Hatırlatma...
"Ya birilerinin sevgilisiyle arası mı açılmış ama o günkü dediğim gibi -." Bir şey daha söylemesine izin vermeden üstüne elimdeki kahveyi üstüne döktüm. "Siktirrrr"diye bağırdı sanırım kahvenin sıcak olduğunu unutmuştum. "Bak kiminle konuştuğunu bilmiyorsun herhalde, benim adım Eflal Kozan ve ben senin bildiğin o kızlardan değilim birine teklif sunacaksan burada yanlış yerdesin şimdi müsadenle derse girmem lazım umarım beni anlamışsındır." Diyip gittim...
***
Son iki derse girecek halim kalmamıştı okuldan çıkıp arabama bindim , kafamı dağıtmalıydım zaten yarın Cumartesi. Eve gidip ilk başta Bora'yı aradım ve hazırlanmasını söyledim. Sanki bir duş iyi gelecekti dedim içimden ve duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra saçlarımı kuruttum. Dolabımın önünde durup ne giysem acaba diye diye düşünürken geçenlerde yeni aldığım etek gözüme çarptı üstünde tuhaf desenler vardı ama çok güzeldi. Üstüme beyaz hafif bol olan bir yarım kollu ve kot yelek giydim kemerimi de taktıktan sonra siyah stilletolarımı da giydim. Makyaj aynamın önüne oturup yüz makyajımı yaptım daha sonra göz makyajıma geçtim. Göz kapağıma açık tonlarda bir kaç far sürdüm ve ince bir eyeliner çektim, rimeli de sürdükten sonra gözlerim de tamamdı. Dudaklarıma ise sadece nemlendirici sürdüm (Multimedya). Neredeyse takı takmaya unutuyordum takı dolabımı açıp içinden bir kolye ve bileklik beğenip taktım. Aynanın önüne geçip kendime baktığımda saçlarımın çok basit kaldığını fark ettim. Aralara bir iki örgü yapıp kalın maşamla bir kaç dalga attım. İşte şimdi tamamdım ama tekrar kendime boy aynasından baktığımda annem geldi aklıma ona ne kadar çok benziyordum böyle. O adam o günden bugüne de aramamıştı ama bunları düşünerek keyfimi kaçırmak istemiyordum çünkü bu akşam sadece eylenmek istiyordum. Elime telefonumu alıp saate baktım ve saatin 19.19 olduğunu gördüm tesadüfmüydü bu bilmiyorum ama içimi tuhaf bir his kaplamıştı. Telefondan rehbere girip Bora'yı aradım. "Alo Bora nerdesin ?" "Beş dakikaya ordayım" "Tamam bekliyorum" diyip kapattım. Hemenk telefonumu anahtarımı felan çantama koyup kapının önüne çıktım kapının önünde duran arabaya baktığımda ilk başta Bora geldi sandım ama bu babamın arabasıydı. Arabayı park edip arabadan indi. "Hayırdır kızım nereye gidiyorsun ?"diyip alnımdan öptü.
"Borayla biraz eğlenmeye gidiyoruz babacım sakıncası yok değil mi ?"
"Aaaaa tabikide hayır Bora oğluma güveniyorum o sana abi gibi dikkat eder siz eğlenmeye bakın bende biraz çalışacağım yarın önemli bir toplantım var hazırlıklı olmam gerek. "
"Tamam babacığım" diyip yanağından öptüm.
Tam o sırada da Bora geldi bu sefer siyah Bmw'yle geldi ama arabayı o sürmüyordu. Kapının önünde durudğunda Bora arabadan inip babamın elini öptü.
"Efdal amcacığım nasılsın ?" "İyim oğlum iş güç sen nasılsın ?"
"İyim nasıl olsun."
Onların konuşmasını bölen ben olmuştum
"Bora artık gidelim mi artık ne dersin ?"
"Gidelim Eflalcim burda iki çift laf ettirmedin"
"İyi tamam siz kalın ben tek giderim" diyip uzaklaşmaya başladım. "Bak görüyormusun Efdal amca kıskandı hemen" diyip kahkayı bastı bende daha çok sinirlenip hızlandım. Kapının kapanma sesini duyduğumda babamın içeri girdiğini anladım. Bora ise bana sesleniyordu "Eflallll" ama ben takmayarak devam yürüdüm yanıma yaklaşan arabayla irkildim ama Bora ve şoförü olduğunu görünce rahatladım. "Hadi Eflal bin şu arabaya gidelim hem sen bana küsemessinki " "Nedenmiş o ?" "Çünki ben çok tatlıyım." Diyip dudaklarını tatlı bir şekilde büzdü. Aman Allahım böyle bakmasın , çocuk gibi masum. İşte o zaman kıyamıyorum ki ona. "Durdur şu arabayı ve dudaklarını büzmeyi kes kıyamıyorum sana o zaman." Zafer kazanmış gibi gülüyordu "Biliyorum" diye cevap verdi bir de. "Bora bey nereye gidiyoruz ?" "Yeni açılan Bar'a gidiceğiz sana bahsetmiştim Özgür" "Tamam Bora bey " dedi ve gaza bastı yol boyunca pek konuşmadık. Mekanın önünde durduğunda ikimizde arabadan indik. Mekanın ismini gördüğümde sevinçten Bora'ya sarıldım. Beni "Karaoke Bar'a" getirmişti. "E-flal nefes alamıyorum" diye dalga geçti ama şuan keyfimi hiç birşey kaçıramazdı. Hemen Bora'yı içeriye sürükledim boş bir masaya geçtik ve etrafa bakınmaya başladık sahnede şuan bir çift düet yapıyordu "Petek Dinçöz ft. Resul Dindar - Teşekkürler'' i söylüyorlardı adamın sesi ne kadar hoş olsada kadın için aynı şey söylenemezdi. Müzikle arası pek iyi olmadığını anlamak pek zor değildi. Yanımıza garson gelip ne içmek istediğimizi sordu Bora bana baktı sonra iki Bira alalım biz dedi bende başımla onayladım. Aslında birayı pek sevmem daha ağır içkiler severdim ama daha gecenin başlangıcındaydık hemen sarhoş olmamak için hafif başlama gereği duymuştuk. Yanımıza iki kız yaklaşmaya başlamıştı yüzlerini net göremiyordum çünkü mekandaki ışık karanlıkla aydınlığın arasında gidip geliyordu biraz daha yaklaşmaya başladıklarında bunun Aybüke ve Yağmur olduğunu fark ettim. "Sizin ne işiniz var burda kızlar ?" dedim gülerek. "Hiç biraz eğlenmeye geldik" dedi Aybüke , Yağmurun gözleri ise Bora'nın gözlerinde hapis olmuştu sanki. İkiside birbirinin gözlerinin içine bakıyordu " Bora tanıştırayım bu Yağmur ve Aybüke." Bora elini uzatıp "Memnun oldum" dedi Yağmur da aynı şekilde. Sonra elini Aybüke'yede uzattı tanışma faslından sonra hepimiz aynı masadaydık birer Bira içtikten sonra ben müsade isteyip lavaboya doğru gittim. Makyajımı tazeledikten sonra lavobadan çıkıp Bar kısmına doğru ilerledim " Bakar mısınız 2 Tekila alabilirmiyim ?" "Genç çocuk yanıma gelip nefesini yüzüme üfleyerek "Tabiki" dedi. "Sen barlara gelirmiydin meğersem ben seni sıkıcı birisi sanmıştım". Bunu diyen sese döndüğümde önümde beyaz tişörtün üzerine deri ceketi giymiş Yağız duruyordu. Beni mi takip ediyordu anlamadım ? "Beni mi takip ediyorsun ?" "Yooo" diye cevap verdi. "Buyrun hanfendi içkiniz" diyen tipli çocuğa baktım ve gülümsedim. "Masamız şurda hesaba ekleyin" Çocuk başıyla onayladı. Yağız'ı takmadan içkilerimizi alıp masamıza doğru yürüdüm. Bora susamış kedi yavrusu gibi elimden kendi içkisini alıp masaya koydu işaret ve ve baş parmağını arasını yalayıp tuz döktü , tuzu yalayıp shot yaptı ardından limonu ağzına attı. Bende aynısını yaptım zaten bunu da ilk kez Bora'yla birlikte yapmıştım. Kızlar ağır içkiler sevmediği için onlara almamıştım. Onlar kendileirne birer Bira daha söylerken bende hangi şakıyı söylesem diye düşündüm ve aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Bora ben 5 dakikaya gelicem" diyip yanlarından ayrıldım. Karaoke için yetkili olan kişiye söyleyeceğim parçanın adını verdim ve bir sandalyeye oturup bekledim. Sıra bana geldiğinde sahneye çıktım. "Herkese iyi akşamlar bu parçayı en iyi arkadaşım Bora için söyleyeceğim" diyip şarkının başlamasını bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRİQUETRA (Üç kurban)
FantasíaSevgi ; 5 harften oluşan ama içinde milyonlarca anlam barındıran bir sözcük. Ne acı, bizi o kadar çok mutlu edebilirken , o kadarda çok üzebilen 5 harf. ''Sevgi nedir ?''sorusuna cevap verebilen varmı aramızda ? Sanırım yok çünkü sevginin belirli bi...