Trouble

7.8K 466 37
                                    

Oy ve yorumları unutmayın :*

   “Hadi Mariel,” dedi Mag, arkadaşına “gidelim” arkadaşının zoruyla durmuş, Harry Styles’ı camdan izliyorlardı. “Bekle Maggie, arabaya biniyor zaten,” dedi Mariel “gidecek” kızıl saçlı kız sıkıntıyla nefesini verdi. İzlemek istemiyordu.

   “Gitti işte,” dedi Maggie’nin tersine gece karası saçları olan kız “bu kadar sabırsızlık etmene gerek yoktu.” Kızıl saçlı olan omuzlarını silkti ve yemekhaneye doğru yürümeye başladılar.
   “Neden onu bu kadar çok önemsiyorsun?” Maggie bu soruyu arkadaşı Mariel’e sormuştu. “Çünkü o Harry Styles.” Diye yanıt verdi, Mariel, tepsisine yemek alırken. Mag sinir olmuştu. Onu neden bu kadar önemsediklerini anlayamıyordu.

   “Peki onun ayrıcalığı nedir?” diye sordu yine, kızıl olan. Arkadaşı hızla ve tereddütsüzce yanıt verdi “çünkü o çekici, yakışıklı ayrıca müdürün yeğeni” sonuncuya kıkırdadı Mariel. Mag ise gülümsemekle yetinip, tepsisini aldı ve masaya oturdu.

   Gece karası saçlara sahip olanda tepsisini alıp, Maggie’yi takip etmeye başladı. İkisi de masaya otururken Mariel “kabul et, sende onu çekici buluyorsun.” Dedi Mag’in kulağına doğru yaklaşarak.
Kızıl, şaşkınca ona baktı,

   “Hiçte bile!” Mariel omuz silkti “o zaman hoşlanacaksın,” dedi tepsisindekileri yerken, “çünkü o Harry Styles. Okuldaki tek erkek.”

   Mariel ve Maggie yemeklerini bitirdikten sonra birlikte odalarına çıkarken, postaları dağıtan şişman kadın, Maggie’ye bir mektup verdi. Odalarına çıktıklarında Maggie heyecanla yatağına oturdu ve mektubu açıp, okumaya başladı.

 

   “Sevgili kızım,

   Bu mektubu aldığında muhtemelen okulda olacaksın. Ve bende hastaneden. Dur, hemen telaş etme. Bana bir şey olduğu yok. Sadece birkaç gün diyalize gidemedim ve sonucu bu oldu. Bilirsin ki şu lanet olası böbrek yetmezliği beni bitiyor.

  Sana bu mektubu yazdım, çünkü; bu hafta sonu da seni görmeye gelemeyeceğim. Gerçekten çok üzgünüm, bebeğim. İnan bana seni görmek, yanına gelebilmek için her gün çalışıyorum. Çünkü biliyorsun, şehrin bir uzundan diğer ucuna geçmek pek pahalı bu sıralar.

  Ama meraklanma, hastaneye gelmeden önce anneni senin ve benim için ziyaret ettim. Ve biliyor musun, mezarlıktaki çiçekler büyümeye başladı. Çok güzel görünüyor artık. Eskisi gibi boş değil.

   Biliyorum mektubun bitmesini istemiyorsun ama küçük kızım, sana yazabileceğim, anlatabileceğim haberler bu kadar.

   Pek yakında görüşmek dileğiyle,

  Baban, Gregory.”


   Babasının küçük kızı Mag, mektubu yavaşça kapattı ve yanaklarından süzülen göz yaşlarını elinin tersiyle silip, burnunu çekti.

   “Ne oldu?” dedi Mariel, tedirgin bir ses tonuyla. Maggie burnunu çekerken başını olumsuz anlamda salladı ve gözlerinden yaşların akmasına izin verdi. “Yok bir şey,”

   Mariel hızla kendi yatağından kalkıp, Mag’inkine gitti. “Hadi ama ağlıyorsun, nasıl bir şey yok?” Mag cevap vermeden ellerini yüzüne kapattı. “Mag, iyi misin?” diye merakla sordu siyah saçlı olan.

   Kızıl başını tekrar olumsuz anlamda salladı ve hıçkırıklara boğuldu. Mariel hemen kızı kendine bastırdı ve sakinleşmesi için sırtını sıvazlamaya başladı.


   Çok geçmeden Maggie sakinleşmişti, biraz. “Ne oldu Mag? Sorun nedir?” diye sırarla sormaya devam etti Mariel. “B-babam,” dedi ve hıçkırdı “h-ha-hastanedeymiş.” Ardından göz yaşlarını elinin tersiyle sildi.

   “Peki neden hastanedeymiş?” Maggie ne kadar çıldırmışsa, Mariel o kadar sakin davranıyordu. “Diyalize gitmemiş” Mariel buna kıkırdadı. Bunu çok büyük bir şey olmadığını düşünüyordu.

   Maggie şaşkınca ona baktı. Neden kıkırdadığını anlayamıyordu.

   “Bunun neresi komik?” Mariel sorulan soruyla biraz ciddileşti ve yanıtladı. “Komik çünkü nunda telaşlanacak bir şey yok.” Mag şaşkınca bakmaya devam etti. “Onun bir şeyi yok, tatlım. Sadece diyaliz için geç kalmış, o kadar.”

   Maggie tepki vermeden sadece ona sarıldı. Çünkü kendisine önemli bir şey olmadığını açıkladığı için ona minnettardı.

   “Hadi kızlar, kalkın!” Mariel ile Maggie yine o cırtlak sesi duymuşlardı. Kadın onlara her zamanki gibi çatık kaşlarla bakıyordu. Mariel onun çok yaşlı olduğunu, hatta ona göre okuldan bile eski olduğunu söyleyip duruyordu her zaman.

   İkiside yataklarından kalktılar ve yaşlı kadın odadan çıktı. Maggie okul formasını giymek için dolabına giderken, Mariel hala söyleniyordu. “Aptal ihtiyar” Maggie buna gülmeden edemedi.

   Mariel’de yataktan kalktı ve ilk olarak odalarındaki banyoya girdi. Ama Mag çoktan hazırlanmıştı. Onu beklemek istemediğinden, daha doğrusu derse geç kalmak istemediğinden, banyonun kapısına gitti ve Mariel’e seslendi. “Ben gidiyorum, sen gelirsin!” Mariel onu onaylamak amaçlı bir ses çıkardığında, Maggie gülümseyerek odadan çıktı.

   Yemekhaneye girdiğinde herkes Harry Styles’ın başında toplanmıştı yine. Omuzlarını silkip, yemek barına gitti.

   Harry Styles’ın başında durmayan tek kız o olduğu için, Harry ona garip garip bakmıştı. Kim olduğunu merak ediyordu. Onu sevmeyen kız var mıydı bu okulda?

   Maggie tepsisine yemeklerini doldurmuştu ve yürümek için arkasını döndüğü anda Harry Styles onun karşısındaydı. Ona garipçe baktı ve yürümek için kenara çekildi ama, Harry’de aynısını yapıp geçmesine izin vermedi.

   Mag yanlışlıkla olduğunu düşünüp tekrar kenara çekildi fakat, Harry yine aynısı yaptı. Maggie başını kaldırıp, kendisinden uzun olan, yeşil gözlü çocuğa baktı.

   Sırıtıyordu.

   “Sorun ne?” diye sordu Maggie Goldberg. Karşısındaki omuzlarını silkti “Bilmem,” “O zaman izin ver de, geçeyim.” Dedi kızıl.

   “Olmaz,” dedi yeşilli. “Peki, neden?” diye sordu yine Mag. “Bilmem,” diye yineledi çocuk. Maggie sıkılmaya başlamıştı. Geçmek için tekrar yana kaydı ama tekrar aynı şey oldu. Harry buna izin vermedi.

   “Ah hadi ama! Senin derdin nedir?” diye bağırdı Maggie. Harry kaşlarını çattı ve işaret parmağını kendi dudağına bastırdı. “Şşşş…” Maggie sıkıldığını belli edercesine iç çekti. “Önümden çekil, lanet olası.”

  Harry omuzlarını silkti ve başını iki yana salladı. “Olmaz,” Maggie sırıttı. “Sen istedin.” Maggie yönünü yan tarafa çevirdi ve yürümeye başladı. Harry’de onun arkasından gelirken, Mag bir anda arkasını döndü ve tepsisini Harry’nin üzerine itti.

   Harry’nin gömleği mahvolmuştu. Gözlerini kapatıp tısladı “Lanet olsun!” Mag ise gülerek başka bir tepsi almaya gitti. Harry’de üstünü değiştirmek için yukarı çıkarken Maggie’nin kulağına fısıldadı. “Öcümü alacağım”

   Maggie omuzlarını silkti ama her şeyin o gün başladığını bilmiyordu, Harry’nin ona neler yapacağını, onun Harry’ye neler yapacağını, hiçbirini bilmiyordu. İşte şimdi yanmıştı.

Boarding School | h.s. // ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin