Giriş

32.5K 552 11
                                    

Yine yeni bir hikaye yazdım. Diğerlerine göre baya farklı bi'şiy oldu sanki. Neyse, okursanız minnettar kalırım ama görüş bildirmeyi unutmayın lütfen. Neyse sizi daha çok bekletmek istemiyorum ama kısa oldu, gerçi bu bir bölüm değildi aman neyse sizi seviyorum xx

Eylül 2009, İngiltere/Cheshire

  “Görüşürüz” dedi Maggie Goldberg babasına. Bu birkaç aylık son görüşmeleri olacaktı. Babası onu çok seviyordu ama, durumu pek iyi olmadığı için onu yatılı okula vermek zorunda kalmıştı.     

  İkisi de eski arabadan çıktı ve birbirilerine sarıldılar. Maggie artık onu eskisi kadar çok göremeyecekti. Bunu aklına getirmemeye çalışarak çok sevdiği babasına sıkı sıkı sarıldı. Babası onu kendinden uzaklaştırdı, ve omuzlarından tuttu.

  “Merak etme,” dedi “İyi olacaksın. Her ay ziyaretine gelmeye çalışacağım. Hatta belki bazı hafta sonları seni okuldan alırım ve annenin mezarlığına gideriz.” Maggie gülümsemeye çalışıyordu ama başaramıyordu. Çok duygusal bir durumdaydı şuan.

  Kız, yanağından süzülen birkaç göz yaşını elinin tersiyle sildi ve burnunu çekti. “Ağlama güzel bebeğim,” dedi babası “sen ağladıkça bende üzülüyorum.” Maggie kırık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. “Pekala, ağlamayacağım” dedi ama babası pek inanmışa benzemiyordu. “Söz ver,” dedi bay Gregory “ağlamayacaksın.”

  Maggie için çok  zor bir şeydi bu, çünkü hep sözünü tutardı. Babasına çekmişti bu yönden. Babası annesine ne söz verdiyse yapardı ama, son sözünü tutamamıştı. Bayan Goldberg, son söz olarak “Hep yanımda kal” buyurmuştu. Fakat babası bunu gerçekleştirememişti çünkü bayan Goldberg’in durumu çok kötüydü, çok hastaydı.

  “Tamam,” dedi en sonunda Maggie “ağlamayacağım ama, sende ağlamayacaksın.” Bay Gregory başını salladı ve son kez kızına sarıldı. Onu bırakmak istemiyordu.

 

Mart 2010,  Cheshire

  “Hadi ama Jonathan,” dedi Mag, çok meraklıydı. “Öğrenmek istiyorum” yaşlı adam gülümsedi ama, söyleyemezdi. Herkesten saklamıştı bu zamana kadar. “Olmaz, Maggie.”

  Maggie dudaklarını büzdü ve yattığı çimenlerden kalkıp, yaşlı dostunun oturduğu koltuğun kolluğuna oturdu. “Ama neden?” dedi ‘e’sini uzatarak. Artık çok merak etmeye başlamıştı. Ama yaşlı adam başını kitabından kaldırmıyordu. Tüm dikkatini ona vermişti.

  “Birazdan dersin başlayacak, gitsen iyi olur.” Dedi Bilgin. Maggie ona ‘Bilgin’ lakabını takmıştı. Böyle demesinin sebebi ise; yaşlı adamın çok kitap okuması ve neredeyse her soruna çözüm bulmasıydı.  Yaşlı adamın okula yakın bir kulübesi ve güzel bir bahçesi vardı. Orada kalıyordu. Maggie ile çok yakın dosttular ve Bilgin Mag için ikinci bir baba gibiydi.

  “Pekala,” dedi Mag, sonunda pes etmişti, çünkü almanca öğretmeni Bay Falken’in dersiydi ve eğer geç kalırsa ceza alabilirdi. Aslında cezaya katlanabilirdi fakat, babası onun başarılı biri olmasını istiyordu. “gidiyorum.” diye cümlesini tamamladı ve Bilgin’in yanağına sulu bir öpücük bırakıp, hızla yeni yeni yeşermeye başlayan bahçeden çıktı. Hızlı adımlarla okula doğru yürümeye başladı. Etraf hala kışın etkisindeydi ve hava erken kararıyordu.

  Maggie üstündeki kalın hırkayı biraz daha çekiştirdi. Rüzgar esiyordu ve üşümeye başlamıştı. Adımlarını biraz daha hızlandırmayı denedi, sanki mümkün olabilirmişçesine.

  Lisenin demirli kapısını görünce rahatladı. Çünkü derse geç kalmaktan korkuyordu, babasının üzülmesinden korkuyordu. Demirli kapıya geldiğinde yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. Tüm öğrenciler okulun içine girmeye başlamıştı bile.

  Goldberg ailesinin tek kızı Maggie öğrenci selinin arasına karıştı ve hızlı olmaya çalışarak koridorun sonunda yöneldi.

Beş kattan oluşan bu  yatılı okulun bodrum katında yemekhane, ilk katında 9. ve 10. Sınıflar, ikinci katında 11. ve 12. Sınıflar, üçüncü katında öğretmenler kalıyor, dördüncü katında tüm öğrenciler kalıyor ve son katta ise resim odaları ve spor odaları gibi derslikler bulunuyordu.

  Kapıyı açtığında Almanca öğretmeni Bay Falken sınıftaydı ve yoklama alıyordu. Hep erken gelirdi zaten. Bay Falken ona baktığında başını eğdi. “Geciktiğim için özür dilerim, Bay Falken.” Dedi. Bay Falken’ın kaşları hep çatık olmasına rağmen bugün değildi. “Peki,” dedi Almanca öğretmeni “bu seferlik affediyorum, ama bir daha olmasın. Şimdi yerine geç.” Mag şaşırmış bir şekilde teşekkür etti ve tek boş yer olarak gördüğü Harry Styles'ın yanına oturdu. Derin bir nefes aldı ve defterini açıp, Bay Falken’ın anlattığı önemli şeyleri not almaya başladı.

Boarding School | h.s. // ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin