyice gözüktü. Abime baktığımda kafasını eğdiğini gördüm. Kadına dönüp
" Hostes hanım. Düğmeleriniz açık kalmış. " dedim. Yüzü kızardı. Sonra eski haline döndü.
" Teşekkür ederim hanımefemdi " deyip diğer yolculara doğru ilerledi. Düğmelerini hala kapatmamıştı. Kadın arsız çıktı. Gerizekalı.
Uçaktan inince telefonumu açıp abimi takip etmeye başladım. Siyah bir bmv marka arabaya doğru ilerliyordu. Hava soğuk olduğundan haki yeşili montumu giydim. Arabaya yaklaşınca siyah takım elbiseli bir adam gelip bavullarımızı aldı. Bavullara bagaja koyup kapılarımızı açtı.
" Buyrun Emir bey. "
Arabaya binince telefonuma gelen mesajlara baktım. Derin ve Beril mesaj atmıştı.
" Azra noldu hemen anlat. Neden gittin? Bir şey mi oldu babana? Ne zaman dönersin ? "
" Babam hastaymış ve beni görmek istiyorumuş. Bende onun yanına geldim. Her şeye rağmen babam o benim. Ne zaman döneceğim inan bende bilmiyorum. Sizi şimdiden özledim. "
" İyi yapmışsın canım. Bende seni özledim. Ha birde Tuana çılgına döndü. Bana nerde olduğunu sordu. Bende Norveç'e gitti falan dedim. Sinirlendi çıktı gitti. Hazar'da sordu ama o kadar tepki vermedi. Korktum lan :D Knk aranızda bir şey mi var? Neden böyle yaptı? "
Anlattıklarıyla şaşırmıştım. Bence artık söylemeliydim. Yazmaya başladım.
" Bak şimdi anlatıcam ama çok büyük tepki verme. Nasıl olur bilmiyorum ama kendine hakim ol yani. Derin, Tuana beni öptü. Ama ben istemedim yani birden oldu. " biraz sonra
" Oha. Ciddi misin? Yaa ben anlamıştım zaten. Başka ne yaptınız lan? Haa hayırlı olsun kanka. Darısı bize artık :D "
" Saçmalama lan. Ben konuşuyodum birden öptü. Zaten tokat attım. Bi kere de yanağımdan öptü. Off ya. Dövcem ben bu çocuğu. "
" Oha dudağından mı öptü birde? Oldu bu iş. Benden söylemesi. Hadi bakalım. "
Otele geldiğimizi görünce telefonumu cebime koyup montumu da giyip arabadan indim. Abimle birlikte resepsiyona gidip odalarımızın kartlarını aldık. Abimle odalarımız yan yanaydı. Kapının oraya geldiğimizde
" Azra, kardeşim bavullarımızı bıraktıktan sonra babamın yanına gidelim mi? Yoksa dinlenmek ister misin? "
Aslında çok yorulmamıştım. Sanırım gidebilirdik.
" Gidebiliriz. " dedim düz bir sesle.
Odama girdiğimde mükemmel bir manzarayla karşılaştım. Bu odaya çok para vermiş olmalı çünkü Norveç gerçekten mükemmel bir açıyla gözüküyordu. Bavulumu yatağımın yanına bıraktım ve pencereden bakmaya başladım.Odanın kapısı açıldı ve abim geldi.
" Gidelim mi artık? "
" Tamam. Gidelim. "
Soğuk davranıyordum ona. Çünkü öyle olması lazımdı. Yani yanımıza gelebilirdi? Yıllarca gelmedi ama.
Hastaneye girdiğimizde asansöre binip yedinci kata çıktık. Abim daha önce geldiği için o odayı biliyor. Odanın oraya geldiğimizde
" Hazır mısın? " dedi. Biraz bekledim derin bir nefes aldım ve
" Hazırım" dedim. Abim kapıyı yavaşça açtı. İçeriye girdiğimde yatakta gözleri kapalı duran babamı görünce gözümden bir damla yaş aktı. Ama güçlü olmalıydım.
Yatağa yaklaştığımızda babamın gözleri açıldı. Tıpkı benim gibi onunda gözünden yaş aktı. Yüzünde hafif bir tebessüm oldu. Gözlerinin altı morarmış ve rengi kaçmıştı. Doğrulmaya çalıştı ama zorlandığı belliydi. Vazgeçti. Yanına gittiğimde abim
" Baba, bak kızın senin için geldi. " dedi. Kafasını salladı.
Konuşmuyordu. Konuşamıyordu. Dayanamayıp babama sarıldım. Sarılmama karşılık veremedi çünkü çok halsizdi. Kıpırdayamıyordu bile. Gözlerimizden yaşlar akmaya başladı. Uzaklaştığımda hala ağlıyordu. Ben de öyle. Sonra yanındaki sandalyeye oturup beklemeye başladık. Kimse konuşmuyordu. Ne abim ne de ben.
Odadan çıktığımızda abim
" Doktora son durumunu sorup geliyorum "
" Ben de gelebilir miyim? " dediğimde olumlu anlamda kafasını salladı.
Abimle birlikte kapıya tıklatıp içeriye girdik. Doktor uğraştığı şeyi bırakıp bize döndü. Abimle İngilizce konuşmaya başladılar. İngilizcem iyi olduğu için az çok anlıyordum. Babamın durumunun hiçte iyi olmadığını hatta gittikçe kötüleştiğini söylüyordu. Odadan çıkınca
" Umarım anlamışsındır. İstersen otele geçelim biraz dinlenmemiz lazım. Karnımızda acıktı zaten. "
" Evet anladım. Gidelim " dedim.
Şoför kapılarımızı açtı ve kendisi de bindikten sonra arabayı otele sürmeye başladı. Karnım çok açtı ve çabuk gitsek iyi olur. Aklıma bizimkileri aramak geldi ama otelede konuşmayı düşünüp vazgeçtim.
Odama çıktığımda kıyafetlerimden kurtulup eşofman tarzı bir şeyler giydim. Telefonumu alıp Derin'e mesaj atmaya karar verdim.
Kime: Derin uykum
Hastaneye babamın yanına gittik abimle. Çok özlemişim onu. Ama durumu çok kötüymüş. Doktorlarla konuştuk. Babamı kaybetmek istemiyorum. Ona hala kızgın olsam da kaybetmek istemiyorum Derin.
Kimden: Derin uykum
Anlıyorum canım. Peki hastalığı ne yani onusordunuz mu?
Gerçekten bunu sormak hiç aklıma gelmemişti. Nasıl da unutmuşum!
Kime: Derin uykum
Hakkaten neden sormadım ben? Unutmuşum ya. Abim biliyordur. Ona sorarım. Ee siz ne yaptınız?
Biraz sonra mesaj geldi.
Kimden : Derin uykum
Tamam bana da söylersin. Yeni haberler tabiki var. Tuana hala sinirli. Okulda bi aşağı bi yukarı. Bir şey de diyemiyorum ki kızar falan sonra uğraşamam. Bu ingilizce hocasıyla kavga etti. Disiplin falan diyodu hoca ama en son haber yakayı kurtarmış.
Kime: Derin uykum
Hadi ya. Benim bildiğim Tuana özür falan dilemez ama nasıl oldu acaba :D
Kimden : Derin uykum
Hiç bilmiyorum korkudan soramadık. Görüşürüz canımm. Yemek yemem lazım benim. Öptüm.
Kime: Derin uykum
Tamam. Öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geveze
Teen FictionRap dinleyen, doctor who ve the walking dead izleyen, annesini çok seven, dersleri mükemmel fakat okuldan nefret eden, mavi ve siyaha aşık olan, susmak bilmeyen bir GEVEZE 'nin hikayesi.