Anladığum kadarıyla Morgan'ların köşkü tarihe gömülüp gitmiş bir hikayeden ibaret değildi. Olay bundan fazlasıydı.
Köşkte yaşayan birileri vardı.
Phil'in üst kattan inerken söylediği şeyi düşünecek olursak, üst katın ceset çiftliğine benzediğini kabul etmemiz gerekirdi.
Orada yaşayan her kim ise yalnızca Phil'i yemekle yetinmemiş. Dedektif, onlarca parçalanmış ve dişlenmiş ölü bedenler bulduklarından bahsetmişti. Elbette ki çocuk olduğumu düşündüğü için detayları öğrenemedim. Sonra daha fazlasını öğrenecektim ama o an için tüm bildiğim, terk edilmiş bir evde, çürümüş cesetler bulunması ile sınırlı kalmıştı. Bir de tarif ettiğimiz tavşan adamın ortadan kaybolmasıyla.
Dehşete kapılmıştım. Daha önce hiç böyle bir şey duymamıştım. Kimse duymamıştı. Üstelik Dedektif Williams "Tarifinize uygun kimseyi bulamadık." demişti. Tavşan adamın kim olduğu bilinmiyordu. Belki de hayal görmüşümdür diye düşündüm fakat aynı şeyi Lucas nasıl görmüş olabilirdi?
Polislere göre, köşkün terk edilmiş olmasından istifade eden yamyamın biri (muhtemelen Morgan hayranı, içkici ayyaşın tekiydi) köşke yerleşmiş ve orada kendine bir yaşam kurmuştu. Sonrasında Tanrı bilir hangi sebepten insanları yemeye karar vermişti. Belki de yiyecek satın alacak parası yoktu. En azından Dedektif Williams böyle düşünüyordu.
Bana sorarsanız işi biraz daha incelemeleri gerekirdi çünkü ilerleyen zamanlarda görecektik ki olaylar bundan çok daha fazlasıydı."Pekala, şimdi ne olacak?"
"O öldü. Jasy biliyorsun, seni dinlememiz gerekirdi. O zaman Phil aramızda olacaktı."
"Kim bilir." Diye iç geçirdim. Okumaya ara verdiğim romanıma tekrar gömüldüm. Böylesi daha iyiydi. O an yapabileceğim her şey Lucas'ı dinlemekten iyiydi."Phil. Zavallı çocuk."
Yanıt vermedim.
"Hala inanamıyorum."
Sabrım taşmaya başlamıştı.
"Ne kadar üzgünüm Jassy bir bilsen."
İçimden o aptal çenesini artık kapaması gerektiğini söylüyordum ama Lucas kapamadı."O yerde nelerin döndüğünü merak ediyorum dostum. Keşke Dedektif Williams'ın yerinde olsaydım. O yamyamın kafasını büyük babamın antika kazanında haşlardım."
Ürperdim. Kitabın kapağını şiddetle kapattım. "Dinle. Artık bu şey hakkında konuşmak istemiyorum. Tavşan umrumda bile değil." Diye bağırdım. Lucas gözlerini açmış bakıyordu.
"Ortalıkta serbest dolaşması seni de korkutmuyor mu? Hadi ama Jason aptal olma." dedi.
Korkutuyordu.
"Ve en kötüsü dostum, bizi gördü.""Bunu biliyorum ama tek gördüğümüz çürümek üzere olan bir maskeydi. Bunu biliyor. Endişeye kapılmayacak." Dedim. "Üstelik, aramızdaki mesafeyi ve maskenin altında görüş açısının sınırlı olmasını da hesaba katmamız gerekirse bizi tanıyamaz, Lucas."
Lucas omuzlarını silkti "Haklı olabilirsin"
Birkaç dakika sessize bekledik. Sonrasında İlk konuşan Lucas oldu. "Keşke orada cesur davranıp o adamın kafasına baltasını indirseydik." Dedi.
"O zaman bay yamyam yerine kodese giden sen olurdun ve emin ol buna çok sevinirdi."
Lucas ellerini beline koydu. "O da öteki tarafı boylamış olurdu. Tanrı onu şeytana yemesi için verirdi." Bir kahkaha attı. "Bu inanılmaz olurdu Jasy düşünsene."
Omuzlarımı silktim. "İstersen dene ama bu defa ben gelmiyorum."
Lucas evimden çıkarken kendi kendine söylendi. Onu dinlemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ama Tatlım, Burası Harikalar Diyarı Değil
HorrorHayalleriniz daima parıltılı ve rengarenktir. Çünkü genellikle işler orada yolundadır. İnsanların oyuncak bebekleriniz gibi iyi kalpli olduğunu ve yoldan geçen her yaşlı ihtiyarın size şeker vereceğini düşünürsünüz. Her daim güzel düşler kurar ve ol...