Sınıfan çıktığımda bahçeye doğru yürüdüm. Bora da beni bekliyordu , koşarak yanına gidip sıkıca sarıldım. Özlemiştim , yaklaşık iki aydır görmüyordum onu. Üstelik benim ona ihtiyacım olduğu kadar onunda bana ihtiyacı varmış.
"Ne yapıyoruz bakalım bugün ? " diye sorduğunda önce düşündüm ve aklıma gelen şeyle gülümsedim.
"Bizim yere gidelim. " dediğimde oda gülümsedi.
" Hadi o zaman seni eve bırakayım hazırlan bende bir eve uğrayayım saat 4 gibi gelip seni alırım. Sonra yiyecek birşeyler alıp gideriz. Tamam mı? " bende olumlu anlamında başımı salladım. İki sokak ötede duran arabama doğru ilerledim. Arabanın anahtarını çıkartıp Bora'ya uzattım gülümseyip şoför koltuğunda yerini aldı. Bende ön koltuğa geçtim. Yol boyunca pek konuşmamıştık aslında. Bizim evin önünde durdu ve park etti. Anahtarı bana doğru uzattı.
"Araba kalsın sonra zaten beni almaya geleceksin. Hem eve yürümüş olmazsın." dedim ama başını olumsuz anlamında salladı.
" Biraz yürümek iyi gelir Eflal'im , yoksa biliyorsun evde yaklaşık 10 araba var birini alıp gelirdim." Haklıydı sonuçta Kaan Arıkan'ın oğluydu. Evde araba mı yok ?
" Tamam sonra görüşürüz o zaman." diyip eve girdim. Babam evde yoktu her zaman ki gibi şirketteydi. Bende yavaş adımlarla odama doğru çıktım. Odama girdiğimde hemen gidip ılık bir duş aldım. Su bana iyi geliyordu. Uzun süre öyle hareketsiz kaldım. Telefonumun sesiyle irkildim. Duştan çıkıp havluyu bedenime sardım. Ekranda 'Babam' yazıyordu.
" Efendim babacım"
" Eflal , kızım ben geç geleceğim bugün haberin olsun."
" Bende bunu söyleyecektim baba bugün Bora'yla ortak aldığımız yazlıkta kalacağız."
" Tamam kızım Barış'a söyle sizinle gelsin"
" Gerek yok baba kapıyı kilitleyip oturacağız"
" Tamam kızım sen nasıl istiyorsan." Sonra telefonu kapatıp dolabımdan giyim çıkardım. Uzun kollu üzerinde dudak resmi olan bir üst ve eteği kombine ettim. Ayağıma da topuklularımı giydim, saçlarımı kurutup doğal haline bıraktım. Saate baktığımda Bora'nın gelmek üzere olduğunu fark ettim. Aşağı inip, kapıyı kilitleyip kapının önünde beklemeye başladım. Önümde siyah bir lamborghini durduğunda ilk başta şaşırdım ama Bora arabadan indiğinde gülümsedim. Gelip bana sıkıca sarıldı bende ona. Olmayan abim gibiydi.
" Eee Eflal ne yemek istersin ?"
"Benim için fark etmez sen kafana göre takıl."
" Hm tamam o zaman fast food yiyoruz, kaç haftadır annem bana sadece sağlıklı yemek yediriyor. " bunu gülerek söylemişti. Bende olumlu anlamda kafamı salladım ve sonra arabaya bindim. Oda sürücü koltuğunda yerini aldıktan sonra gaza bastı. Yolda giderken önce benzin istasyonunda durdu ve kola,cips ne kadar abur cubur varsa aldı. Daha sonrada Burger King'de durup yemek aldı. '' Bora gören de kıtlıktan çıktın sanacak , kim yiyecek o kadar hamburger'i hııı ?'' ''Bennn '' dedi uzatarak sonrada bir kahkaha patlattı. Bende gülmeden edemedim yemekleri bagaja yerleştirdikten sonra bizim yere doğru gitmeye başladı. Sonra bir kez daha bir Tekel Bayinin önünde durdu ben şaşkınca ona bakarken o yüzünde piç smile'le arabadan indi. İçerde biraz gezindikten sonra elinde bir poşet ve yüzünde hala piç smile'le çıktı. Poşeti bagaja yerleştirip arbaya bindi. '' Ne aldın Bora ? '' ''Süpriz '' off anlaşılan yine ağzından laf alamıyacam eskidende doğum günümde böyle yapmıştı. Bana süpriz parti hazırlamış ve tanıdığım , tanımadığım herkesi çağırmıştı. Bende üstümdeki yataktan düşmüş gibi giyimlerimle kutlamıştım doğum günümü.Sonunda orman yolu göründüğünde sevinmiştim. Beş dakika filan vardı eve. Artık ev görebileceğimiz mesafedeydi. Bora arabayı kapının önüne çekti , yanımıza hemen takım elbiseli bir adam geldi ve beyaz önlüklü bir bayan.''Bora bey evi temizledik odalarınızı da hazırladık eve bir kaç erzakta aldık. Başka bir isteyiniz yoksa biz gidelim''. ''Yok siz gidin." dedi Bora. Bende Bora'nın aldıklarını bagajdan çıkarmaya başlamıştım. Bayağı birşeyler almıştı. Ama en çok gördüğüm büyük Nutella kavonozuna sevinmiştim. Beni en çok mutlu eden şeylerden de birisi Nutella'ydı. Sabah akşam kaşık kaşık sıkılmadan yiyebilirim. Bora'da birkaç poşeti aldıktan sonra eve girdik. Özlemiştim burayı , burası ister istemez insana huzur veriyordu. Ormanın içinde , insan yok , ses yok. Sadece Bora , ben ve yankılanan seslerimiz olacak. Poşetleri mutfağa bıraktıktan sonra Bora aç köpekler gibi yemeğe saldırdı ben ise ellerine vurup''Git dışardaki masayı hazırla , hava çok güzel."" dedim yüzünü somurtarak dışarı çıktı. Bende yemekleri tepsiye koyup çıktım. İşte bizim evin en güzel yeri ...Bora tabi obur bekliyemedi hemen yemeğe başladı. Bora hamburger'i ağzına tıkarken birden öksürmeye başladı. ''Helal." diyerek sert bir şekilde sırtına vurdum. ''Yuh Eflal senin elinin ayarı da yok, kırsaydın belimi.'' ''Bir dahakine öyle yapacağım zaten , küçük çocuk gibisin Bora kimse kapmayacak yemeğini yavaş yavaş ye! '' Bu sefer ikimizde de kahkayı patlattık. Yemeklerimizi yedikten sonra salona geçtik Bora hemen film seçmeye başladı bende gidip mutfaktan abur cubur aldım. Tekrar salona döndüğümde Bora üç tane film seçmişti. İlk başta Titanik'i izledik tabi ben yine duygusala bağlayıp ağladım , Bora ise canı sıkılmış gibi devam izliyordu. Sonra Evim Sensin'e geçtik bunda da ben çok sıkılmıştım ama Bora pür dikkat izliyordu. Sonra ben elime Nutella kavonuzunu alıp kaşıklamaya başladım. Bora bir ara bana bakıp kahkayı basmıştı. '' Eflal o kavonozu bitirmeyi düşünüyorsan yarın sabah kahvaltıda ekmeğe sürcek çikolatam kalmaz biraz yavaş ol.'' diyip tekrar kahkayı basmıştı. ''Sıkkımın kökünü ye.'' o gülmesini kontrol altına almaya çalışırken bende kavonuzu yarıladığımı fark ettim.Acaba bu kadar kalori nereye gidiyordu çünkü gram kilo almıyorum. Dört senedir 58 kiloyum.Ve eminimki başkası olsa benim yerimde çoktan 30-40 kilo almıştı.Bora kalkıp diğer filmi açmıştı, bu sefer korku filmi açmıştı. Korkacağımı bildiği için yanıma oturup kolunu omzuma atmıştı bende başımı göğsüne yasladım. Filmin adı 'Aynalar' mış. Hiç izlememiştim daha önce ama gerçekten iğrenç bir filmdi. Sürekli çığlığı basıyordum. En sonuda midem bulantı ve kalkıp lavaboya doğru koşmaya başladım.Bora'nın da arkamdan geldiğini fark ettim ben kusmaya başladığımda saçlarımı tuttu. Kustuktan sonra midem rahatlamıştı. Elimi yüzümü yıkadım sonra bir kaç saniye oturdum. Bora üzgün bir şekilde bana bakıyordu. '' Eflal özür dilerim filmi kaldıramayacağını bilmiyordum yani henüz ben de izlememiştim.'' ''Bora kes sesini bu senin suçun değil o kadar çıkolata üzerine bide korku filmi izlersem olacağı olan buydu zaten. " dedim sırıtarak sonra yağa kalkıp Bora'ya sarıldım korkmuştu. Bütün bedeni titriyordu , hemen sakinleşmesi gerekti yoksa hiç hoş şeyler olmayacaktı. Aklıma gelen fikirle gülümsedim '' Bora hadi havuz'a girelim." bu fikrime şaşırmış olmalı ki, bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Ben ise onu çekiştirmeye başlamıştım bile. Dışarı çıkıp onu havuza itmeye çalıştım. Ama bay ayı tabiki yerinden oynamadı.Sonra aniden bir çığlık patlattım "Ahhhhg" beni havuza itmişti. "Öküzzz , böyle itilir mi hiç ? "
" Tabiki itilir. " diyip oda balıklama havuza atladı. Burda bile hava atmayı beceriyorsa ne diyeyim ben ona ? Biraz yüzdükten sonra hava ayaz olmaya başladı. İçeriye girip ikimizde odalarımıza gittik önce duş aldım sonra üstüme bir eşofman ve tişört giydim. Telefonumu alıp aşağı indim tekrar Bora da üzerine değiştirmiş koltukta oturuyordu. Bende gidip yanına oturdum başıma omzuna yasladım, oda saçlarımı okşamaya başlamıştı.
"Eflal , özür dilerim."
"Niçin , özür diliyorsun ?"
"Yanında olamadığım için "
" Bora , saçmalama bu senin suçun değil."
" Eflal korkuyorum birini incitmekten , birine zarar vermekten korkuyorum."
" Sana söz veriyorum Bora ben olduğum sürece hiç bir şey olmayacak."
"Söz mü ?"
"Söz" diyip ona sıkıca sarıldım.
Telefonum çaldığında ekrana baktım , gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım.. Ekranda "MELEĞİM" yazıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRİQUETRA (Üç kurban)
FantasySevgi ; 5 harften oluşan ama içinde milyonlarca anlam barındıran bir sözcük. Ne acı, bizi o kadar çok mutlu edebilirken , o kadarda çok üzebilen 5 harf. ''Sevgi nedir ?''sorusuna cevap verebilen varmı aramızda ? Sanırım yok çünkü sevginin belirli bi...