4.Bölüm: "Yarışma"

35 8 2
                                    

Hatırlatma...
Yere düşen herşeyi çantama koyduktan sonra ayağa kalkıp çocuğun yüzüne baktım. "Sen" "Sen o sun , dün akşamki çocuk." "Adım Yağız , bende memnun oldum"...
***
"Senin ne işin var burda ?"
"Seni görmeye geldim " dedi pis pis sırıtarak. "Dalga geçiyorsun dimi ?" Dedim kendimden emin bir sesle. " Aslında evet dalga geçiyorum, ben burada okuyorum da şimdi aynı soru sana , senin ne işin var burada ?" Dedi 'ne' sözcüğünü bastırarak. "Bende burada okuyorum" dedim içimden ona küfürler saydırarak. Daha çok içeri ilerleyerek sıraya oturdum o da yanıma gelince sınıfının burası olduğunu anladım. Koskoca okulda sanki başka sınıf yoktu. Hoca içeriye girer girmez çizimlere başladık ben çizdiği tasarımları öğretmene götürmek için yerimden kalktığımda Yağız 'ında kalktığını gördüm ve elindeki çizim defteriyle öğretmene doğru gitti? İkimizde aynı anda öğretmene çizimlerimizi gösterdik sayılır öğretmen ilk benim daha sonra Yağız'ın çizimlerini baktı ve çizimleri gerçekten muhteşem ötesinde (multimedya). ''Çocuklar , çizimler harika olmuş.'' dedi öğretmen ki bize çocuklar demesi tuhaftı çünkü aşırı genç duruyordu. İkimizde teşekkür edip uzaklaştığımızda defterini alıp yanımdaki boş sıraya oturdu ve bana mal mal bakmaya başladı. Sanki Bora'yla benim arama bozmadığı yetmemiş gibi bide sırıtıyordu. ''Ya sen nasıl bir kafasın dün akşam o kadar laf attın , arkadaşımı yeni kazanmışken aramızı açtın bide yetmiyormuş gibi gelmiş burda ağzını gerip beyaz dişlerini sergiliyorsun !'' bunları söylerken nefesim tükendi resmen nefes nefese kaldım. Ama bu sefer gülmüyordu bu sefer sinirlenmiş  gibiydi. Ani bir şekilde sandalyeyi itip kalktı ve sınıfı terk etti. Herkes bana sorgulayan bakışlarla bakarken, öğretmenimiz de dahildi. Bende izin isteyip dışarı çıktım. Hemen Bora'yı aradım ama çıkmadı , telefonu kapalıydı bende hemen Kaan amcayı aradım. ''Alo Kaan amca Bora'ya ulaşamıyorum nerde olduğunu biliyor musun ? '' '' Evet kızım aslında bende seni bunun için arayacaktım odasına kapandı çıkmıyor , iki gündür yemek dahi yemiyor ne yapsam tamam diyip geçiştiriyor , kızım en önemlisi ilaçlarını da almıyor sanırım yani üstüne de gidemiyorum'' '' Tamam Kaan amca ben hemen geliyorum şey söylemeyin Bora'ya geleceğimi tamam mı ?'' '' Tamam kızım sen nasıl istiyorsan!''. Hemen çıkışa doğru ilerleyip arabama bindim hızlı bir şekilde Bora'lara doğru sürdüm. Vardığımda Kaan amca kapının önünde bekliyordu sarılıp hemen içeri girdim. ''Kaan  amca ilaçları nerde ?'' ''Odasında dolaptaki üçüncü çekmecede '' '' Tamam,  hemen fast food bir şeyler söyleyin. Haaa bide Kaan amca ben müştemilata girdikten sonra kapıyı kilitliyorsun ve ben bir şey demeden açmıyorsun tamam mı ?'' Kaan amca olumlu anlamda kafasını salladı. Çünkü bana güveniyordu ona sarılıp arka bahçedeki müştemilata girdim arkamdan kapıyı