2

47 9 1
                                    


Annem aydınlanmak üzere olan gökyüzünün altında, evin verandasındaki tekli koltuğa bir oturup bir kalkıyordu. Ben olayı anlamaya çalışırken annemin işkence ettiği koltuğun yanındaki bahçe salıncağında oturuyordum. Ailemizin en sevilmeyen üyesi olan -bayan umursamaz- ablam onu kendince yatıştırmaya çalışıyordu. Ancak rahat tavırlarıyla ve umursamazca söylediği cümlelerle endişeden yüzü bembeyaz olmuş olan annemi çileden çıkarmaktan başka bir işe yaramıyordu.

''Belki biraz yalnız kalmak istemiştir içindeki pişmanlık hala geçmedi'' yüzüne bakmadan kurduğu son cümle annemin o koltuktan bu sefer hışımla kalkmasını sağladı. Tam üzerine yürüyecekti ki benim zafer sevinci yaşamama izin vermeyen babam ve Cris bahçeden içeri girdiler. Babam telaşla yanımıza geldi ve annemin ellerini sımsıkı tuttu. ''Sahil kenarındaki bir sokak kamerasının görüntülerine ulaşmışlar. Görevliler Liya'nın sahilde yürürken bir anda koşmaya başladığını, sonrasında ayağının kayıp denize düştüğünü söylüyor. O anda sahilde başka kimse yokmuş. Ve kamera açısında denizden çıkan kimsenin görünmediğini söylediler. Arama çalışmaları başlatıldı. Ben orda olacağım ve en ufak bir gelişmede size haber vereceğim. Merak etme kızımız bulunacak. O bizim kızımız güçlü ve cesur.''

Babamın dediklerini bir bir idrak etmeye çalışırken beynimde yağan sağanak yerini aynı anda çakan binlerce şimşeğe bırakmıştı. Benden bahsettiklerini farkettim. Olanları hatırlamak için kendimi zorladım. Her yağmurlu günde yaptığım gibi ıslanmak için yürüyüşe çıkmıştım. Eve dönerken arkamdaki gölgeyi farkedip koşmaya başladığımı, gölgenin beni yakaladığı anda ayağımın ıslak zeminden dolayı kayıp denize yuvarlandığımı ve başımdaki acıyı hatırlamak dakikalarımı almıştı. Peki devamı?

Oturduğum yerden doğrulup sarsılarak ağlamaya başlayan anneme doğru seslendim. Beni duymadı. Yanına yaklaştım ve omzundan tutarken ''Anneee!'' diye bağırdım. Küçücük bile tepki göremedim. Diğerlerine baktım herkes şok içindeydi. Olduğum yerde zıplarken bir yandan ellerimi kaldırıp ''Heyyyy!'' diye yüksek sesle seslendim. Yine duymadılar. Gördüklerimin bir rüya olduğunu varsaydım. Karşımda ailemin çaresizliğini gördükçe gözlerim doluyor, her birinin yanına gidip teker teker seslenip iki elimle onları sarsmaya çalışıyordum. Ama ellerimin de onlarda minicik etki bırakmadığını görünce rüya olduğu fikrini kabullendim ve salıncağıma doğru yürüdüm.

Babam annemi sakinleştirmeye çalışıyor, (benden tam 7 dakika önce doğmuş olan ama büyüklüğünü kabul etmediğim, ikizi ve en önemlisi görsel ikizi olmaktan mutluluk duyduğum) Cris yüzündeki umutsuzluk ve sabırsızlığın karışımı olan renge bürünmüş, karşımdaki koltuğun kenarına oturmuş sistematik bir şekilde ayağının birini yere vuruyor, (yüzüne karşı ablam olduğunu hiç söylemediğim benden iki yaş büyük olan) Vera bile sessizce gözyaşı akıtmaya başlamıştı. Babam anneme yatıştırıcı ilaçlarını getirmiş içirdikten sonra uzun koltuğa yatırmıştı. Kendi ise dolu gözlerle sürekli arayıp haber vereceğini söyleyerek kapıya doğru ilerlerken Cris'in peşine takıldığını görünce ufak bir tartışmaya girip mağlubiyetinin sonucuyla Cris'i de önüne katıp gözden kayboldu. Onların arkasından binbir can kırıklığıyla bakarken başımda ani bir acı hissettim. Soğuk bıçak gibi saplanan acı beynimi yeterince uyuşturarak yerini katlanılamaz bir ağrıya bırakırken, üzüntümden yıkılmış olan ailem gözümün önünden silinip gitti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARA BULUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin