Hatırlatma...
Telefonum çaldığında ekrana baktım , gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım.. Ekranda "MELEĞİM" yazıyordu...
***
Annemin araması mümkün değildi çünkü o artık yoktu. Ama telefonu bulunmamıştı hala.
"Eflal, ne oldu ? Arayan kim ?"
"Annem." dedim hıçkırıklarımın arasından. Bora bana şaşkınca bakarken bende cesaretimi toplayıp telefona çıktım.
"Alo , kimsin sen ?"
Karşı taraftan ilk başta sesler geliyordu, bağrışlar geliyordu , sonra ise telefona bir adam çıktı. "Alo." sesi çok kabaydı.
"Kimsin diyorum ?"
" Benim kim olduğum seni ilgilendirmez sana nasıl yardım edeceğim ilgilendirir."
" Ya ne diyorsun sen, bana nasıl yardım edebilirsin ki ?"
" Annenin katilini merak etmiyor musun ? Neden böyle bir şey yaptığını ? Neden annene yaptığını, neden başka birisi değil ? Bu soruların cevabını merak etmiyor musun ?"
" Ne - ne diyorsun sen, kimsin sen ? Benim annem seni neden ilgilendiriyor?" derken gözlerimden yaşlar akıyordu. Hıçkırıklarımın arasından zor konuşuyordum.
" Demiştim kim olduğum seni ilgilendirmiyor. Seni ilgilendiren sana vereceğim bilgiler , şimdi beni iyi dinle yarın seni bu saatlerde tekrar arayacağım , o zamana kadar kararını ver." Sonra beni sinirlendiren o ses 'dıt dıt dıt'.
Bora hala anlamsız bana bakıyordu. Sonra ona telefonda adamın söylediklerini anlattım. Tabi hemen küfür etmeye başlamıştı. Sonra hemen bir kaç kişiyi arayıp numarayı verdi." Bulucaksınız lan o sinyali , lan ne demek babamın emri var , siktirtme emrini bulacaksınız o adamı." diyip telefonu kapattı bense hala kendime gelemedim. Annemin telefonu o adamda ne arıyordu. Bana ne anlatacaktı ? Annemin katilini biliyor mudur gerçekten? Bunları düşünürken Bora bu sefer babasıyla konuşuyordu. Kaan amca iyi biriydi hep oğlu için en iyi olanı isterdi ama para iş yinede azcık daha ön plandaydı onun için.
"Baba o sinyal bulunması lazım diyorum , adam Eflalin annesinin telefonundan aradı." Kaan amca onaylamış olacak ki Bora rahatlamış bir şekilde yanıma geldi." Bulacağız o sinyalı Eflal , babam Efdal amcaya da haber vericek, şimdi geç oldu yarın sabah döneriz tamam mı ?" Ben olumlu anlamda kafamı sallayıp başımı omuzuna yasladım. Yorulmuştum, gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu, diretmeden bedenimi uykuya teslim ettim.
Sabah kalktığımda yataktaydım , Bora yoktu. Etrafa bakıyordum sonra aşağıya indim. Bora hala görünmüyordu. Sonra bahçeden ses geldi , bu Bora'nın sesiydi , birine bağırıyordu "O sinyali bulacaksın demedim mi lan sana ? Nasıl sinyal yok ? Başlatma telefon kapalıymış , ne yap ne et bul o sinyali yoksa ben bulacağım, işte o zaman hiç güzel şeyler olmaz senin için." diyip telefonu kapattı. Arkasını döndüğünde bana çarptı "Eflal beni mi dinledin?"
Dedi olumlu anlamda başımı salladım. " Bulamamışlar mı sinyali ?"
" Hayır , telefon kapalıymış."
"Hmmm."
" Eflal bulacağız sen hiç merak etme !"
Gözümden bir damla yaş süzüldü. Boraya yaklaşıp ona sarıldım. Oda bana sarılıp saçlarımı okşadı. "Hadi hazırlan yola çıkalım."
Dedi bende çıkıp hazırlanmaya başladım. Mavi kot ve basit beyaz bir tişört giyip aşağı indim. Telefonumu da çantama koyup kapının önünde bekleyen Bora'nın yanına gittim.Sonra ikimizde arabaya bindik. O yavaş yavaş sürmeye başladı bende müzik açtım. Bir kaç şarkı geçtikten sonra 'Christina Perri - The Lonely' çıktı. Yüzümde buruk bir gülümseme oluşmuştu ve şarkıya eşlik ettim.
2am; where do I begin,
Crying off my face again.
The silent sound of loneliness
Wants to follow me to bed.I'm the ghost of a girl that I want to be most.
I'm the shell of a girl that I used to know well.Dancing slowly in an empty room,
Can the lonely take the place of you?
I sing myself a quiet lullaby.
Let you go and let the lonely in
To take my heart again.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRİQUETRA (Üç kurban)
FantasySevgi ; 5 harften oluşan ama içinde milyonlarca anlam barındıran bir sözcük. Ne acı, bizi o kadar çok mutlu edebilirken , o kadarda çok üzebilen 5 harf. ''Sevgi nedir ?''sorusuna cevap verebilen varmı aramızda ? Sanırım yok çünkü sevginin belirli bi...