"Tom'un akşam yemeği davetlerini tüm kasaba bilir." Bayan Morgan bunu gururla söylemişti. Konuşurken bir yandan da ellerini sarı uzun saçlarında gezdiriyordu.
Karşısındaki kadın ise onu ilgiyle dinliyordu. O yalnızca bir davetliydi fakat Bayan Morgan bu köşkün güzeller güzeli kraliçesiydi.
Saat yedi buçuğu geçmişti. Davetliler gelmeye devam ediyordu. Bu akşam masada tam elli kişi olacaktı. Köşk için çok az bir rakam olsa da davetliler, seçilmiş özel insanlardı. Hepsi, bu görkemli davete en iyi şekilde gelmişti.
Tüm konukların görmek istediği ve sabırsızlıkla beklediği ev sahibi Bay Morgan'dı.
Misafirlerin tamamlanmasına yalnızca bir kaç kişi kalmıştı.
Bayan Morgan, çalan şarkıdan sıkılmıştı. Plak koleksiyonun bulunduğu masaya doğru ağır adımlarla yürüdü. Kutuyu nazikçe açtı ve eline en sevdiği plağı aldı. Kendi kendine hafifçe gülümsedi.
İşte şimdi iyi hissediyordu. Salonu dolduran yeni melodi etrafa adeta büyü saçıyordu. En azından Bayan Morgan böyle düşünüyordu.
Birkaç dakika geçmeden yanına zengin ve soylu olduğu her halinden anlaşılan bir adam yaklaştı.
"İyi akşamlar, Bayan Morgan. Eşinizi henüz göremedim. Kendisi yemeğe katılacak mı acaba?"
Morgan, kırmızı dudaklarıyla tüm gülümsemesini gösterdi. İddialı bir ses tonu ile yanıtladı.
"O, hangi davetine gelmedi ki?"
Adam tutulmuştu. Başıyla tüm saygısını ortaya dökercesine onayladı. Şüphesiz şu ana kadar gördüğü en çekici kadınlardan biriydi.
İçinden, böyle mükemmel bir kadının Tom Morgan gibi yaşlı bir adamla ne işi olduğunu sorguladı. Muhtemelen zamanında koca serveti için evlenmişti.
Şu Tom denen ihtiyar gerçekten çok şanslıydı.Salon tamamen dolmuştu.
Bayan Morgan masanın ucundaki iki sandalyeden birine oturdu.
Tüm gözler onun üzerindeydi. Bu onu zevke boğuyordu. Tek eksik, kocasıydı. Hala salona inmemişti. Genellikle her pazar, yemek saatinden yarım saat önce eşinin koluna girer ve davetlilerle nazikçe sohbet ederdi.
Bayan Morgan, yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Sevgili dostlar, bu gece burada olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Ziyafetimiz Tom burada olduğu an başlayacak."
Konuklar tüm ilgisiyle onu dinlemişti. Tom'u görmek ve Morgan köşkünün meşhur yemeklerini tatmak için sabırsızlanıyorlardı.
Morgan'ler kasabanın en esrarlı üyesiydi.
Yemek kültürleri ise başlı başına bir merak konusuydu.
1700'lü yıllarda Avrupa'da yenilen et sayısı sınırlıydı. İnsanlar, maliyeti yüzünden istedikleri et türünü alamıyordu. Et, evlere nadiren giriyor ve en ucuzu tercih ediliyordu. O yıllarda Avrupa'da bir eve et girmesi bolluk belirtisiydi fakat halkın geneli yoksuldu. Bu nedenle domuz eti tüketiliyordu. Ancak Morgan'ler domuz eti yemiyordu.
Bu köşkte daha önce kimsenin görmediği yiyecekler bulunurdu. Hatta konukların bazıları, davetlere bu yiyeceklerden yemek için katılırdı. Tom ve karısı ise bu işin sırrını asla kimseye söylemezdi.
Bayan Morgan insanların kendi arasındaki konuşmaları duyabiliyordu.
"Bugünkü menüyü merak ediyorum."
Köşke gelen insanların çoğu zaten zengin insanlardı ancak bu köşkün ziyafetlerine daha önce hiç bir yerde rastlamamışlardı.
Konuşmalar her saniye coşkusunu arttırıyordu. Salonda sıcak bir hava hakimdi. Herkes birbiriyle neşe içinde konuşuyordu. Yedikleri pahalı yiyeceklerden veya giysilerinin kalitesinden söz ediyorlardı. Birbirleriyle yarışırcasına lüks düşkünü olan bu insanlar, aynı dikkatle salonun antika vazolarını ve tablolarını da inceliyordu. Bazıları Bayan Morgan'a değerlerini soruyor, hikayelerini anlatmasını istiyordu. Bayan Morgan, büyük bir sabırla çoğunun büyük teyzesinin armağanı olduğunu söylese de konuklar ısrarla fiyatlarını öğrenmek istiyordu. Fiyatları söylediğinde ise diğer kadınlar başlarını hafif öne eğerek her ne kadar zengin olursa olsun bu tabloyu asla ödeyemeyeceğini düşünüyor, sonra da Bayan Morgan ile asla rekabet edilemeyeceğini anlıyorlardı.
Kısa bir süre sonra hafif bir gürültü duyuldu. Büyük kapı açılıyordu.
İşte Tom Morgan sonunda gelmişti!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ama Tatlım, Burası Harikalar Diyarı Değil
HorrorHayalleriniz daima parıltılı ve rengarenktir. Çünkü genellikle işler orada yolundadır. İnsanların oyuncak bebekleriniz gibi iyi kalpli olduğunu ve yoldan geçen her yaşlı ihtiyarın size şeker vereceğini düşünürsünüz. Her daim güzel düşler kurar ve ol...