kilitlediğine emin olduktan sonra içeri doğru ilerledim. Bora hep  ayrı eve çıkmak istiyordu ama babası izin vermedi. Annesi de yani Burcu yenge müştemilatı istediği gibi düzenleyip kendine ev yapmasını söyledi Bora'da kabul etti tabi. Neyse içerde kimse görünmüyordu odasına doğru gittim ve kapıyı tıklayıp açmaya çalıştım ama kilitliydi. Bora diye seslendiğimde kapı birden açıldı ve Bora tişörtsüz bir şekilde duruyordu. ''Eflal git burdan '' ''Hayır gitmeyeceğim sen ne olduğunu söylemeden hiç bir yere gitmeyeceğim.'' ''Ne oldu biliyormusun... Canını yaktım , en iyi arkadaşımın canını yaktım,kardeşimin gözünden yaşlar akmasına neden oldum.'' Bunları söylerken ikimizinde gözünden yaşlar akıyordu. ''Bak seni hala üzüyorum anlıyormusun Eflal ben- '' ''Kes sesini , yeter artık Bora. Sensiz daha iyi olabileceğimi mi sanıyorsun hem sen beni hiç üzmedin ki.'' ''Evet Eflal ben seni üzdüm ! Arabayı tekmelediğim için o çocuğu dövdüğüm için seni üzdüm'' ''Hayır sen beni o akşam gram üzmedin , ben sadece korktum.'' ''Bak seni korkutacak kadar ileri gitmişim.'' ''Ben kendim için korkmadım canını acıtacaksın diye korktum , arabaya o kadar hızlı ve sert vuruyordun ki ayağın kırılcak sandım. O çocuk geldiğindede yine kendim için korkmadım yine senin için korktum anlıyormusun ?'' Bora yüzüme bakıyordu ve hala gözlerinden yaş geliyordu. Bu yanımdaki ikinci ağlayışıydı ilk kez sevgilisinin ölümünde bu kadar çok ağlamıştı ve şimdide beni üzdüğünü sandığı için ağlıyordu. Bana değer verdiğini anlamam hiç zor olmamıştı ilk okuldayken bir kere bir çocuk elimden tostumu düşürmüştü. Bora da gelip yanıma kendi tostunu ikiye  bölüp bir parçasını bana uzatmıştı işte o günden beri Bora'yla ben en iyi arkadaştık. ''Bora bir şey de , susma.'' ''Eflal ben hayvan'ın tekiyim dimi ?'' ''Olabilir ama iyiki o kendini hayvanın teki sanan şahıs benim en iyi arkadaşım.'' Dedim ve Bora'ya sıkıca sarıldım. Bu güzel anı bozan Kaan amca olmuştu elinde dediğim gibi sipariş verdiği yemeklerle içeri girdi. ''Kızım , halletiniz mi aranızdaki sorunu ?'' bu sefer ben cevap veremeden Bora atlamıştı. ''Aramız bozuk değildi zaten baba sadece bir yanlış anlaşılma dimi Eflal''diyip göz kırptı. ''Hı Hııı'' demekle yetindim. Kaan amca yemekleri bırakıp dışarı çıktı. Biz de salonda yemek yemeye başladık , daha sonra hemen kalkıp odasına gittim üçüncü çekmecede olan ilaçlarını aldım ve salona gittim. Bora bana anlamsız şekilde bakarken gözleri ellerime kaydı. Tabi ben itarız ettirmedim ilaçlarını okuyup ağzına tıkıştırdım. O ise benim bu halime gülüyordu. '' Bak bu ilaçlarını içeceksin ben şimdi gidiyorum yarında okul çıkışına gel tamam mı ?'' '' Tamam anne '' ''Boraaaa'' dedim uyarıcı bir ses tonu ile ve çıktım arkamdan kahkaha seslerini duyabiliyordum. Arabaya binip eve sürmeye başladım. Vardığımda inip hemen eve girdim , girer girmezde duş alıp yattım. Ve bedenimi uykuya teslim ettim.

***

Sabah kalkıp hemen okul için hazırlanmaya başladım üstüme basit şeyler giyip çıktım. Arabama binip okula doğru sürmeye başladım , vardığımda da arabamı park edip içeri girdim. Okul çok kalabalık değildi zaten bizim de 4 dersimiz var ikisi yine çizim tasarımı diğerleri ise mantık dersleri yani Moda Pazarlaması, Moda Sunum Teknikleri, Çağdaş Moda Akımları , Kumaş Yapı Bilgisi vs. Ama bu derslerden toplam sadece 5 ders gördüğümüz için pek sıkıntı olmuyor. Zaten bunlar genel bilgiler. Sınıfa girdiğimde pek kimse yoktu daha Aybüke ve Yağmur , iki erkek çocuğu ve bir kaç tanımadığım kız vardı. Girer girmez Yağmur yanıma geldi. "Günaydınnnn" dedi uzatarak ve bana sarıldı. Bende "Günaydın" diyip sırama geçtim. Aslında sıram diye birşey yoktu herkes her gün kafasına göre takılıyordu. O yüzden bende kızların yanında bir sıraya oturdum. Kızlar tabi hemen soru yağdırmaya başladılar. "Kızım Yağız'la aranızda ne var ?"
"Hiç birşey o gerizekalının teki!" dedim. Tam ağzımı tekrar açacaktım Yağmur sus işareti yapıp arkamı işaret etti. Arkamı döndüğünde Yağız'ın tam arkamda durduğunu gördüm ve bayağı sinirliydi. Bana inat arkamdaki sıraya geçip oturdu. Ders her zamanki ki gibi sessiz geçmişti kimileri çizim yaptı kimileri sohbet etti.
"Çocuklar biliyorsunuz tasarım yarışmaları başladı hepinizin katılmasını isterim bütün okul katıldığı için sınıf öğretmenleri tasarımların arasından seçecek en güzel tasarımlar gidecek yarışmaya. Konu koridordaki pano'da yazıyor. Ordan bakın haftaya kadar teslim süreniz var. Başarılar" diyip sınıftan çıktı. Kızlar hemen koridora fırladı aynı şekilde sınıftaki diğer kişilerde ya bunlar çıkmak zorunda mıydı ? Tam bende kalkıcaktım ki "Yarışmayı kazanacağımı biliyorsun dimi ?" Bu çocuk kendini ne sanıyordu ama haklıda çizimleri çok güzeldi. "Sen öyle san" diyip sınıftan çıktım. Off sinirlenmiştin, panoya gidip konuya baktım ve içimden bir oh çektim konu 'Balo elbisesi' yani rahat rahat çizebileceğim bir şey. Arkamdan gelen sesle irkildim "Bence boşuna sevindin ben kazanacağım" " Ya sen beni rahat bıraksana neyine güvenerek böyle konuşuyorsun" diyip uzaklaştım. Kantine inip kendime bir kahve aldım. İçine 3 şeker atıp boş bir masaya geçtim. Tabiki beyefendi yine peşimden gelip yanıma oturdu. "Neden bu kadar sinirlisin prenses?"
"Bak birincisi ben senin prensesin felan değilim. İkinicisi bu kadar sinirli olmamın nedenini bildiğini sanıyordum !"
" Ya birilerinin sevgilisiyle arası mı açılmış ama o günkü dediğim gibi -." Bir şey daha söylemesine izin vermeden üstüne elimdeki kahveyi üstüne döktüm. "Siktirrrr"diye bağırdı sanırım kahvenin sıcak olduğunu unutmuştum. "Bak kiminle konuştuğunu bilmiyorsun herhalde, benim adım Eflal Kozan ve ben senin bildiğin o kızlardan değilim birine teklif sunacaksan burada yanlış yerdesin şimdi müsadenle derse girmem lazım umarım beni anlamışsındır." Diyip gittim...

TRİQUETRA (Üç kurban)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin